Başrollerinde Scarlett Johansson ve Adam Driver'ın yer aldığı Marriage Story, ödül sezonuna damgasını vurdu.
DİKKAT! Bu içerik filme dair spoiler içermektedir.
Başrollerinde Scarlett Johansson ve Adam Driver'ın yer aldığı Marriage Story, ödül sezonuna damgasını vurdu.
DİKKAT! Bu içerik filme dair spoiler içermektedir.
Bunun nedeni belki de yönetmen Noah Baumbach’ın, böylesine ağır bir konuyu, samimi bir romantik komedi gibi işleyebilmesidir. Diyaloglar keskin ve birden çok anlamı olan kelimelerle dolu. Vurgulanan geçmiş ise, insanların bir araya gelmesinden ziyade birbirlerinden nasıl ayrı düştüklerini anlatıyor. Repliklerin yetersiz kaldığı yerlerde, karakterlerin birbirlerini bakmasıyla kelimelerin açıklayamadığı hisse ulaşıyoruz.
Nicole (Scarlett Johansson) ve Charlie (Adam Driver) Barber, ayrılma kararlarından bir süre sonra bir ara bulucu ile görüşmeye başlıyor ve hayatlarını dostça ayırma ve küçük oğulları Henry'nin hayatlarını mümkün olduğunca az bozma yolunda anlaşma isteklerini ifade ediyorlar. Ayrılık sürecinin ne kadar düşmanca olabileceği konusunda uyarıldıkları için normalde boşanmayla gelen olumsuzluklara karşı gelmek istiyorlar ve avukat tutmamaya karar veriyorlar.Tüm bu iyi niyetli eylemler, hukuki sistemin önünde sonunda ortaya çıkarması gereken düşmanlık ve şüpheyle parçalanır. Tiyatro yönetmeni olan Charlie, oyuncu olan Nicole'un, oğulları Henry'yi de yanına alıp Los Angeles'ta yeni bir hayata başlamak istediğinin yavaş yavaş farkına varır.
Anlatmak istediği şey, boşanma dediğimiz uzun yasal sürecin ve ilgili tarafların, dostane kalma konusundaki asil niyetlerinin ne kadar zehirlenebileceği.
Dern'ün karşısına konan, Ray Liotta'nın canlandırdığı Jay Marotta da, Charlie'nin avukatlığını yapıyor ve Charlie'ye 'Bu sürecin sonunda, benden nefret edeceksin' diyor.
Marriage Story her ne kadar boşanmayla ilgili olsa da, sadece bu tema üzerinden ilerleyip bitmiyor. Onun yerine, tıpkı insanların gerçek hayatlarında yaşadığı gibi, tonlar ve modlar arasında gidip geliyor. Barber ailesi komik, zeki, şefkatli, derin ve de tarif edilemez bir sevgi ve kibir ile dolu. Her biri, bir odayı dolaşırken, kareyi terk ederken veya birdenbire bir şarkıya girerken, diğer karakterlere uzun, yaşatılmış monologlar sunuyorlar. Alevlenen argümanlar, Charlie ve Nicole, şikayetlerini silah olarak ve hatta bazılarını, diğerlerinden daha yıkıcı olarak kullanırken, Charlie ve Nicole karakterleri için duyulan sempatinin yer değiştirmesine neden oluyor.
Filmde aynı zamanda The Princess Bride filmiyle ünlenen Wallace Shawn da yer alıyor. Nicole’un annesi ve kız kardeşi Cassie’yi oynayan Julie Hagerty ve Merritt Wever, Nicole ve Charlie’ye karşı duydukları acayip düşkünlüklerine rağmen, ailevi görevleriyle mücadele ederken sık sık komik anlara imza atıyor.
Her ne kadar klişe de olsa, film, dürüstlük için gayret ediyor. Charlie ve Nicole, birçok ilişkide yaşanılan ve zor yoldan öğrenilen aynı şeylerle boğuşuyor. Tüm argümanların aynı olmasına rağmen farklı yolları olduğunu, partnerlerin aralarındaki dengeyi kurmak için ne kadar uğraştığını ve başlangıçtan beri var olan problemlerin nasıl her şeyi sonlandırdığı gibi.
Filmi bugun izledim. Beni en cok etkileyen cumle su oldu : " Onunla yattigim icin uzulme, onunla guldugum icin uzul".
şu adam driver'ın ne karakteristik bir suratı var adam çirkin ama yakışıklı ve karizmatik anlam veremiyorum. bu arada 18-30 yaş arası duruyor :D. neyse içeriğe yorumum: scarletti de severim ben bunu izlerim.
Nora'nın monologu filmin kalbinde bir ateş gibi yanıyor bence. "We don’t accept [the failings of mothers] structurally, and we don’t accept it spiritually. Because the basis of our Judeo-Christian whatever is Mary, mother of Jesus, and she’s perfect. She’s a virgin who gives birth, unwaveringly supports her child, and holds his dead body when he’s gone. And the dad isn’t there. He didn’t even do the f---ing. God is in heaven. God is the father, and God didn’t show up. So you have to be perfect, and Charlie can be a f----up and it doesn’t matter. You will always be held to a different, higher standard. And it’s f---ed up, but that is the way it is."