AKP Sözcüsü Mahir Ünal, muhalefetin 'eski Türkiye' vaat ettiğini söyledi. 'Eski Türkiye' ye dair tarifte bulunan Ünal, 'Adile Naşit'in ninni okuduğu Türkiye sizin için güzel olabilir ama bizim için kabustu' dedi.
AKP Sözcüsü Mahir Ünal, muhalefetin 'eski Türkiye' vaat ettiğini söyledi. 'Eski Türkiye' ye dair tarifte bulunan Ünal, 'Adile Naşit'in ninni okuduğu Türkiye sizin için güzel olabilir ama bizim için kabustu' dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Kahramanmaraş’ta vergi müfettişleriyle sahurda bir araya geldi. AKP İl Başkanı Ömer Oruç Bilal Debgici ile milletvekili adaylarının da katıldığı programda konuşan Ünal, muhalefetin eski Türkiye’yi vadettiğini öne sürdü. Ünal, şöyle konuştu:
“Bu adamlar bize eski Türkiye’yi vadediyor. Diyorlar ki ‘Biz tekrardan eski Türkiye’yi getireceğiz’. Hangi Türkiye? ‘Adile Naşit’in ninni okuduğu Türkiye çok güzel bir Türkiye’ydi.’ Valla o Türkiye sizin için çok güzel bir Türkiye olabilir ama o Türkiye bizim için tam bir kâbustu. Başörtülü annelerin asker evlatlarının yemin törenine katılamadığı bir Türkiye’ydi. Parası olmayanların hastane kapılarında olduğu bir Türkiye’ydi. Çaresizliğin, yokluğun, pirincin, çayın, yağın karaborsada, dükkanların tezgah altlarında satıldığı bir Türkiye’ydi.”
Sözlerini “Yani sizin için bu Türkiye keyifli ve güzel olabilir de o Türkiye bizim için hiç de öyle keyifli değildi” diye sürdüren Ünal, şöyle devam etti:
“Biz Ferdi Tayfur dinlerdik, Orhan Gencebay dinlerdik. Niye? Çünkü acılarımız vardı. Arabesk niye vardı? Çünkü bizim çok acılarımız vardı. Bir ara hatırlıyor musunuz devlet ‘acısız arabesk’ diye Hakkı Bulut’a bir şey yaptırmaya kalkıştı. Eğer toplumda acı varsa, müziği o acı şekillendirir. Bugün niye arabesk yok? Bugün diyoruz ki ‘pop müzik’. Pop müzik var, çünkü artık acıyı karşılık hale getirecek bir müzik türü kalmadı. Hatta o yılların filmlerine bakın. O yılların filmleri nasıl filmlerdi? İşte minibüsçülerin, kamyoncuların ya da fakir oğlan zengin kız, zengin kız fakir oğlan. Ama bugünkü dizilere, filmlere bakın, bugün dizilerde, filmlerde öyle acılar yok.”
16 yıl boyunca hem tavaf yapıp hem de şeytan taşlayarak büyük bir diriliş gerçekleştirdiklerini iddia eden Ünal, 24 Haziran’da da büyük bir şahlanış ve direniş gerçekleştireceklerini öne sürdü. Ünal, şöyle dedi:
“Ama bakıyorsunuz içeride birileri sistematik olarak Türkye’nin kültürüyle, Türkiye’nin mesela savunma sanayindeki gelişimiyle alay ediyorlar, bilinçli olarak oraya saldırıyorlar. Nereye saldırırlarsa saldırsınlar artık bu millet gözünü açtı, uyandı, her şeyin farkında. Şimdi kalkmış diyorlar ki ‘Kandil’de ne işimiz var?’ ‘Seçime 16 gün kala Kandil’e operasyon mu yapılır?’ diyor. Adamın Kandil’e operasyonun Mart ayında başladığından haberi yok. Biz Zeytin Dalı’nı bitirir bitirmez nereye geçtik hemen, Irak’a geçtik. ‘Kimin ağzıyla konuşuyor?’ diye bakıyorsun, vallahi bizim ağzımızla konuşmadıkları kesin. Yani bu milletin durduğu pozisyondan konuşmadıkları kesin.”
başörtüsü yasakmış yemin törenine gidilemiyormuş evet bunlar yaşandı fakat algılayamadığınız birşey var bu TSK'nın irticayla mücadele etme yöntemiydi tarikatlarla ilişkisi bulunanların ilişkisi kesiliyor ordudan atılıyordu. yöntemin yanlışlığını hep birlikte gördük zira başörtü yasağı buna engelleyemedi. Fakat öyle yada böyle mücadele edildi. sonra ne mi oldu akp geldi irticadan ordudan ihraç edilme kaldırıldı türlü yalanlarla vatansever askeri personel hapishanelere atıldı tarikatlar ordunun devletin heryerine elbirliğiyle yerleştirildi! siz akplilerde keyifle izlediniz çıtınız çıkmadı ne zaman ki koltuk savaşınız başladı o zaman işler değişti. geçin artık bu mağdur edebiyatını ölmüş insanlar üzerinden prim yapma çabalarını ahmak geldiniz ahmak gideceksiniz.
42 yaşındayım..asansörsüz apartmanda, sobalı, hap kadar bi evde, babamın 6 kat merdiveni çıkarken, zeki müren şarkılarıyla tüm apartmanın eşlik etmesini sağlayarak kömür taşıdığı, o soba tütüp de bütün evi kurum bastığında annemin yüzümüze kahkahalarla resimler çizdiği, pazar günleri termosifonda su ısıtıp banyo yapıldığı, soba başında kurulanıp giyinirken soba üstündeki portakal kabuklarının kokusunu, sokakta taciz mi edilirim, biri beni alır gider mi demeden oynadığım, komşu evlerden gelen salçalı ekmekleri yediğim günleri, korkmadan yürüdüğüm okul yolumu, tek kanallı trt nin klasik müzik konserlerini, pazar sabahı yayınlanan kovboy filmlerini, akşam uyumadan önce adiloşun sesini...hepsini hatırlıyorum..ve içim yanıyor hatırladıkça...ne güzel günlerdi...biz neler kaybettik :(
Çünkü o zamanlar yobazlığınızı, bağnazlığınızı, sapıklığınızı bu kadar rahat yapamıyordunuz. Şimdi tüm ahlaksızlıkları cahil cesareti ile özgürce yapıyorsunuz, normaldir.