Sultan Alparslan ve Selçuklu Devleti Ani’yi fethederek Anadolu yolundaki en büyük engeli kaldırmış ve Anadolu üzerindeki faaliyetlerini daha da arttırmıştır. Bizans’ın kale ve şehirlerini teker teker alan Alparslan, yürüyüşünü sürdürürken Mısır vezirinden gelen davet ile İslam birliğini sağlamak ve adaleti tesis etmek üzere Mısır seferi için yola koyulmuştur. Mısır’a giderken yoldaki kalelerden biat almak isteyen Alparslan, yalnızca Mahmud Mirdas’tan biat alamaz. Yıllardır tabiiyetinde bulunan Mahmud’un bu yaptığını anlamlandıramayan Alparslan, kaleyi kuşatmaya alır. Alparslan, Mahmud Mirdas’ı ikna edebilecek mi, yoksa kanlı bir fetih mi gerçekleştirecek? Mahmud’un yanında bulunan annesi Seyyide ise Mahmud Mirdas’ı biat vermesi konusunda uyarmakta, bu işin sonunun Mahmud adına iyi olmayacağını söylemektedir. Bizans tarafında ise Kayzer Dukas ölmüş, Evdokya hem kendine eş hem Bizans’a kayzer olması için Diyojen’i seçmişti. Hapiste ölümü bekleyen Diyojen, Evdokya’nın bu kararıyla hedefleri doğrultusunda yeniden harekete geçer. Diyojen’in en büyük gayesi Alparslan’ı ve Türkleri Anadolu’da barındırmamak, onları geldikleri topraklara geri püskürtmek. Diyojen hedeflerini gerçekleştirebilip hem tahtını sağlama almaya hem Türkleri geldikleri yere göndermeye çalışacak. Diyojen bu konuda başarılı olabilecek mi? Alparslan, Mısır seferine devam ederken Diyojen’in ordusuyla Selçuklu mülküne doğru yola çıktığını öğrenir. Bir karar verecektir. Ya Mısır ya Anadolu! Alparslan istişareler neticesinde Diyojen’in karşısına çıkmaya karar verir. Diyojen’in önünü Malazgirt’te kesecektir!