Alaattin Aktaş: "Kimse 'Döviz Düştü, Fiyatlar da Gerileyecek' Umuduna Kapılmasın!"

Kimse en azından aralık ayı için 'Döviz düştü, fiyatlar da gerileyecek' umuduna kapılmasın. Kurdaki gerilemenin fiyatlara hiçbir etkisi olmadı. Aralık ayı TÜFE artışı yüzde 15 dolayında gelecek, yıllık TÜFE de yüzde 35-40 arasında artacak.

Kur zehri maliyetlere, yani bünyeye girdi bir kere... Yüksek maliyetle üretilen malları bugünkü kur esas alınarak satmak söz konusu olmayacak.

Kur düşünce buna anında yalnızca akaryakıt fiyatları adapte olur. Ama akaryakıttaki fiyat düşüşüne de devlet 'Bana vergi lazım' diyerek el koydu. Akaryakıttaki indirimin pompaya yansımamasına ses çıkaramayanlar 50 liraya mal edilen ürün şimdi niye 40'a satılmıyor diye etiket denetimi yapıyor.

Hemen hemen tüm ürünlere çok yüksek oranlı zamlar geldi

Dünya'da Alaattin Aktaş enflasyondaki yükseliş yazdı...

Aralık ayı TÜFE artışının çift haneye gittiğini ilk olarak iki hafta önce, 13 Aralık’ta yazdık. Zaten o tarihe kadar yapılan başlıca zamlarla aralık ayı artışının yüzde 6.5 kadarı kesinleşmişti.

Aradan bir hafta geçti, Türk parasındaki inanılmaz değer kaybının etkisiyle hemen hemen tüm ürünlere çok yüksek oranlı zamlar geldi ve biz de 20 Aralık’taki yazımızda aralık enflasyonuna ilişkin tahminimizi biraz daha somutlaştırdık. O güne kadar yapılan zamlarla aralık ayı TÜFE artışı en az yüzde 13 olacak gibi görünüyordu, yüzde 15’in bile aşılması olasılığı vardı.

Ve geldik geçen haftaya... Bir hafta daha geçti ama ne hafta!

Çok sıra dışı gelişmeler yaşandı. Geçen pazartesi akşamı Kur Korumalı Mevduat ya da Dövize Endeksli Mevduat hesaplarının devreye sokulacağının açıklanması ve Merkez Bankası’nın yine arka kapıdan gizli gizli döviz satışına girişmesiyle döviz kurunda çok hızlı bir gerileme ortaya çıktı. Dövizdeki bu gerilemenin etkisiyle önceki hafta hızla yükselen fiyatların bu kez tam tersi bir eğilim gösterip aynı hızda gerileyeceği beklentisi doğdu.

Ne var ki bu hiç gerçekçi bir beklenti değildi. Kurdaki iniş ya da çıkışlar, fiyatı dövizin düzeyine ve İtalya’daki piyasaya göre belirlenen akaryakıt fiyatlarına anında etki edebilirdi, o kadar. Özellikle diğer sanayi ürünlerinde üretim maliyetine giren yüksek kur, yani maliyeti zehirleyen kur, o ürünün satış fiyatından kolay kolay çıkmazdı. Aynı durum ithal ürünler için de geçerliydi kuşkusuz. Bu bilinen bir gerçekti ve başkaları gibi biz de daha önce birkaç kez vurgulamıştık zaten.

"Bana vergi lazım”

Ancak bu kez kurdaki iniş akaryakıt fiyatlarına da yansımadı. Aslında yansıdı da, bu gerileme pompaya uzanmadı. Devlet, “Bana vergi lazım” diyerek düşüşe ÖTV olarak el koydu.

Oysa biliniyor ki akaryakıt fiyatları her tür mal ve hizmetin en temel girdisi niteliğinde. Akaryakıt fiyatları (LPG’deki sınırlı indirim hariç) tepe noktada sabit kalınca bundan kaynaklanabilecek indirimler de tabii ki gerçekleşmedi. Kaldı ki akaryakıt fiyatları indirilse bile tüm fiyatları buna adapte etmek hiç de kolay değildi.

Hükümete “Akaryakıt fiyatlarını niye düşürmüyorsun” diye sormayanlar, soramayanlar marketlerdeki fiyatlarla uğraşmaya başladı. Hele hele o fahiş fiyat denetimleri yok mu! Takım elbiseli, ciddi görünümlü adamlar makarna paketlerini, peynir fiyatlarını inceledi. Çok yaygın bir denetim yapılıyor havası verilmek isteniyordu ama nedense o gün akşam televizyonlara hep aynı “denetim ekibi”nin görüntüleri yansıdı.

Hiçbir şey olacağı yoktu tabii de, sonuçta trajikomik bir durum yaşadık yine.

Kur düşüşü fiyatları kımıldatmadı bile...

Hafta boyunca bir yandan piyasadaki gelişmelere, neyin niye olduğuna kafa yormaya devam ederken, bir yandan da bu gelişmelerin fiyatlar üstünde bir etkide bulunup bulunmayacağına, bir etki olursa bunun ne boyutta gerçekleşeceğine baktık.

Aralık ayı TÜFE artışı için iki hafta önce en az yüzde 10’a işaret etmiş, geçen hafta ise yüzde 15’e doğru gidildiğini vurgulamıştık. Acaba kurdaki gerilemenin etkisiyle bu oranlar hızla tersine dönmüş müydü?

Hayır, böyle bir durum kesinlikle söz konusu değildi.

Geçen hafta dile getirdiğimiz yüzde 15 dolayındaki aylık artışa doğru gidişte bir değişiklik yok. Hatta yüzde 15’in aşılması bile şaşırtıcı olmayacak.

Bu oranlar tabii ki bir tahmin. Ancak klasik bir şekilde yaklaşıp “Aralık ayları şöyle olur, ona dayanarak bu yıl da bu oran gerçekleşebilir” gibi suya yazı yazmaya benzeyen bir tahmin değil bizimki. Bir takım ürünlerin TÜFE’deki ağırlığından ve bu ürünlere gelen zamlardan yola çıkarak bu oranı ortaya koyuyoruz.

Dayanak noktalarımız ne?

O hesaplamalarımızı yeniden hatırlatalım.

Akaryakıtta LPG dışında fiyat indirimi olmadı. Dolayısıyla akaryakıt zamlarından aralık endeksine gelecek etki belli ve 1 puana yakın. Bu hafta içinde indirim olursa, bu oran aşağı yönlü değişir elbette.

TÜFE’de yüzde 7 ağırlığa sahip otomobilde veri derleme sorununun ortadan kalktığını ve TÜİK’in satış adediyle ilgili bilgiyi Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan almaya başladığını çok önce yazmıştık. Aralık ayında otomobil fiyatlarına dövizdeki düşüş öncesinde çok yüklü zamlar geldi. Ancak kur düşüşünden sonraki indirimler çok sınırlı kaldı. Otomobil fiyatlarının aralık ayında ortalama yüzde 50 dolayında arttığı gözleniyor. Buradan da TÜFE’ye 3 puan dolayında bir etki gelecek.

Bu arada otomobil fiyatlarında bu hafta çok olağanüstü indirimler olsa bile bu durum aralık ayı endeksini artık etkilemeyecek. TÜİK otomobil fiyatlarını ilgili ayın endeksine her ayın 10 ve 20’sini kapsayan haftalardaki fiyatlar üstünden dahil ediyor. Bu ayın 10’unu kapsayan hafta 6-13 Aralık, 20’sini kapsayan hafta ise 20-27 Aralık haftası. Dolayısıyla otomobil fiyatları yarından itibaren yarı yarıya düşse bile bu durum aralık endeksini etkilemeyecek.

Gıdada geri dönüş yok!

Gıda ve alkolsüz içeceklerin TÜFE’deki ağırlığı yaklaşık yüzde 26, tam oranı verirsek yüzde 25.94.

Bu grupta yer alan kalemlere aralıkta geçen haftadan önce inanılmaz zamlar geldi.

Akaryakıt zamları ve kur artışı fiyatları çok büyük bir hızla yukarı çekti.

Ayrıca süt ve süt ürünlerinin fiyatlarında rekor zamlar gözlendi.

Geçen hafta kur hızla gerileyince sanıldı ki gıda maddelerinin fiyatı da aynı hızda düşecek. Bunu bekleyenler de oldu, bunun gerçekleşmeyeceğini bildiği halde dile getirenler de.

Sonuç; gıda maddelerinin fiyatı olduğu yerde duruyor. Bilemeyiz birkaç kalemde sembolik sayılabilecek geri çekilme yaşanmış mıdır ama gıda grubunda aralık ayı artışı herhalde yüzde 25’ler dolayındadır.

Yüzde 25 artış, yüzde 26 ağırlıkla endekse 6.5 puanlık bir yansıma demektir.

Gıda + otomobil + akaryakıt + sigara=Yüzde 11

Aralık ayı TÜFE artışıyla ilgili olarak “Yüzde 3 olur, yüzde 3.5 olur” diye tahmin yapanları anlamak mümkün değil.

Suya yazı yazmayı bırakın! İşte başlıca kalemler ve bunlara gelen zamlardan dolayı TÜFE'ye yansıyacak oranlar ortada:

-TÜFE’deki ağırlığı yüzde 26 olan gıda grubundaki yüzde 25’lik zamdan 6.5 puan...

-Yüzde 7 ağırlığa sahip otomobildeki yüzde 50’lik zamdan 3 puan...

