Aklınızla Kavga Etmeye Hazırlanın: Ölen Kişiyi Geri Getirmek Mümkün Olabilir!

Ölüm, yolun sonuna yerleştirilmiş bir aynadır. Arkasındaki sır nedeniyle, öbür tarafı göstermez. Bu tarafı gösterir. Yürünen yolu. Yani yaşamın kendisini.

Sahiden de öyledir ölüm, bilinmezliktir. Sonrası ile alakalı akılları daima zorlamış bir olgudur.

Şu ana kadar bilimin bir çözüm bulamadığı nadir konulardandır hatta, dönüşü olmayan bir yol olarak kabul etmişizdir daima.

Son yapılan bilimsel çalışmalardan sonra, artık öyle kabul etmeye devam edeceğiz gibi durmuyor.

Yaşam ve Ölüm Arasındaki İnce Çizgi

Diriltme tıbbı, kalp masajının yirminci yüzyılın ortasındaki keşfinden doğdu ve bu tıbbi uygulamada, atmayı durduran kalpler yeniden canlanıyor. Diriltme tıbbının önemli araştırmacılarından Sam Parnia’ya göre bu zamana kadar elde edilen kanıtlar, insan bilincinin yok olmadığını gösteriyor ve bu da diriltme tıbbının hayalden öte bir şey olduğunu gösterir nitelikte. 

Seneler boyunca kalp masajı tekniklerinde gelinen nokta, bilinç denilen kavramın açık kalma süresini yarım saate, hatta daha da fazlasına çıkardı. Yeni yöntemler, yaşam ve ölüm arasındaki süreyi daha fazla genişletmeyi bile vaat ediyor.

Ölüm Denilen Olgu Nasıl Bir Şeydir?

Ölüm gerçekten bir anlık bir şey midir, yoksa belli bir süreci mi içerir? Şöyle düşünelim; ölümü tarif eden bir an vardır zihinlerde. Kalbiniz atmayı durdurur, beyniniz kapanır. Sonrasında da ölürsünüz. 

Özellikle kalp masajı tekniklerinin bu kadar gelişmediği dönemler için düşünürsek eğer, bu ana ulaşırsanız geri dönemezdiniz. Yani kısacası, ölümün tam anlamıyla gerçekleştiği ve geri dönülemez bir boyuta geçtiğiniz düşünülürdü. 

Fakat şu an ölecek olsaydınız, vücudunuzdaki her hücre anında ölmezdi, değil mi? Bilinen o ki oksijenden mahrum kalmalarından sonra, hücrelerin ölmesi zaman alıyor, aniden olmuyor. Yani, doktor sizin öldüğünüzü açıklasa bile hücreleriniz tam anlamıyla ölmediği için hala bir şansınız var hayata geri dönmek için. 

Elbette öyle bir an vardır ki artık ölüm tam anlamıyla gerçekleşmiş ve geri döndürülemez bir hal almıştır. Peki, bu an ne kadar bir süreyi kapsıyor sizce? Benim için 10 dakika iken, sizin için 1 dakika olabilir. Başkası için belki de 1 saat. 

Sonuç olarak ölüm, gerçekten bir süreçtir.

Diriltme Tıbbı Üzerine Son Bilimsel Çalışmalar

Ölmüş olan bir beyni yeniden canlandırmanın mümkün olup olmadığını öğrenmek için yapılacak deneylere yakın zamana kadar önce izin verilmiyordu. Beklenen izin gerekli kurumlardan alındıktan sonra, Reanima Advanced Biosciences adlı firma hemen harekete geçti. Firmanın amacı, kök hücreler, peptitler ve sinir hücrelerinin uyarılması ile ölmüş olan beyni diriltmek. Proje, sınır tanımayan bilim insanları tarafından da yoğun ilgi görüyor.

Eğer Reanima’nın projesi başarılı olursa, “ölüm” olarak tanımladığımız duruma sahip hastaları tekrar hayata geri getirmek (ya da ölmelerini engellemek) mümkün olabilir. Bir diğer açı ise, bu projenin geleceğe şekil verme potansiyeline sahip olması.

Çalışmanın Ahlaki ve Felsefi Boyutu

Çalışmanın başarılı olması halinde insanoğlunu oldukça önemli kararlar da bekliyor olacak. Örneğin, eğer çalışmada başarılı olunursa, ölümü engellemeye kim karar verecek? Neye göre karar verecek?

Kişisel kimlik, bir tür devamlılıktır. Birisi ölümden kurtulduğunda onun fiziksel olarak devamlılığından bahsederiz genelde. Ancak ortada bir de psikolojik devamlılık var. Felsefi açıdan düşündüğümüzde, metafiziği işin içine kattığımızda ve oluşabilecek beyin hasarlarını da göz önüne aldığımızda, ortaya çıkacak kişinin “yeni” bir kişi olup olmadığı da önemli bir tartışma konusu.

Yeni Kişi, Eski Kişi midir Yoksa Değil midir?

Eğer beyinde hasar oluşmamışsa ve kişi tamamen aynı psikolojik devamlılıkla tekrar hayatına başlarsa, tüm bu sorular anlamsız kalacak çünkü bu müdahalenin yararlı olduğu ortada. Peki, bu mümkün mü? 

Biyolojik olarak, imkansız değil ama, zor. Hafıza, kişilik ve beyin fonksiyonları kaybedilebilir, yeni üretilen doku ile değişebilir. Böyle olunca da ölüme olan bakışımız da tamamen değişmek zorunda. Yeni kişi eğer psikolojik devamlılığını sağlamıyorsa, fiziksel olarak yaşıyor olsa bile o artık önceki hayatındaki kişi değildir. Böyle bir durumla karşılaşma ihtimalimize rağmen bu çalışmanın üstüne gidilmeli mi, işte alınması gereken zor kararlardan birisi de bu.

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
YORUMLAR
21.05.2016

İçeriği okumadım ama aklıma şu yazı geldi. "Yağmurlu bir Pazar günü öğleden sonra ne yapacaklarını bilmeyen milyonlar, bir de ölümsüzlük isterler." Susan Ertz

21.05.2016

Doğru söze ne denir...

21.05.2016

Isim gücüm yok bu boktan dünyada yeniden dirilmek isticem.kalsın

22.05.2016

"Gidenler geri gelmek isteyecek mi ? " diye sormuyolar hiç.

TÜM YORUMLARI OKU (33)