AKP ve MHP'nin birlikte hazırlayarak Meclis'e sunduğu 'dezenformasyon yasası' tartışmaları da beraberinde getirdi. Hukukçular ve gazeteciler seçimler öncesinde sosyal medyanın sesinin kısılacağı endişesini taşırken AKP, düzenlemeyi 'İfade hakkı ve basın özgürlüğünü korumak için' yaptıklarını öne sürüyor.
TBMM'ye sunulan yasa tasarısında en çok dikkat çeken teklifin 29'ncu maddesi oldu.
Bu maddede 'halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla kamu barışını bozma' gibi gerekçelerle 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' şeklinde yeni bir suç tanımlaması yapılıyor.
Düzenlemeye ilişkin eleştirileri NTV canlı yayınında yanıtlayan AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, düzenlemenin 'İfade özgürlüğü kısıtlanmasın diye' yapıldığını savundu.
Ünal'ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle;
'Dezenformasyonun ceza ile engellenemeyeceğini bütün dünya kabul ediliyor ama bunun suç olduğunu da kabul ediliyorlar.
Sosyal medya teklifi gibi özellikle Avrupa'da da benzer düzenlemeler yapılıyor. Bakın biz, dezenformasyonu 'kamu barışa karşı suç'lar başlığı altında ele aldık. Biz eğer kişilere yönelik suç başlığı altında ele alsaydık o zaman ifade özgürlüğünün ihlali söz konusu gibi iddialar ortaya atılabilirdi.
İfade hakkı, eleştiri ve basın özgürlüğü kısıtlanmasın diye böyle bir çalışma yapıyoruz.
Anayasa'ya aykırı olabilmesi için öncelikle diğer yasalarda karşılık bulmaması gerekiyor ya da basın özgürlüğünü doğrudan kısıtlayıcı niteliğe sahip olması gerekiyor. Gelişmiş demokrasilerde bu tarz düzenlemeler yapılıyor. Almanya bu konuda daha sert tedbirler getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarını tabii ki gazeteci haberleştirecek. Bu suç kapsamına girmiyor.
Dezenformasyon hepimizi tehdit eden bir durum. Dezenformasyon ya suç kararını da yargı verecek. Ama kalkıp daha ilgili düzenlemeyi okumamış, çıkıp 'vatandaşın sesini kısıyorsunuz' diyorlar.'
İfade Özgürlüğü Derneği kurucularından Bilişim Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz, düzenlemenin getirdiklerini sıralayarak şu yorumu yapıyor:
'Hükümet 2023 Seçimlerine hazırlanıyor. Tüm bu teklifleri başka türlü yorumlamak mümkün değil. İfade ve basın özgürlüğü alanı daha da daralacak.'
Kendini Abdulhamitle kıyaslamaları normal, aynı uygulamalar. Sansür, baskı, padişah hakkında konuşanları ispiyonlayan jurneller, ilk yap işlet devret uygulaması, kaybedilen 1.5 milyon km² vatan toprağı (Yunanistan'ın Egedeki adalarımıza çöküp toprağı sayması), parası ödenip alınamayan savunma malzemeleri. Sonrası, indirildi, Sultan Reşad geldi, I. Dünya Savaşı, Vahdettin'in kaçışı ve Cumhuriyet.
Havuz medyası ve trollere rağmen paçadan akanı kapatamadıkları için bilgiye erişime zincir vurma yoluna gittiler. İhanet ve halk düşmanlığında AKP'nin ön planda olduğu bir gerçek fakat MHP'nin de bu işin içinde olduğu unutulmamalıdır. Kime güvenip bu kadar ileri gidiyorlar gerçekten ilginç.
Zaten adalet, eğitim, sağlık ve tarım bitmişti. Bunların üstüne basın ve yayın haklarımızı da tamamen bitirmeye çalışan bir hükumet var. Tamamen tüm haber haklarımızı alan ve yalan haberlerle insanların beynini yıkayan yandaş medyalar elini kolunu sallayarak haber yapıp daha büyük algı yaratacak. Biz ise anda doğru bilgiyi twitter yada bağımsız bazı gazetelerden gündemi takip edebilirken ilerleyen zamanlarda buda zor olucak çünkü bir çoğu hapiste kendi kitaplarını yazacak.