Almanya'nın Havalı Başkenti Berlin'e Gitmek İçin Çok Sağlam 25 Gerekçe

Berlin'in hipsterler için bir tür 'tapınak - şehir' ancak bunun yanı sıra birçoklarına göre New York ve Londra'yı bile geride bırakmış 'dünyanın en havalı şehri'. 

Ben de size bu galeride hem kendi 3 günlük Berlin seyahatimi ve izlenimlerimi anlatırken hem de yapma fırsatı bulamasam da sizin imkânınız varsa yapabileceğiniz şeyleri sıralayarak bir Berlin programı hazırladım.

Berlin'in meşhur hipsterleri...

Yolculuk

Berlin'e yolculuk için otobüsü tercih ettim. Frankfurt'tan kalkacak olan otobüs biletini önceden indirimli olarak 19 Euro'ya satın aldım. Malum Almanya'da çok gelişmiş bir tren ağı mevcut ve şehirler arası otobüs seferlerine son 2-3 yıldır izin veriliyor. Treni tercih etmiş olsaydım bunun 3-4 katı bir meblağ ödeyecektim.

Almanya'nın finans merkezi Franfurt'tan bir akşam üstü manzarası.

Franfurt'ta gece saat 2 sularında otobüse bindim. Otobüsün şoförü ve muavini Türktü. :) Dediğim gibi seferler yeni başladığı ve otobüsler henüz yaygınlaşmadığı için neredeyse yarısı boş olan otobüste, yanıma da kimse oturmadı ve rahat rahat yayıldığım 6.5 saat civarında süren bir yolculuk ile pazar sabahı Berlin'e ulaştım.  

Berlin'in otobüs garı, AŞTİ'nin (Ankara Şehirlerarası Terminal İşletmesi) 1/15 büyüklüğünde bile değil, yukarıda bahsettiğim gerekçe ile. Büyüklüğünü Taksim'deki eski otobüs duraklarınınki gibi düşünebilirsiniz. 

Bagajımı aldım ve Doğu Berlin'deki hostelime yerleşmek üzere metroya bindim.

1. Gün 

Aynı zamanda hem hotel hem hostel seçeneklerine sahip, gayet nezih, nezih olduğu kadar da genç ve enerjik bir atmosferde konaklama fırsatı sunan Warschauer Strasse'deki hostelime gittim.

Berlin'in kendine özgü iç tasarıma sahip metro treni

Farklı metro ve tramvay hatlarının kesişiminde bulunan, Berlin Duvarı'nın (ve doğal olarak East Side Gallery'nin) hemen yakınında konumlanan, aynı zamanda Berlin'in meşhur gece hayatının yaşandığı Warschauer Strasse'de konaklamanın çok doğru bir karar olduğunu söyleyebilirim. 

Hostel'deki rezervasyonumu çok erken olmasa da çok geç de olmayan bir vakitte yaptırmıştım. Fiyat sabit değildi ve ortalama olarak gecelik 15 Euro'ya konakladım. 

Kayıt işlemlerimi gerçekleştirip, valizimi bıraktıktan sonra hemen yola koyuldum.

1. Oberbaum Köprüsü'nün harika manzarasının tadını çıkarmak

Hostel'e gelirken, metronun üzerinden geçtiği bu harika köprü, hostelime 100-150 m yakınlıktaydı. İlk işim tekrar buraya dönüp Spree Nehri üzerindeki bu köprüye daha yakından bakmak oldu.

2. Berlin Duvarı ve Doğu Yakası Galerisi'ni (East Side Gallery) görmek

Berlin Duvarı, köprünün hemen karşısında başlıyor. Duvar yıkılmadan önce şehrin içinde kilometrelerce uzanmaktaymış. Duvarın yıkılmasından sonra geriye Berlin Duvarı'nın 1.3 km uzunluğunda bir kısmı sembolik olarak kalmış. 

1990 yılında dünyanın çeşitli yerlerinden gelen ressamların duvar üzerindeki eserlerinden sonra bu parça Doğu Yakası Galerisi olarak adlandırılıyor. 

İnsan duvarın önündeyken soğuk savaşı hissedebiliyor...

Fotoğraf: Taner Bayram

Fotoğraf: Taner Bayram

3. Alexanderplatz'ta şehrin nabzını tutmak

Gezdiğim zamanların dışında vaktimi çoğunlukla Alexanderplatz'ta geçirdim. Yemek yedim, kahve içtim, alışveriş yaptım ve dinlendim. 

Meydanda dansçıları, bisiklet veya patenleri ile şov yapanları, sokak sanatçılarını vs. görebilirsiniz. Ayrıca Berlin TV Kulesi'ne (Berliner Fernsehturm) çıkıp, şehri tepeden seyredebilirsiniz.

4. Müze Adası'nda (Museumsinsel) sanata ve tarihe doymak

Müze Adası  1 kilometrekarelik alan üzerinde bulunuyor. Müzelerin tamamını hakkıyla gezerseniz 1 günde bitirmeniz dahi zor. Müze Adası'ndaki tüm müzeleri gezebilmenizi sağlayan, indirimli bir kombine bilet var. Bu bir avantaj. Ancak müzelere girilmese dahi, bu alan görülmeli. 

Adada yer alan müzeler:

  • Altes Museum (Eski Müze)

  • Neues Museum: (Yeni Müze) 

  • Alte Nationalgalerie: (Eski Ulusal Galeri) 

  • Bode Müzesi/Kaiser-Friedrich-Müzesi 

  • Pergamonmuseum (Bergama Müzesi)

Fotoğraf: Taner Bayram

Müze Adası'nda görebildiğim tek müze: Pergamonmuseum (Bergama Müzesi)

Benim Müze Adası'nda gezme şansı bulduğum tek müze, belki de bu müzelerin en meşhuru olan Pergamonmuseum yani Bergama Müzesi'ydi. Müze'nin bu ismi başta Bergama olmak üzere Bergama ve Milet'ten olmak üzere Ege ve Anadolu ile Mezopotamya coğrafyalarından getirilen eserlerden gelmektedir. 

Özellikle Bergama'dan getirilen eserlerin, Almanya'ya hukukî yollardan getirilip, getirilmediği tartışmalıdır.

Fotoğraf: Taner Bayram

5. Berlin Katedrali'nin (Berliner Dom) uhrevî havasını solumak

Müze Adası'nda yer alan yapı Kaiser Dönemi mimarisinin en yetkin eseri olarak kabul ediliyor. Almanya'da birçok katedral ve kilise gezmeme rağmen, giriş için para ödediğim (7 euro'luk indirimli bilet) tek katedral oldu.

Bu anlamda müze gibi olmasına karşın hâlâ ibadet hizmetleri de veriliyor. Kesinlikle görülmesi gereken çok gösterişli ve etkileyici bir yapı.

Fotoğraf: Taner Bayram

Müze Adası'nın kuş bakışı görüntüsü...

6. Yol üstünde bir uğrak: Karl Marx- Friedrich Engels Anıtı'na selam sarkıtmak

Alexanderplatz'dan Katedral'e doğru yürürken, Katedral'in hemen çaprazında, dünya tarihinin seyrini değiştiren bir ideolojinin mimarı olan filozoflar Karl Marx ve Friedrich Engels adına yapılmış anıt ile karşılaştım. Anıtın varlığını biliyor ve uğramak istiyordum ama nerede olduğunu bilmiyordum. 

Siz de en azından geçerken uğrayabilir ve bu düşünürlere bir selam sarkıtabilirsiniz. 

Fotoğraf: Taner Bayram

7. Faşizm ve militarizm kurbanlarına adanmış bir yapıyı ziyaret etmek: Neue Wache

Berlin Katedrali'nden, Brandenburg güzergahında yol boyunca ilerlediğimde yaklaşık 450-500 m sonra Neue Wache isimli güzel ve tarihî bir yapıyla karşılaştım.

1816 yılında yapılan bina bir güvenlik merkezi olarak tasarlanmış olmasına karşın, 1931 bu yana farklı otoritelerce savaş kurbanları için bir anıt olarak kullanılmış. 

Almanya'nın tekrar birleşmesinden sonra Federal Almanya Savaş ve Diktatörlük Kurbanları Merkezi Anıtı olarak kullanılmaya başlanmış.

Yapının içi hakikaten saygı ve huşu uyandırıyor. Sadece birkaç dakika bu atmosferi solumak için yeterli...  

Fotoğraf: Taner Bayram

8. Berlin'in sembolü: Brandenburger Tor'u görmek

Brandenburger Tor'a (Brandenburg Kapısı) geldiğimde ister istemez heyecanlandım. Çünkü nasıl Paris deyince akla ilk Eyfel Kulesi geliyor, en azından benim açımdan da Berlin denilince aklıma ilk Brandenburg Kapısı geliyor. 

