'Sevgili Nilü ve canım aile üyelerim...
Tam her şeyden kurtulduk derken sizlerden bir ayrılık durumu daha yaşamak durumundayım.
Bu ayrılık ebedi ayrılıktır.
Eğer öbür dünya varsa... İleride orada buluşuruz.
Ben ailemden kimseye küskün değilim. Hepinizi çok seviyorum.
Hepinize bir hakkım geçtiyse helal olsun.
Sizin de bana hakkınızı helal edeceğinize eminim.
Dediğim gibi bana sakın kızmayın.
Belki bu süreç altı ay, bir yıl sonra geçecek.
Ancak benim buna dayanacak hâlim yok.
Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım.
Başınızı dimdik tutun!
Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam.
Yaşadıklarımı ikinci defa kaldırmam mümkün değil...
O deliğe bir daha dönmektense mezara girmeyi tercih ederim...
Belki benim ölümüm bu durumda olan başkalarının aydınlığa çıkışına bir ışık olur.
Boşu boşuna ölmemiş olurum.
Bu şekilde ölmeyi hiç istemezdim.
Buna en çok karşı çıkan bendim.
Şu anda çok duygusal değilim.
Ağlamıyorum.
Yalnız içim buruk ve kırgın.
Bana bu oyunu oynayanlara ve sahip çıkmayanlara kırgınım.
Beni rahmetli babamın yanına gömün. Karımı ve kızımı Gökçen'imi size emanet ediyorum.
Kızımı ve karımı asla yalnız bırakmayacağınızı, bu işin peşini bırakmayacağınızı biliyorum.
Tek tesellim sizleri son bir defa, hep birlikte görmek oldu.
Gökçen'im, canım kızım derslerine çok iyi çalış.
İyi çalış ve önemli yerlere gel ki benim hesabımı sorabilesin!
Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez.
Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu ne yaşayacak bir cumhuriyet ne de bir ülke bulamayacaksınız.
Şunu bilin ki en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek [adına] hayatıma son veriyorum.'