Aklayan Katlayana: Dolandırılan Dolandırıcıyı Dolandıracakken Dolandırılır

Son dönemde canım ülkemin gündemine iki tane konu damgasını vurdu: Birincisi “Getirin paranızı aklayalım.” ikincisi “Getirin paranızı katlayalım.” 

Ben bugün ikincisini masaya yatıracağım.

Dünyanın en eski mesleklerinden biri, "dolandırıcılık"mış.

Hatta yazının icadından çok önce, taaa MÖ 300 yıllarına dayanan tespit edilmiş dolandırıcılık hikâyeleri bile var. Yani o zamanlarda bile insanların güvenini ve iyi niyetini kötüye kullanmanın yaygın bir yöntem olduğu çok net. 

Bizim hikâyemiz de buna benzer… Adı geçen kişi bir bankanın şube müdürü Seçil Erzan, hani şu son zamanlarda adını çokça duyduğumuz. Kendisi, bazı futbolculara ve zenginlere 'Ben sizi daha da zengin ederim.' demiş.

Futbolcularımızın kazanma hırsları da bu hikâyenin bir parçası. Sahadaki kazanma hırsları belli ki hayat görüşleri haline gelmiş 'Daha fazla nasıl kazanırız?' diye düşünmüşler. Tam da bu sırada, Seçil Erzan sahneye giriyor: 'Benimle çalışın, paranızı katlayalım.' diyor ve bizimkiler de inanıyor.

Futbol dünyasının kendi içindeki 'şampiyonluk yarışları' gibi, bu finans oyunu da kendi içinde bir rekabete dönüşüyor. Burada, adı geçen kişilerden Fatih Terim’in o meşhur sözünü hatırlamak lazım: '8'de kapanır, 18'de kapanır.' Evet, puan farkları gibi, bu finans oyununda da durumlar değişken. Ancak burada oyun yeşil sahada oynanmıyor, rengi aynı olsa da yeşil dolarlarla oynanıyor.

Bu finansal maçın ilk yarısı umut vaat ediyor gibi gözükse de, ikinci yarıda işler değişiyor. İddialara göre Seçil Erzan, futbolcuların paralarını, onların umduğu gibi kazandıran yatırımlara değil, kendi cebine aktarmış. (Öyle diyorlar.) 

Tıpkı, 'Dolandırılan dolandırıcıyı dolandıracakken dolandırılır.' misali, bu döngüde herkes birbirinin avı olmuş.

Sonuçta, hakem düdüğü çalıyor. Seçil Erzan ve ekibi yakalanıyor, tutuklanıyor. Mahkeme süreci başlıyor. İddialar ağır, suçlamalar ciddi. Ama unutmayalım, bu sahada herkesin kendine göre bir hikâyesi var.

Hikâyemizden çıkarılacak dersler, tam da "Bedava peynir sadece fare kapanında bulunur" misali!

İlk ders: 'Açgözlülüğe dikkat!', çünkü bedava peynirler genellikle tuzaklarla dolu olur. 

İkinci ders: 'Paranı yönetirken uyanık ol.', yoksa o peyniri yerken birden bir kapan sesi duyabilirsin.

Üçüncü ders: 'Hızlı zengin olma vaatlerine kanma.', unutma, bu vaatlerin çoğu o kapanın içindeki peynir gibi cazip ama risklidir. 

Dördüncü ders: 'Her şeyi sorgula.', çünkü bazen peynir diye gördüğün aslında süt tozu katılmış patates püresi olabilir. 

Ve son ders: 'Hayat her zaman sürprizlerle dolu.' Evet, bazen o kapanın içinde gerçekten lezzetli bir peynir bulabilirsin, ama yine de dikkatli olmakta fayda var! Kolay kazanmadığın kolay kaybolabilir.

Ve tabii ki, '8'de kapanır, 18'de kapanır' meselesi. Evet, futbol sahalarındaki gibi, finans dünyasında da durumlar hızla değişebiliyor. Bugün kazanan yarın kaybedebilir. Bugün yükselen yarın düşebilir.

Son olarak, bu hikâyeyi okurken, 'Bu nasıl bir dünya?' diye düşünmeyin. Çünkü bu, sadece bir dünya değil, aynı zamanda bir sahne ve biz fakirler, bu sahnenin sadece seyircileriyiz. Oyuncular ve senaryolar değişse de, oyun hep aynı: Para, hırs ve ihtiras.

Ülkemizdeki ekonomik durum düşünüldüğünde, Cem Yılmaz’ın ağabeyi Can Yılmaz’ın sözleri aklıma geliyor: 

'Parayı yiyin, parayı bulur bulmaz yiyin. 10₺ geldi mi hemen 11₺ yiyin. 1₺' de borç alın hemen yiyin. Paranın bekçisi olmayın çünkü bunun yarını yok, onun için paranızı yiyin. Bari parayı yedim dersiniz.'

Instagram

X

LinkedIn

Web

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı