CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, AK Parti’nin, ‘derin devlet ile hesaplaşacağım’ diyerek kendi karanlık derin devletini kurma peşinde olduğunu söyledi.
Stockholm ziyaretinde Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) özel mülakat veren Gürsel Tekin, hırsızlık yapanların ‘bize darbe yapıyorlar’ diyerek suç bastırmaya çalıştığını ifade etti. Tekin, 'Bir bakanlar kurulunun neredeyse yarısı bu pis işlere girmiş siz daha darbe diyorsunuz… Hani diyorlardı ya 17-25 Aralık iftiradır diye. Şimdi devletin resmi kurumu o ses kayıtlarının yüzde yüz doğru olduğunu ortaya koydu.' dedi. Dinleme konusuna değinen Tekin,'Yiğitliğiniz varsa Türkiye’yi dinleyen Almanya’ya, İngiltere’ye meydan okuyun. Yiğitseniz Amerika’da sizi dinleyenlere meydan okuyun.' ifadesini kullandı.
Ortadoğu’daki yasadışı ilişkiler; kitabı açılmamış yolsuzluk dosyaları, ekonomideki sıkıntılar ve Bakanlar Kurulu’nda farklı düşünen siyasetçilerin hükümetin başını ağrıtacağını belirten Gürsel Tekin, AK Parti’nin yeniden bir Gezi Parkı tartışması oluşturarak bu sorunları örtmek istediğini vurguladı.
ÇİRKEFLEŞİRSENİZ PAYLAŞIRIZ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘MİT partimize operasyon yapıyor’ sözüne atıfta bulunan Gürsel Tekin, 'Başta iktidarı, sonra devletin kurumlarını uyarıyorum; sakın ha, sakın kirli işlere alet olmayın. Hiçbir güç sizi yasadışı uygulamalardan kurtaramaz. Bunu bilin. Yiğitliğiniz varsa Türkiye’yi dinleyen Almanya’ya, İngiltere’ye meydan okuyun. Yiğitseniz Amerika’da sizi dinleyenlere meydan okuyun. Ana muhalefet olarak sonuna kadar arkanızda olmazsak namerdiz. Ama diyemezsiniz. Niye diyemeyeceğinizi biliyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye’nin itibarı zedelenmesin diye bildiklerimizi dünya ile paylaşmıyor. Bu dinlemelerde neyin olup olmadığını bir kısmını biz de biliyoruz. Bizim için Türkiye’nin geleceği daha önemli olduğu için bunları paylaşmıyoruz. Ama çok çirkefleşirseniz elbette onları da paylaşırız.' dedi.
KİM BU İŞLERE BULAŞIRSA BEDELİNİ ÇOK AĞIR ÖDER
Tekin sözlerini şöyle sürdürdü: 'Başka ülkeler tarafından gözetlenmiş, dinlenmiş, göz altına alınmış bir ülkenin öyle kıytırık kirli bir derin devletiyle koruması mümkün olabilir mi? Sakın ha, kim bu işlere bulaşırsa, hele devlet adına bulaşırsa bunun bedelini çok ağır öder. Geçmiş tarihimize baktığımızda, özellikle emniyetteki polis kardeşlerimize seslenmek istiyorum; faili meçhul cinayetler, efendim kontrogerillası şusu busu bütün bunlar karanlık dönemlerde kirli iktidarların kullandığı alanlardı. Ama ne o iktidarlar, ne de iktidarların kullandığı o alanlardaki insanlar ayakta kalabildi. Hepsi perişan oldu; kimi ceza evlerinde, kiminin psikolojisi bozuldu, kimi karanlıkların derin dehlizlerinde kaybolup gitti.'
İKTİDAR TÜRKİYE’Yİ SOYMAKLA MEŞGULMÜŞ
17 – 25 Aralık’ta iktidarın Türkiye’yi soymakla meşgul olduğunu öğrendiklerini söyleyen Tekin, şunları söyledi: 'Çocukları bütün yasadışı işlere bulaşmışlar. Aklınıza gelebilecek her türlü kirlilik var. Bu kirlilik de nihayet Türkiye’nin ve dünyanın gözü önüne serildi. Şimdi sırtınızda böyle bir yük var. Yetmedi, Ortadoğu’ya eşbaşkan olacak diye Ortadoğu’da bir sürü yasadışı işlere bulaşmışınız, parti içerisinde büyük bir sıkıntı var, kırılganlık var. Şimdi bütün bunları nasıl taşıyacaksınız? Yasal olmayan işlere başvuracaksınız; devletin kurumlarını kirli işlerinize alet edeceksiniz. Efendim işte CHP’yi karıştıralım, MHP’yi karıştıralım. Tabi bu ülkenin aynı zamanda vicdanı da var. Eğer bin yıllık bir devlet geleneğimiz varsa bu devlet geleneğinin de bir vicdanı olduğunu unutmamalıyız. Her ne kadar iktidarlar kirli işlerinde devletin kurumlarını kullanmaya çalışırsa bunun yanında direnç gösterecek kurumlar var. Sayın Genel Başkanımız hayatının önemli kısmını devletin kurumlarında çalışarak geçirmiştir. Devlet terbiyesi almış bir insandır. Söylediği her cümlenin çok anlamlı olduğunu herkesin bilmesi lazım. Bunları görüyoruz, biliyoruz, izliyoruz.'
AKP YENİDEN GEZİ PARKI TARTIŞMASI OLUŞTURACAK
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, AK Parti’nin yeniden Gezi Parkı tartışması oluşturarak önümüzdeki seçim sürecini onun üzerinden götüreceğini ileri sürdü. Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çünkü Gezi Parkı üzerinde götürmenin bir çok nedeni var. Hani diyorlardı ya ‘17-25 Aralık iftiradır’ diye. Şimdi devletin resmi kurumu o ses kayıtlarının yüzde yüz doğru olduğunu ortaya koydu. Kaldı ki biz biliyorduk. Türkiye’nin ismi ne kadar gerçek ise 17 -25 Aralık’taki kirlilik o kadar gerçektir. Ama her şeye rağmen kumpas dediler, şu dediler bu dediler. Devlet de dedi ki bu yüzde yüz doğrudur. Şimdi bu tartışılacak. Ortadoğu’daki yasadışı ilişkiler; daha defteri, kitabı açılmamış yolsuzluk dosyaları var; onlar tartışılacak. Ekonomide ciddi sıkıntı var; onlar tartışılacak. İçerde Bakanlar Kurulu’nda farklı düşünen ve gidişata reaksiyon gösterecek siyasetçiler tartışılacak. Bütün bu tartışmaları bir Gezi Parkı tartışması ile kutuplaştırabilir miyiz? Bizden sizden tartışması ile hem parti içerisindeki bu başkaldırıyı bir hizaya getirmek, aynı zamanda seçmen kitlemi buraya nasıl kanalize edebilirim projeleri. Bunlar hep böyle kirli mutfaklarda planlanan şeylerdir. Sayın Genel Başkanımız da maalesef devletin kurumların kullanılması yüksek ihtimal olan kirlilikleri kamuoyuyla paylaştı.'
'AKP KENDİ DERİN DEVLETİNİ KURUYOR'
'AKP, derin devlet ile hesaplaşacağım diyerek kendi karanlık derin devletini kurma peşinde.' diyen Tekin, ancak bu kadar yolsuzluğa bulaşmış bir yapının hiç bir derin devlet ile korunmasının mümkün olmayacağını söyledi.
Gürsel Tekin, şöyle konuştu: 'Sistemi kapalı devre görürseniz faili cinayetlerden, sıkıntılardan kurtulamazsınız. Türkiye uzun yıllardır denemiş olduğu bir güvenlik sistemine geri dönüyor. Türkiye’yi bu noktaya getiren bu karanlık güvenlik sitemleridir. Faali meçhul cinayetler dahil olmak üzere karanlık süreçlerin tamamı darbe dönemi ve olağanüstü dönemlerde olmuştur. Demek ki bu çare değildir. Bundan vaz geçeceksiniz. İkincisi, altını çizerek söylüyorum. Bu son dönemlerdeki yeni güvenlik sistemi dedikleri sistem 6-7 Eylül olaylardan kaynaklı yapılmış değildir. Bir olası Gezi Parkı’nı yeniden ısıtıp kamuoyuna sürmek için hazırlanan bir tezgâh, tuzaktır. İktidara muhalif olabilecek kesimlerin mal varlıkları dahil olmak üzere operasyon yapmak. Bu da çare değil.'
'İSVEÇLİLERE ‘MAKUL ŞÜPHE’Yİ ANLATAMADIM'
Temaslarında İsveçlilerin Türkiye’de yaşananlardan dolayı büyük kaygılar içerisinde olduğunu gördüğünü anlatan Gürsel Tekin, 'Burada kaygılar en üst düzeye gelmiş vaziyette. İsveçli yetkililer benden ‘makul şüphe’yi öğrenmek istedi. Bunun hukuki tanımı nedir diye sordular. Dedim ‘onu Sayın Davutoğlu’na sorun. Bunun bir tanımı yok.’ Böyle bir şey olabilir mi? Makul şüphe ne demek Allah aşkına? Bu darbe dönemlerinde bile uygulanabilecek bir sistem değildir. Makul şüphe, mal varlığına el koydum. Kimin ne kadar şüpheli olup olmadığına yargı karar verir. Polisin, MİT’in şüphesi ile insanlar fişlenebilir mi. Bu fişlenmelerden dolayı değil midir insanlar faili meçhul cinayetlere kurban gidiyor. Tabi bu Anayasa Mahkemesi’nden geri dönecektir.' diye konuştu.
'ANA MUHALEFET OLARAK 17 ARALIK’I HALKA ANLATAMADIK'
17 Aralık ve 25 Aralık’ta ortaya çıkan yolsuzluklara değinen Tekin, 'Dünyada örneği yok. Yolsuzluklar çok ama dünyada bir iktidarın bakanlarının üçte birisi bir organize çete gibi yolsuzluk yapmamış, hiç yok. Dünya tarihinde son yüzyıl içerisinde böylesine organize çeteleşmiş bir yolsuzluk, en tepede Bakanlar Kurulu’nda hiç görülmemiş. Biz bunu ana muhalefet halka olarak anlatamadık. Nasıl anlatacaksınız siz? Bu çeteleşmiş yapının, çeteleşmiş organlarının hepsi harekete geçti. Önce kendisine sendikayım, sivil toplum örgütüyüm diyenler gazete ilanı verdi. ‘Dik dur, soy bizi’ akıl tutulması. Yani işçinin aidatı ile ayakta kalan, biliyoruz para başka yerden de geliyor, sendikalar, devletin TRT’ye bağlı 16 kanalı, yetmedi haram para ile oluşturdukları televizyonların tamamı, istisnasız tek merkezden yönetiliyor. İftira, montaj dediler. E nerede montaj? Hani bizim devletin kurumlarına güvenmediniz uluslararası bir kuruma götürelim. Amerika, Avrupa, Asya nereye istiyorsan oraya götürelim. Eğer iftira ise gelin hep beraber hesap soralım. Niye götürmüyorsun? Çünkü iftira değil. Devletin televizyonları, gazeteleri, ajansı yetmedi satın almış olduğunuz medya bütün bunların karşısında ana muhalefet olarak elinizde doğru düzgün bir silah yok. Tek başına anlatmaya çalışıyorsunuz çok kolay değildir. Parlamentoda mücadele ediyorsunuz. Mücadele ettiğiniz parlamentoda yaşananları kamuoyuna yansıtması gereken TRT’yi kesitler. İçeride bağırıp duruyorsunuz. Sizi içerden dışarıya yansıtabilecek bir tek televizyon yok. AKP ile ilgili olumsuz bir şey söyleyemiyorsunuz aman ha. Ama CHP ile ilgili olumsuz ne söylerseniz gazetelerde manşette olursunuz. 17 Aaralık 25 Aralık tartışmasını devletin bir kurumu sonlandırdı. Montaj olmadığını ortaya koydu. ‘Yüzde 100 gerçektir’ dedikten sonra ne olması gerekirdi. Bütün televizyonların tartışma konusu olması gerekmiyor muydu? Hiç konuşuluyor mu?' diye konuştu.