-Yüzde 3.8 ağırlığa sahip akaryakıtta ürünlere göre yüzde 22-28 arasında değişen zamdan 1 puan...

-Yüzde 4.6'lık ağırlığa sahip sigaradaki yaklaşık yüzde 12'lik zamdan 0.5 puan yansıma var.

Toplayın dört oranı, yüzde 11 zaten kesin sayılır. Hadi artı-eksi bir puan oynasın bu oran; yüzde 10-12 arası bir sonuç çıkar.

Ya diğer kalemler?

Kaldı ki gıda, otomobil, akaryakıt ve sigara dışındaki mal ve hizmetler zam görmedi mi yani!

Gıda grubu ile diğer üç kalemin TÜFE’deki toplam ağırlığı yaklaşık yüzde 41.

Kalan yüzde 59’u oluşturan mal ve hizmetlere yalnızca yüzde 5 zam gelmiş olsa toplam artış yüzde 14 demektir.

Kalan yüzde 59’luk gruba yüzde 10 zam gelse, bu sefer de aralık ayı TÜFE artışı yüzde 17’yi zorlayacaktır.

Hala yüzde 3’ten, 5’ten dem vuranlara duyurulur!

Ya TÜİK oranı düşük açıklarsa!

Bu kuşku, kaygı hep var.

“Gerçekte böylesine bir artış olsa bile TÜİK bunu açıklar mı sanıyorsun!”

Açıklar, en azından açıklamak durumunda kalır!

TÜİK ya da başka bir kurum; eleştirilerin bir temeli olmalıdır. Kahvede sohbet edercesine yapılan ve herhangi bir hesaplamaya dayalı olmayan eleştirinin havada kalması kaçınılmazdır.

Şu da unutulmamalı. TÜFE, yalnızca gıda maddelerinden ya da ulaşımdan oluşmuyor. Kapsamda 400 kadar mal ve hizmet var. Bizim hiç kullanmadığımız bir kalemin fiyatındaki artış ya da azalış genel oranın yönünü değiştirir, biz de bu yüzde açıklanan orana dudak bükebiliriz. Oysa açıklanan oran bir ortalamayı göstermektedir ve doğrudur. Bu gerçeği de dikkate almakta yarar var.

Biz geçen hafta aralık ayı oranının takipçisi olacağımızı söyledik. Görüldüğü gibi takipteyiz!

Aralık ayı artışında çift haneden kaçınmak artık kesinlikle ama kesinlikle söz konusu değildir; çünkü bu oran gerçekleşmiştir zaten. Bu hafta yaşanacak gelişmeler mevcut oranın hızla aşağı gelmesi gibi bir sonuç doğurmayacaktır.

Dolayısıyla şu gün itibarıyla aralık ayı TÜFE artışı en az, ama en az yüzde 11-12 düzeyinde gelecektir. Daha gerçekçi oran ise yüzde 15-17 bandıdır.

Yıllık yüzde 38’i bulacak

Aralık ayındaki TÜFE artışının yüzde 15 olması, 2021 yılı oranını yüzde 38’e taşıyacak.

Aylık oranın yüzde 17’yi bulması halinde ise yıllık oran yüzde 40'ı da aşacak.

Memur ve emekli zammı yüzde 30’a yaklaşır

Aralık ayı TÜFE artışının yüzde 15 dolayında gelmesi, memur ve memur emeklilerinin ocak ayında yüzde 30’a yakın zam alması demek.

Aralık ayı oranı yüzde 15 olursa 2021’in ikinci yarısındaki TÜFE artışı yüzde 27’yi bulacak. Memur ve memur emeklilerine bu yılın ikinci yarısı için yüzde 3 zam verilmiş ve oluşacak enfl asyon farkının ekleneceği belirtilmişti. İkinci yarı için yüzde 27'lik TÜFE artışı söz konusu olduğu takdirde memurlar 24 puanlık fark alacak; 2022'nin ilk yarısı için verilecek 5 puanlık zamla birlikte toplam zam oranı yüzde 29'u bulacak.

İşte bu yüzden aralık oranının önemi büyük. Aralık ayında yapılması gerekirken bir şekilde ocak ayına bırakılacak fiyat artışları, memur ve emeklilerin aleyhine bir durum yaratacak.

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
YORUMLAR
27.12.2021

Ben de geçen aynen bunu yazmıştım. Hadi ben stoklu çalışmıyorum. Aldığım da, toptancıdaki açık hesabım da döviz üzerinden fiyatlanıyor. Bu durumda bir şekilde tedarik edeceğim ürünler için fark olacaktır illaki ama acil durumlarda ihtiyaç duyduğum için elimde tuttuğum ve dolar 18 lira iken aldığım, parasını 18 lira üzerinden ödediğim ürünü 11 lira üzerinden niye satayım ki? Deli miyim ben?...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