Gökyüzünde dolanan gizemli cisimlere veya arada dünyayı ziyaret eden uzaylılara inananlardansanız bu içerik size göre! 1952 yılında ABD'yi kasıp kavuran UFO olayları Albert Einstein'a kadar uzanmıştı. Bir politikacının dahi fizikçiye bu konudaki fikrini sorduğu ve cevabını layıkıyla aldığı mektup tekrar gündeme gelmiş durumda. 1952 yılının Temmuz ayında yaşanan olayları ve Einstein'ın görüşlerini bu içerikte detaylıca inceledik. Haydi okumaya! 👇
Hava trafiği kontrolünde çalışanların gözüne takılan bu tuhaf olay 20 Temmuz sabahına kadar devam etmişti. Radarlarında bir anda ortaya çıkan çay tabağı şekilli cisimler Beyaz Saray'ın üzerinde gidip geliyordu. 'Onun bir uçak olmadığını biliyorduk çünkü uçaklar düz bir rotayı takip eder. Uçak gibi güçlü bir sinyal veren bu cismin hareketleri ise istikrarsızdı.' diyor çalışanlardan biri.
Ansızın geldikleri gibi bir çırpıda yok olan bu ışıkları soruşturması için özel uçaklar da gönderilmiş fakat hiçbir iz bulunamamıştı. Zaten UFO'lar ile ilgili söylentiler ABD'de yaygındı ve bu olayla birlikte insanların ilgisi had safhaya çıkmıştı. Medya uçan çay tabakları haberleriyle kaynıyordu.
Haberler tüm dünyaya yayılırken Reverend Louis A. Gardner isimli Amerikalı bakan bu durumu Albert Einstein'a iletip fikrini almanın doğru olacağı kanaatine vardı. Bu cisimler ABD hava kuvvetlerinin veya düşmanlarının bir deneyi olabilir miydi? Aklında bu sorularla Gardner, Einstein'a bir mektup gönderdi.
Ortaya attığı genel görelilik kuramı ile bilim dünyasına damgasını vurmuş, 'fotoelektrik etkisi' ile ilgili çalışmasıyla da Nobel ödülüne layık görülmüştü. 2. Dünya Savaşı'nda atılan ilk nükleer bombanın yapımıyla görevli Manhattan Projesi ekibinin de etkili bir parçası olarak görev yapmıştı.
Böyle ünlü ve meşgul bir bilim insanının bu basit mektuba cevap vermesi pek beklenmiyordu. Ancak 23 Temmuz günü Princeton Üniversitesi'nden bir mektup ulaştı Gardner'ın eline. Bu mektup Einstein'ın UFO'lara dair cevabını içeriyordu.
Merakın ve sorgulamanın önemini sürekli vurgulayan birinden beklenmeyen bir cevaptı bu. Hatta Gardner ona yazmadan aylar önce 'Aslında hiçbir yeteneğim yok; sadece tutkulu bir şekilde meraklıyım.' dediği biliniyordu.
Hatta Gardner'ın aldığı mektubu tuttuğu fotoğraflar gazetelerde yayımlanıyordu. ''Büyük Beyin' Çay Tabaklarını Umursamıyor!' gibi başlıklar atılıyordu. Tabii Einstein'ın bu cevabı Amerikalıların UFO'lara olan ilgisini hiç de azaltmadı. Gökyüzündeki gizemli cisimler hakkında haberlerin ardı arkası kesilmiyordu.
Onların vardıkları sonuç, bu anlık görüntülerin hava durumundan veya radara yakalanan meteorlar gibi sebepleri olabileceğiydi. Bu açıklamalar çoğu Amerikalıyı tatmin etmemiş ve olaylar 'Washington İstilası' olarak anılmaya başlamıştı. Halen de ABD bu konuda çokça tartışmanın yaşandığı bir ülke.
Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz? Haydi yorumlara! 👇
ABD halkının UFO ve kaçırılma hikayelerine olan psikolojik yatkınlıklarının sebebi, yaşadıkları travmalar yüzünden. Buna bir de medya manipülasyonu eklenince ortaya sözde sansasyonel haberler çıkıyor. Bu olayların bizdeki karşılıkları; cin çarpması, cin musallatı, büyü, türbedeki ölüden medet ummak. Aynen, burada nasıl türbeden medet umuluyorsa ABD'de cennete gidişin uzay gemisi ile olacağını düşünenler var. Vardı daha doğrusu. Bkz: Cennetin Kapısı Kültü.
UFO'lar dünyadaki teknolojik gelişmeler karşısında korkudan gelemiyorlar. En çok korktukları da 10 mp üstü kameralar. İlkokul çocuklarının bile yüksek çözünürlüklü foto çekebilen aletlere sahip olmasıyla bunları bir korku aldı. Farkındaysanız artık UFO gören yok.
Amerika adına 2. dünya savaşına destek olduğunu gören Siccofield’in teslacıları doluşur başlığa artık. Yalnız zorunda bırakılmak gibi bir ibare geçmemiş içerikte. O dönem tüm devletler fiziki bir savaşın içinde değiller, aynı zamanda ülkelerinin beyinlerini de kullandılar. Enigmalar, Turingler, Harold Flowers'lar da bunun en büyük örnekleri.