Almanya'da, arkeolojik kalıntılar bakımından zengin bir bölgede 300 bin yaşında eksiksiz bir fil iskeleti bulundu.
Almanya'da, arkeolojik kalıntılar bakımından zengin bir bölgede 300 bin yaşında eksiksiz bir fil iskeleti bulundu.
Tübingen ve Leiden Üniversiteleri, arkeolojik araştırmalar bakımından zengin bir bölge olan Saksonya kentinde kazı çalışmalarına başladı. Özellikle Paleolitik döneme ait kalıntılar bakımından zengin olan bu bölgede, daha önceki yıllarda bulunan en az 10 file ait kalıntılar ışığında yeni bir fil iskeleti bulundu.
Almanya'nın Aşağı Saksonya kentindeki Schöningen'de yer alan ünlü Pleistosen tesisinde bulunan fil iskeletinin Avrupa ve Asya'da Pleistosen ve Holosen boyunca yaşadığı tespit edildi.
Yapılan araştırmalarda fillerin Saksonya bölgesinden yaklaşık 300 bin yıl önce geçtiği biliniyordu. Bu bölgede yapılan son arkeolojik çalışmalar ile bulunan filin 300 bin yaşında olduğu tespit edildi. Üzerinden oldukça çok vakit geçmesine rağmen iskeletin tüm parçaları eksiksizdi.
File ait dişlerin uzunluğu 2.3 metre idi. Bulunan iskelet, omuz yüksekliği yaklaşık 3.2 metre olan ve 6.8 ton ağırlığında; bugün Afrika fillerinden çok daha büyük, aşınmış dişleri olan yaşlı bir dişi fil olarak tanımlandı.
Ivo Verheijen, bulunan iskelet parçalarını incelerken şunları söyledi: “Büyük olasılıkla insan avı sonucu değil, yaşlılıktan öldü. Filler, hasta veya yaşlı olduklarında genellikle yakın ve suda kalırlar. Kurtarılan kemiklerdeki çok sayıda ısırık izi, etoburların karkayı ziyaret ettiğini gösteriyor, ancak o zamandaki homininler de filden kazanç sağlamışa benziyor.”
Arkeologlar, yaşlı fillerin daha fazla hareket edemedikleri için su kenarında yaşamaya başladıklarından bahsetti. Bulunan bu fil de muhtemelen yaşlılıktan ölmüştü. Başka bir hayvan ya da insanlar tarafından avlanmışa benzemiyordu.
Avlanmaya dair herhangi bir tahribat görülmeyen filde, çok az sayıda da olsa, ısırık izleri tespit edildi. Etoburlar tarafından ziyaret edilen filin yanında, 30 küçük çakmak taşı ile pul ve bileme aletleri bulundu. Bu da ısırıkların insana ait olduğu tezini güçlendiriyordu.
Ayrıca, ısırık izi bulunan kemiklere gömülü mikro pullar tespit edildi; bu da taş aletlerin yeniden keskinleştirilmesi eyleminin fil kalıntılarının yakınında gerçekleştiğini gösterdi.
Orta Paleolitik dönemin başlangıcından bu yana doymuş tortu ile kaplanan fil iskeleti, sudaki maddeler tarafından korunmuş ve kemikler nehir içerisinde sapasağlam kalmış.
Saksonya Bilim ve Kültür Bakanlığı tarafından finanse edilen kazı çalışmalarında çıkarılan kemikler üzerine detaylı çalışmaları Technische Universität Braunschweig, Lüneburg Üniversitesi ve Leiden Üniversitesi sürdürecek.
gecmiste yasamis cok ilginc, cok farkli fil turleri var. gunumuzde birbirinin benzeri 3 fil turunun kalmis olmasi biraz uzucu. insanin girdigi yerde tum buyuk canlilar, megafauna hizla yok oluyor. nedeni dev canli ilk karsilasmasinda tek bacagi etmeyecek insanin ne kadar tehlikeli olabilecegini anlamiyor, mesafesini korumuyor, etrafi sarilip cok gec olana kadar tepki vermiyor. fil zurafa gergadan gibi son buyuk canlilarin afrikada kalmis olmasida ayni sebebden. cunku insanin dogum yeri afrika. ordaki buyuk canlilar insanla beraber evrildikleri icin tehlikenin farkindalar.
yutupta yeni türeyen kanallardan birinde elemanın biri, uzaya hiç çıkılmadığını (Şu son yolculuğun da aslında yapılmadığını, film hilesi olduğunu), geçmişte dinozorlar gibi canlıların aslında yaşamadığını filan anlatıyor. Anlatıyor demeyelim de, iddia ediyor. Tabii ki kaynağı g.tü. Şu haberi görse bunun da yalan olduğunu filan söyleyecektir. Ben acaba ne kadar saçmalıyor diye biraz izleyecek oldum dayanamadım. Tarihi değeri olmasa şu filin dişlerinden biriyle evire çevire dövmek gerek...