Yapıyı hem gündüz hem ışıklandırmanın yeni açıldığı akşamüstü hem de tamamen karanlıkta olmak üzere günün her vakti gördüm. Özellikle görselde gördüğünüz vakitlerde son derece etkileyici olduğunu söyleyebilirim.

Berlin semalarında kuşlar...

Bütün günün yorgunluğundan sonra, akşam saat 9 civarı hostele gittim. Oda arkadaşlarımla tanıştım: Gece gezmesi hazırlığı yapan iki İngiliz kız ve bilgisayarı ile vakit geçiren G.Koreli bir çocuk. Bir süre onlarla sohbet ettikten sonra, ertesi günün programını yaptım ve uyudum. 

Fotoğraf: Taner Bayram

2. Gün

Güne sabah 07.00'de başladım. Hostelimdeki son derece güzel ve kaliteli açık büfe kahvaltının ardından, hazırlanıp mümkün mertebe vakit kaybetmeden yola çıktım.

9. Almanya'nın politik merkezine yolculuk etmek: Reichstag

Reichstag, Adolf Hitler'in Almanya'nın başına geçişine kadar Almanya Parlamentosu'nun toplandığı binanın ismidir. Bugün Almanya Fedaral Parlamentosu (Bundestag) yine aynı isimli binada toplanıyor. 

Berlin'deki 2. günümde aslında 3. gün için düşünürken, biraz da tesadüf eseri Reichstag'a girdim. Şöyle ki, meğer Reichstag'ı gezebilmek için randevu almak gerekiyormuş, randevuların yapıldığı merkeze girdiğimde yaka kartında Türk olduğunu gördüğüm bir görevli ile karşılaştım. 

Erasmus ile Almanya'ya gelip, bir Alman ile evlenen bir Türk kadını olan hanımefendinin yardımı ile hemen o sıra binaya giden ve boşluk bulunan bir grupla ben de binaya girdim. Kendisine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. :)

Reichstag'ın sonradan yapılan modern kubbesi

Kubbede, Reichstag'ın ve Berlin'in tarihini ve çevredeki önemli mimari yapıları anlatan küçük bir müze ve sesli tur imkânı bulunuyor.  

Fotoğraf: Taner Bayram

Kubbenin içeriden görüntüsü

Fotoğraf: Taner Bayram

10. Ötekinin acısını anlamak: Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı (Holokost Anıtı)

Branderburg Kapısı'ndan 450-500 m kadar ileride Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı (Holokost Anıtı) ile karşılaşıyorsunuz.

Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı, Nazi Almanyası sırasında hayatlarını kaybetmiş Yahudilere adanmış bir anıt mezar.

Farklı ve boy ebatlarda gri beton bloklardan oluşan anıt, âdeta bir labirente benziyor. Blokların arasında dolanırken giderek boğulduğunuzu hissediyorsunuz...

Üzücü olan ise, turistlerin bir bölümünün beton blokların arasında ya da üzerinde gülüp eğlenerek fotoğraf çekmesi, çektirmesiydi benim açımdan... 

Fotoğraf: Taner Bayram

11. Ötekinin acısını anlamak (2): Katledilen Romanlar için de bir anıt var

Reichstag'ın hemen yakınlarında bulunan anıt, Romanların uzun süren uğraşları sonucunda 2008 yılında yapılmaya başlanmış ve 2012 yılında Angela Merkel tarafından açılmış.  

Anıt, küçük bir havuzdan ve etrafındaki sessiz sedasız ağaçlardan müteşekkil.

12. Nazi rejiminin dehşetini görmek: Terörün Topografyası Müzesi

Postdamer Platz'a normalde yaklaşık 700 - 750 m uzaklıktaki Terörün Topografyası Müzesi'ne (Topographie des Terrors) yağmur altında biraz da dolanarak vardım. 

Müzenin dışında Berlin Duvarı'nın bir bölümü var. Müzenin bulunduğu binanın yerinde önceden Nazi SS'lerin komutanlığı, merkezi ve gizli servisi yer alıyormuş. Yine Gestapo'ya ait bir hapishane de bulunmaktaymış. 

Nazi Dönemi fotoğraflar, videolar ve çeşitli belgeler ile tüm çıplaklığıyla anlatılıyor. Burayı aslında bir müzeden çok, bir dokümantasyon merkezi gibi düşünmekte fayda var. 

Fotoğraf: Taner Bayram

13. Berlin'in modern yüzünü keşfetmek: Potsdamer Platz

İkinci Dünya Savaşı'na kadar Potsdamer Platz, çok sayıda birbiriyle kesişen tramvay ve otobüs hattına ve ilk ışık sinyal sistemine sahip aynı ismi taşıyan uzak gar ile Avrupa'nın trafik açısından en zengin yerlerinden biriymiş. Ancak savaşta neredeyse tamamen yıkılmış. 

Potsdamer Platz, Berlin'in birleşmesinden sonra yenilenmiş. Gökdelenler, alışveriş merkezleri, restoran ve cafeler, müzeler, çeşitli kültür/sanat mekânları meydanda yer tutuyor.

14. Sanal bir Doğu-Batı Almanya deneyimi yaşamak: Checkpoint Charlie

Berlin'de Doğu-Batı geçiş noktalarından biri olan Checkpoint Charlie (Charlie Kontrol Noktası) 1961 senesinden 1990 senesine kadar üçüncü ittifak geçiş noktası olarak kullanılmış. Günümüzde orada bulunan kontrol kulübesi ise orijinal değil.

Ben bu noktaya akşam gitmiştim, hava kararmış olmasına karşın, epey turist vardı ve turistler Amerikan askeri kostümü giymiş kişilerle birkaç euro karşılığı fotoğraf çektiriyorlardı...

Kaldığım hostelin restoran&barı...

Fiyat/kalite endeksine göre fena görünmüyor değil mi?

Fotoğraf: Taner Bayram

3. Gün

Yoğun geçen iki güne karşın, üçüncü ve son günüme de yine sabah 07.00'de başladım. Hosteldeki kahvaltının ardından, son günümü dolu dolu geçirebilmek için erkenden yola çıktım.

15. Şehir içinde büyük bir kent ormanının varlığına şahit olmak: Berlin'in ciğeri Tiergarten

3. güne Tiergarten ile başladım. Maalesef ülkemiz koca bir beton yığınına dönüştüğü için, hele de İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde şehrin en kıymetli arazisinde devasa bir orman ile karşılaşmak mümkün olmadığı için insan gözlerini alamıyor.

Kendi ülkemiz adına üzülsek de böyle örneklere bakıp, en azından insanlık adına umutlanabiliyoruz.

Tiergarten'ın tepeden görünüşü...

16. Berlin Zafer Sütunu'ndan (Siegessaule) Berlin manzarasını fotoğraflamak

Reichstag'ın hemen karşısında yer alan Tiergarten boyunca ilerleyince ormanın tam merkezindeki dört-yolda Berlin Zafer Sütunu ile karşılaşıyorsunuz. 

Zafer sütununa çıkıp, manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

17. Mauerpark'ta kurulan bit pazarında ilginç hediyelik eşyalar bulmak

Berlin'de karşılaştığım ilginç şeylerden biri Mauerpark'ta kurulan bit pazarıydı (flohmarkt). Aklınıza gelebilecek her türlü şeyi bulabileceğiniz son derece ilginç ve renkli bir pazar.

18. Almanya Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nü Görmek: Bellevue Sarayı

Tierganten'ın hemen yakınlarında bulunan Bellevue Sarayı da görülmeye değer. 1786 yılında Prusya Prensi Augustus Ferdinand'ın yazlık konutu olarak yapılan saray, günümüzde Almanya Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılıyor.

Fotoğraf: Taner Bayram

19. Berlin'de hanedanlık havası solumak: Charlottenburg Sarayı

www.wallpaperseek.com

Charlottenburg Sarayı Berlin'deki asıl muhteşem saray. Olağanüstü dekorasyonlara (dekorasyonlara diyorum çünkü, her oda ve salon farklı bir konsept ile dekore edilmiş) ve süslemelere sahip bu saray, 2. Dünya Savaşı'nda büyük hasar görmüş. 

Bazı odalar tam olarak orijinal biçiminde yapılmamış ya da yapılamamış. Bunlarla ilgili bilgiler, girdiğiniz her odada mevcut. 

Sarayın muhteşem bir arka bahçesi var ve bahçenin bittiği noktada da bir gölet başlıyor. Harika bir yapı, kesinlikle görülmeli.

