Alım Gücü Nedir? Enflasyonla İlişkisi Ne? Alım Gücü Nasıl Artar?

Özellikle Covid-19 pandemisinden sonra dünya genelinde yaşanan bir krizle karşı karşıya kaldık. Bütün ülkelerde üretimin durduğu ve fiyatların arttığı bu dönem, pandemi etkilerini yitirmiş olmasına rağmen hala tam olarak atlatılamadı. Hem dünyada hem ülkemizde hızla artan enflasyon nedeniyle alım gücü düşmeye başladı. Peki enflasyona rağmen alım gücünü artırmak için alınabilecek önlemler var mı?

Gelin enflasyon ve alım gücü arasındaki ilişkiye yakından bakalım!

Enflasyon artışı nedeniyle halkın alım gücü düşüyor.

Ekonomideki dengeler oldukça hassasdır ve her şey yolunda giderken bir anda tersine dönebilir. Covid-19 pandemisi de ekonomideki dengeleri altüst eden bir süreçti ve global ekonomilerin sarsılmasına neden oldu. Salgın etkileri sonlanmış olsa da arkasında bıraktığı yüksek enflasyon sorunu hala devam ediyor ve genel olarak bütün dünyada ürünlerde fiyat artışları gözlenirken halkın alım gücü düşüyor.

Alım gücündeki değişiklik enflasyon oranlarından etkilenir.

Alım gücü aynı zamanda satın alma gücü olarak bilinir ve en çok yükselen enflasyondan etkilenir. Yüksek enflasyon nedeniyle para birimleri değer kaybına uğrar ve ürün fiyatları ile hizmet bedelleri zaman içinde artar. Dolayısıyla alım gücüyle enflasyon birbiriyle ters orantılıdır.

Refah seviyesi yüksek toplumların alım gücü de yüksektir.

Satın alma gücü, toplumdaki bireyler için de son derece önemli bir parametredir. İki farklı para birimi arasında oluşan değerler bütünü alım gücünü tanımlar. Aynı zamanda ülke para birimleri, üretim oranları, yaşam standartları ve refah seviyeleri de alım gücü sayesinde karşılaştırılabilir. Yüksek refah seviyesine sahip olan ülkelerde alım gücü de yüksek olur.

Doğru ekonomik adımlarla alım gücünün artırılması mümkündür.

Ülkeler alım gücünü artırmaya yönelik çalışmalar yaparak hem halkın refah seviyesini artırmak, hem de diğer ülkelerle olan ekonomik ilişkileri geliştirmek ister. Bunun için de ülke içindeki ekonomik dengeleri korumayı, aynı zamanda global piyasalarda güçlü durmayı hedefler. Doğru ekonomik çalışmaların yürütülmesi sayesinde halkın refah seviyesi yüksek tutulabilir.

Ülkeler arası satın alma gücünün karşılaştırılması için farklı faktörler kullanılır.

Alım gücü hesaplamalarında farklı faktörler devreye girer. İki ülke para biriminin oranlanması ekonomik seviyelerin karşılaştırılmasını sağlar. Yurt dışında üretilen bir ürünün yerel para biriminden satılma fiyatı ile ithalat sonrası yerel piyasada satış fiyatı gibi faktörler satın alma gücünün hesaplanmasına yardımcı olur.

Her ülke artan enflasyondan kötü şekilde etkilenir fakat etkilenme oranı ülkeden ülkeye değişiklik gösterir.

İki ülke arasındaki karşılaştırmada alım güçleri eşitse iki para biriminin aynı değerde olduğu söylenebilir. Ancak oran birden büyükse, ilk ülkenin refah seviyesinin daha yüksek olduğu ortaya çıkar. Enflasyon artışından etkilenen alım gücü genel olarak bütün ülkelerde düşüş gösterir fakat ülke ekonomilerine bağlı olarak her ülkedeki ekonomik gerileme seviyesi bir diğerinden farklıdır.

Alım gücünün düşmesi aynı zamanda ülke para biriminin değer kaybetmesi anlamına gelir.

Alım gücünün düşük olması hem bireyleri hem de toplum ekonomisini kötü şekilde etkiler. Bu nedenle hiçbir ülke alım gücünün düşmesini istemez. Buna yönelik doğru çalışmaların yürütülmesi ise yükselen enflasyon karşısında ekonomideki daralmanın en hasarsız şekilde gerçekleşmesini sağlar.

Ülke para birimine olan talebi artırmak birimin değer kazanması demektir.

Bir ülkedeki alım gücünü artırmanın en temel yolu, tedavüldeki para miktarını azaltmak ve paraya olan talebi artırmaktır. Talebin fazla arzın az olduğu bir ortamda o para birimi değer kazanır. Dolayısıyla satın alma gücü artış gösterir. Ayrıca ülke içi üretimi artırmak, ithalatı azaltmak ve israfı önlemek gibi çalışmalar da yükselen enflasyon ortamını güçlü şekilde atlatmaya yardımcı olur.

Ülkedeki bireyler ne kadar zenginse ülke de o kadar zengindir.

Bunların yanı sıra; alım gücünü artırmak için yapılabilecek bireysel çalışmalar da vardır. Parayı doğru şekilde yönetmek, ekstra giderleri kısmak ve ek gelir kaynakları oluşturmak genel kazancı artırdığından yükselen enflasyon piyasasından korunmayı sağlar. Hem bireysel hem de toplumsal olarak alınan önlemler sayesinde yıllık enflasyon oranı düşürülebilir. Bireylerin zenginliği toplumsal zenginliği ifade ettiğinden, eş zamanlı çalışmaların yürütülmesi gerekir.

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi