Dünya garip bir yer...
List25'ın hazırladığı listeyi sizlerle paylaşıyoruz:
Dünya garip bir yer...
List25'ın hazırladığı listeyi sizlerle paylaşıyoruz:
İsmi sizi yanıltmasın, bu festival sebzelerle alakalı değil. Bu festival boyunca insanlar 9 gün et tüketiminden kaçınıyorlar. Bazılarınız için bu kulağa kötü gelebilir. Fakat olaylar çok daha kötüleşiyor: Hayvanları onurlandırmak için keskin objeleri yanaklarından ve ağızlarından içeri sokuyorlar!
Japonya ve Rusya yerlisi Aynular'ın ayıları kurban ettiği sıra dışı bir gelenekleri var. Ayıların tanrılar olduğuna inanan Anyular, insanlığı kutsamak için ayıları kurban ediyorlar. Uygulama kış uykusunda olan bir anneyi mağarasında öldürüp, yavrularını iki yıl boyunca tutsak olarak yetiştirmeyi ve boğmayı ya da mızrakla öldürmeyi içeriyor.
Hindistan'da ebeveynler yeni doğmuş bebeklerini 9.14 metrelik bir türbenin çatısından aşağı atıyorlar. Bu ritüelin bebeğe güç verdiğine inanılıyor ve yaklaşık 700 yıldır devam ettiriliyor. Peki bu uygulama nasıl başladı? Bu durum başladığında bebek ölüm oranı çok yüksek olduğu için aileler bir cevap arıyorlardı. Bir ermişin Tanrı'nın koruyacağına olan inancın göstergesi olarak çocuklarını atmalarını önermesi üzerine, aileler bunu yapmaya başladı. Teknik olarak bu durum yasa dışı, fakat bazı aileler hala yapıyorlar.
Nadir olsa da, Tibetli keşişlerin yanlış olduğunu düşündükleri bir şeyi protesto amaçlı kendilerini yakarak kurban ettiği biliniyor. Bu korkutucu ve rahatsız edici ritüel, Vietnam Savaşı sırasında Budist keşişler tarafından da uygulanmıştır.
Çoğu insan yas tutarken ağlar, dondurma yer, hatta belki gidip bir danışmanla görüşür. Fakat Papua Yeni Gine'deki Dani Kabilesi yas tutunca uç noktalarda bir şey yapıyor: Kendi parmaklarını kesiyorlar. Bu durum genellikle sevdikleri birinin ölmesi üzerine kabile üyelerinin kendi parmaklarını yas göstergesi olarak kesmesi şeklinde gerçekleşiyor. Bu uygulama geçen yıllarda yasaklanmış olsa da, bazı üyeler devam ettiriyor.
Eskimo insanları yemekleri için çok fazla savaş verdiği için, artık yardımı dokunmayan yaşlı insanlara bakmaz, aksine açlıktan ölmeleri ya da donmaları için onları bir buzun üzerine koyup denize bırakırlardı.
Hounen Matsuri, 15 Mart'ta Tagata Tapınağı'nda başlayan bir Japon doğurganlık ritüeli. Bu festival boyunca, insanlar felik şeklindeki objeleri taşıyor ve çiftler etraftaki bu heykellerin varlığında bir çocuk umuduyla dua ediyorlar.
Güney Kenya ve Kuzey Tanzanya'da Masailer adıyla bilinen yerli kabileler doğum ve evlilik gibi çeşitli hayat odaklı etkinliklerde inek kanı içiyorlar. Ayrıca akşamdan kalma olduklarında da başa çıkmak için bu kanı içiyorlar. Bir bambu filizini kullanarak ineğin damarını kesiyor ve kanı emiyorlar. İneğin bu durumda ölmediği söyleniyor.
Geçiş törenleri zamanın kendisi kadar eski ve bugün çocukların çoğu farklı şekillerde bunu yaşıyorlar. İster bar mitzvah olsun, ister sünnet, 18. yaş ya da balolar... Fakat Satere Mawé Kabilesi'ndeki çocuklar için bu durum ellerini acılı ısırıkları olan karıncalarla dolu eldivenlere sokmaktan geçiyor. Eldivenleri dans ederken on dakikalık süreler zarfında yirmi kez takıyorlar. Karıncalar ise normal ev karıncaları değil, mermi karıncalar. Bu karıncalar ismini ısırıklarının mermi kadar acıtmasından alıyor.
Papua Yeni Gine'deki Fore Kabilesi akraba yamyamlığını yıllardır gerçekleştiriyor. Bu durum bir aile üyesini öldükten sonra dini bir hareket ya da ritüel olarak yemektir. Çoğu zaman bu olay saygıdan gerçekleşir, çünkü kişiyi içlerine aldıklarını sanırlar.
Çin'deki bir ritüelde erkek, hamile eşini yanan kömürlerin üzerinde çıplak ayaklarla taşıyor. Bunun kadın için başarılı bir doğum sağlayacağına inanılıyor.
Güneş dansı ovada yaşayan insanlar tarafından gerçekleştirilen uzun ve karışık bir yerli Amerikan ritüeli. Bu ritüelde dua ve orucu genç savaşçıların derilerini yırtmaları ve bayılana kadar dans etmeleri takip ediyor. Bu uygulamanın güneşi onurlandırdığı ve genç savaşçıların dayanıklılığını ölçtüğü söyleniyor. Birçok yerli Amerikan kabilesi bugün bu ritüele devam ediyor.
Yüzyıllardır her kültürün kendi defin şekilleri vardır. Fakat Endonezya'daki Torajanlı insanlar başka bir şey yapıyor; hayatını kaybeden insanların bedenlerini yıllarca evde tutuyor, günlük olarak onları yıkıyor, giydiriyorlar ve hatta tuvalet görevi görsün diye bir çanak bile veriyorlar. Çürümeyi önlemek içinse bedenlere Formulin enjekte ediliyor.
Başka bir garip ve tehlikeli geçiş töreni ise Pentecost Adası'ndaki Loltalafa'da bulunabilir. Bir çocuk bileğine ip bağlayıp yaklaşık 25 metrelik bir tahta kuleden atlıyor. Fakat bu olay bungee jumping gibi gerçekleşmiyor. Sadece birkaç çocuk ölmüş olsa da, genellikle alttaki zemine çarpıyorlar ve birçok çocuk kopmuş dalaklarla ya da başka iç sorunlarla yüzleşiyor.
Tibet'te gök defni bir cesedi dağın başına sürüklemek, orada parçalara ayırmak ve tabiat güçlerine bırakmaktır. Bu bedenler genellikle akbabalar tarafından yenirler. Budistlere göre öldüğünüzde bedeniniz boş bir kabuktur ve onu kullanarak başka bir canlıya yaşam vermek nazikliktir.
Madagaskar'da Merina Kabilesi ölü akrabalarını mezardan çıkarır ve onlarla dans ederler. Bu 'Famadihana' (Kemiklerin dönüşü) denilen bir ritüelin parçasıdır ve bu kabile, büyüklerinin yaşayanlar ve ölüler arasında bir aracı görevi gördüğünü düşünürler.
Aşure Günü, Sunni ve Şiiler için oruç ve kutlama günüdür. Fakat, Şii Müslümanlar yas göstergesi olarak tüyler ürperten gösterilerde bulunurlar. Kişiler kırbaç, zincir ve hatta kılıç kullanarak kendi başlarına sertçe vururlar.
*Bu ritüel Türkiye'de gerçekleşmemektedir.
Yine Papua Yeni Gine'de yapılan bu geçiş töreninde, bir erkek çocuğu Hans Tambaran adı verilen kulübeye giriyor ve derisi kertenkeleye benzeyecek şekilde kesiliyor. Bu ritüel erkek çocuğunun kertenkele tarafından yenilip adam olarak hayata yeniden gelmesini sembol ediyor.
Kamboçya'da Kreung isimli bir kabile burada çoğu babanın kalp krizi geçirmesine neden olacak bir şey yapıyor: 13-15 yaşlarında ergenliğe erdiği sırada, kızlarının öylesine ilişkiler yaşamaları için kulübeler inşa ediyorlar.
Borneo'da Tidong Kabilesi yeni evlilerin üç gün, üç gece boyunca tuvalete gitmelerini yasaklayan eski, sıkı bir düğün geleneğini izliyor. Bu süreç boyunca çift çok yakından izleniyor ve bu uygulamanın onlara hayatlarının geri kalanında şans getireceğine inanılıyor.
Dünyanın geri kalanında doğum günleri genellikle pasta, dondurma ve kötü doğum günü şarkıları söylemeyi içerir. Jamaika'da ise doğum günü olan kişiye un atıyorlar! Efsaneye göre bu olay şaka ile başlamış ve popülerleşmiş.
Bunol isimli İspanyol kasabasında her yıl La Tomatina adında epik bir savaş yaşanıyor, binlerce insan birbirine domates atmak için toplanıyor. Dünyanın en büyük domates savaşı olan bu etkinlik, 72 yıldır devam ettiriliyor.
İspanya'da El Colacho adı verilen festivalde şeytan gibi sarı kırmızı giyinmiş adamlar insanları küçük düşürerek ve kırbaçlayarak sokaklarda koşuyorlar. Bu sırada yeni doğan bebekler sokaklara yataklar üzerinde konuluyor ve bu adamlar üzerlerinden atlıyorlar. İnanışa göre bu etkinlik bir zamanlar şeytanın üstesinden gelmeyi sembol eden Hıristiyanlıkla karışmış bir doğurganlık seramonisiymiş.
Çin'deki Yulin Festivali sırasında insanlar Çin batıl inancına göre şans ve sağlık için köpek eti yiyorlar. Ayrıca köpek eti yemenin vücut ısısını artırdığına da inanıyorlar. 2009'da festival protesto dalgasına, sosyal medya kızgınlığına ve hayvan hakları konusunda endişelere neden olmuştu.
Bali'de insanları hayvansal özelliklerinden arındırmak için Hindu bir rahip, özellikle köpek dişleri olmak üzere, insanların dişlerini törpülüyor. Bu çocukluktan yetişkinliğe geçiş için bir tören sayılıyor ve insanın vahşi taraflarını yumuşattığı düşünülüyor. Bu ritüelin tarihi M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanıyor.
uyuyan ayıdan ne istersiniz gönüllü gavatlık niye yaparsınız niye üç gün boyunca sıçmazsınız ölüleri niye gömmez yaşlılarınıza niye sahip çıkmazsınız bebekleri 10 metreden aşağı atmak nedir amına kodumun delileri ruh hastası manyaklar
işte Kur'an bu yüzden indi!....sapıtmış,sapık olan nefse düzenleme,doğruyu gösterme,eğitmek için kullanım klavuzu olarak!ayrıca şeytani dürtülere,saçma sapan sapıklıklara aşk demeyin aq!😒
"Budistlere göre öldüğümüzde bedenimiz, boş bir kabuktur ve onu kullanarak başka bir canlıya hayat vermek nazikliktir." E abicim teori doğru da uygulama yöntemi yanlış. Akbaba kendine yem bulur zaten siz o organları bağışlayıp hayat kurtarsanız zaten en büyük incelik olmaz mı?