20. Berlin Yahudi Müzesi (Jüdisches Museum Berlin)

Almanya’nın Berlin şehrinde yer alan ve 2000 yıllık Alman Yahudileri anısına adanmış bir müzedir. 

Ben gittiğimde son dönemde özellikle Doğu Almanya kentlerinde her pazartesi yapılan yabancı ve göçmen karşıtı protestolar vardı. Harita yardımıyla müzenin yakınlarına kadar gelmiş ama tam yerini bulamamıştım. Bunun üzerine müzeyi protestoları takip eden polis memuruna sormuştum. 

Şubat sonunda gitmiş olmam nedeniyle karla karışık yağmur yağıyordu ve müzenin dışına taşan bir kuyruk vardı. Yarım saat kadar beklememe rağmen sırada en ufak ilerleme olmayınca, vakit darlığı dolayısıyla da epeyce görmek istememe karşın müzeyi dolaşma fırsatı bulamadım.

                                              ÖNERİLER - YAPILABİLECEKLER

21. Berlin'in efsanevî gece hayatı ve techno müziğin tadını çıkarabilirsiniz...

www.warsteiner.com

Berlin, techno müziğin doğduğu şehir... Ben Berlin'e solo seyahat ettiğim ve gece hayatına çok da meraklı olmadığım için Berlin'in meşhur gece kulüplerine gitmedim. Yanımda bir arkadaşım olsa muhtemelen giderdim ancak gitmediğim için eksikliğini de hissetmiyorum. 

Ancak siz gece hayatına meraklıysanız, kimileri 24 saat dahi açık olan kulüplere mutlaka gitmelisiniz. Hatta sırf bunun için bile Berlin'e gidebilirsiniz ki, giden insanlar tanıyorum. :)

22. Berlin usulü köri soslu sosis deneyebilirsiniz.

Malum Almanya'da sosis-patates ikilisi ve bunlara eşlik eden bira çok da geniş ve çeşitli olmayan Alman mutfağının en önemli unsurlarından.

Hemen hemen her kent sosisi kendine özgü bir iki farklılıkla servis ediyor. Berlin usülü sosis benim Almanya'nın diğer şehirlerinden gördüğümden daha büyükçe. Ekmek arası alabileceğiniz gibi patates ile birlikte de alabilirsiniz. 

Yalnız bir hatırlatma: Hindi eti ile de bulabilme ihtimalinize rağmen sosislerin çok büyük çoğunluğu domuz etinden yapılıyor.

23. Bira Bahçelerinde (Biergarten) meşhur Alman biralarını yudumlayabilirsiniz.

Berlin'e yazın giderseniz ve bira içmeyi seviyorsanız, bira bahçelerinden birine yolunuz düşmeli.

24. Kreuzberg'in çok- kültürlü ortamını yaşayıp, sokak sanatının izini sürebilirsiniz.

Berlin'i bir hipster kenti yapan şeylerden biri de hiç kuşkusuz sokak sanatı. Berlin'de her köşe başında sokak sanatının en güzel örneklerine rastlayabilirsiniz.

Türklerin de yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg, müzikten, dansa, sokak sanatından, diğer alk kültür öğelerine kadar bunun en canlı örneklerini sunuyor.

25. Berlin Filarmoni Orkestrası'nı dinleyebilirsiniz...

Berlin Filarmoni Orkestrası otoritelerce dünyanın en iyilerinden kabul ediliyor. Ben binalarını gördüm ancak onları dinleme şansı elde edemedim.

Klasik müzikle ilgileniyorsanız ya da sadece bunu deneyimlemek isterseniz sizin için iyi bir seçenek olabilir.

Berlin'in Ana Tren Garı (Berlin Hauptbahnhof)

Böylece Berlin'i bitirdik. :) Ben 4. günün sabahında, Berlin'den ayrılarak başka bir maceraya doğru yelken açmıştım. Daha doğrusu trene binmiştim. :) 

Aslında değil 3 gün 1 hafta hatta 10 gün dahi Berlin için yetmeyebilir; sıkılmadan, doya doya vakit geçirilebilir insan Berlin'de. Eğer Berlin'i seyahat planlarınıza dahil edecekseniz, bunu göz önüne almakta fayda var derim. ;)

Fotoğraf: Taner Bayram

Popüler İçerikler

Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"