Siz 7 Haziran seçim sonuçları hakkında hiçbir şey yazmadınız. Neden? AK Parti neden oy kaybetti sizce?
Yazmadım çünkü zaten herkes birçok şeyi yeterince söyledi. Ama kaybettiğimiz yerlere baktığımızda aday listelerinin elbette önemi var. İstanbul Türkiye’nin özeti bir şehir. Sadece İstanbul’un demografik yapısından baktığımızda bile aday listelerinde bir eksik görüyorsunuz. Nüfus olarak yoğun il ve ilçelerde kendilerini temsil eden isimleri, halkın tanıdığı isimleri koymamışız. Genç, yeni, iyi eğitimli, nitelikli, belki Türkiye’de 5-10 yıl sonra siyasette çok iyi şeyler yapacak isimler koymuşuz. Ama halk oy verirken o isimlerin birçoğunu tanımıyor. Buna ek olarak ‘Nasılsa alırız’ rehaveti ve aşırı güven oluştu. Bu duygu çalışmaları etkiledi. Kendi bulunduğumuz muhitlerde bile teşkilat çalışmalarına tanık olmadık. Kimsenin kapısı çalınmadı. Teşkilatların çalışmaları yetersizdi. Siyaset oturarak yapılacak bir iş değil, seçmenin ayağına gitmek zorundasınız. Benim gözlemim daha önce hiç ihmal edilmeyen bire bir iletişime önem verilmedi. Buna iktidar yorgunluğunu da eklemek lazım. Sadece siyasi kadrolardan söz etmiyorum; teşkilatların içinde de taraflar, ekipler oluşmaya başladı. Bunlar da halkı negatif etkiledi.
Hasan Bülent Kahraman bize verdiği röportajda, AK Parti’nin iktidara gelirken toplumun farklı kesimlerinin desteğini alan bir koalisyon olduğunu ama “Gezi olaylarıyla birlikte AK Parti bu geniş tabanların çoğulcu partisi olmaktan çıktı, kendisine ait çekirdeğin partisi olmaya başladı ve siyaset üretmekten ziyade siyaset yapmaya, oy kaybetmeye başladı” dedi. Bu gözleme katılıyor musunuz?
Katılıyorum elbette. Bir defa sağda bir koalisyon partisiydi AK Parti. Ama liberaller, solcular, bir sürü farklı kesim destek verdi, bir umut gördü. Çok güçlendikten sonra bu koalisyon unsurlarına ihtiyaç hissetmedi. “Gerek yok artık, biz zaten güçlüyüz” duygusuna kapıldı. Bence orada yitirilmeye başlandı.
Gezi midir kırılma noktası?
Çok daha öncesi.
Yani ne zaman?
Sadece CV’sinde imam hatip mezunu olduğunu gördüğümüz için birini bir göreve getirdiğimiz zaman kaybetmeye başladık. Bu yeni bir şey değil, çok çok önceden başladı. Cemaat ile yaşadığımız çatışma da aynı şekilde bir iyi niyet suiistimalidir. İşte aynı inanç dünyasını paylaşan insanlarız, başka kadromuz yok, öbürü olacağına, o kadro olsun dedik ve ihanete uğradık. Bunlardan yeterince ders çıkardık mı? Evet, bunu söyleyen çok insan var partide.