'HIRSIZLIK YAPIYORSUNUZ, SONRA ‘BİZE DARBE YAPIYORLAR’ DİYORSUNUZ'
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, şunları söyledi: 'Hırsızlık yapıyorsunuz sonra ‘bize darbe yapıyorlar’ diyorsunuz. Olmayan bir şeyi olmuş gibi yaparsanız biz de darbe sayarız. Kim size söyledi gidin yolsuzluk yapın. Kim size söyledi gidin para transferleri yapın. Bir bakanlar kurulunun neredeyse yarısı bu pis işlere girmiş siz daha darbe diyorsunuz. İftira varsa siyasal sürecinize müdahale varsa, sosyal, ailevi yaşamınıza müdahale varsa, ana muhalefet olarak kendimizi kalkan ederiz. Ama para çalıyorsunuz. 76 milyonunun mal varlığını kendi aranızda pay ediyorsunuz. Yolsuzluk yapıyorsunuz bunun neresi darbe? Çocuklarınızı arayıp hesap soracağınıza bir başkasından neden hesap soruyorsunuz? Polisin görevi nedir? Savcı der ki ‘bir ihbar var bu ihbarı değerlendir’. Şimdi bu polisi niye sen düşman ilan ediyorsun. Yasadaki adamın görevi bu. Valla bizim hırsızlıkları görmeyecek, e görürse darbecidir. Daha kimse yemez. Çok kullandınız. Darbe hikâyeleri ile bu kirlilikleri kapatmak mümkün değil. Dünya da artık yemiyor. CD’ler görüntüler var kardeşim. Hadi gerisi kumpas olsun. Görüntüler var kardeşim. Para transferleri, çantalar... Sayın Kılıçdaroğlu geçen açıkladı; dışardan getirdiğiniz altının 263 kilosu çalınmış bunlar hep belgeli. Devletin kurumlarında müsteşarlarınız söylüyor. Bizi kandırdınız. Allah’ı nasıl kandıracaksınız? Allah’ın adaletinden nasıl kaçacaksınız? Haram medya pompalayıp bunu bizim insanımıza anlatabilir. Ama gelsin burada bir İsveçliye anlatsınlar. Burada bir bakan trafik cezasından kaçamamıştır.
17 Aralık’tan önce milli istihbarat kurumu kendilerine rapor sunmuş. Kirli işler var. Ama ha diye sizleri uyarmış, ne darbesi kardeşim.'
'İSVEÇLİLERE ‘SİZİN SARAY NE Kİ, BİZİM SARAYIN İÇİNE BİLE GİREMEZ’ DEDİM'
İsveç’te AK Saray sorusuyla da muhatap olduğunu anlatan Tekin, 'Onların saraylarının önünde fotoğraf çektim. Dedim, ‘sizin saray ne ki bizim sarayın içine bile giremez’. Takıldım onlara. Ak değil, kaçak saray. Allah ıslah etsin. Başka hiç bir şey demiyorum. Şu anda bütçemiz 8,5 milyar dolar açık veriyor. Bunun 1,5 milyar doları kaçak saraya gitmiş. Sizi Allah ıslah etsin.' diye konuştu.
'İYİ Kİ FUAT AVNİ VAR'
Gürsel Tekin, ‘Fuat Avni kim sorusuna’ şu cevabı verdi: 'En çok iktidar merak ediyor. Kimse, iyi ki var. En azından bir çok şeyi ondan öğreniyoruz. Ne yapalım. Medya, iletişim araçlarının tamamı kesildi. Devlet denetimi yok. Şimdi bütün bunların görevini Fuat Avni yapıyor. Gerekleri gizlemek mümkün değildir. Hayat bir gün bizi gerçeklerle yüzleştirecektir.'
İsveç ziyareti ile ilgili bilgi veren Genel Sekreter Tekin, 'Kardeş partimiz Sosyal Demokratların daveti üzerine Stockholm’e bir ziyaret gerçekleştirdik. Bir çok yetkili ile görüşme imkanımız oldu. Çok başarılı bir ziyaret olduğu düşüncesi içerisindeyim. Parti genel sekreteri, milletvekilleri ve uluslararası ilişkiler sekreteri ile görüştük. Bir de Stockholm’ün şehircilik ve kültür işlerinden sorumlu belediye başkanı ile görüştük. Biz de onları davet ettik. Önümüzdeki günlerde onlar da Türkiyemizi ve partimizi ziyaret edecekler. Türkiye’de yaşananlarla ilgili görüş alış verişinde bulunduk. Türkiye’nin AB sürecinde daha aktif destek beklediğimizi ifade ettik. Bence güzel bir görüşme oldu. İsveç tabi demokrasinin beşiği, kuralların, hukuk sisteminin, adaletin yerleşmiş olduğu bir ülke.' dedi.
Cihan