Adeta bir distopik film senaryosu!
Adeta bir distopik film senaryosu!
Tıp mezunu Delgado, aslında babası gibi bir göz doktoru olmak istiyordu. Fakat İspanyol İç Savaşı'nın ardından toplama kamplarından kurtulduğu sıralarda, Santiago Ramón y Cajal'ın yazılarıyla tanıştı. Psikoloji laboratuvarlarından biraz deneyimi olan genç, göz doktoru olma hayallerini bir kenara atıp, 'beynin sayısız gizemlerine, beynin ne kadar az bilindiğine' odaklanmak istedi.
1946 yılında Yale Üniversitesi'nin psikoloji departmanında çalışmaya başlayan Delgado, 1950 yılında bölümün başına geçmişti bile.
Daha sonra 1974'te Delgado iki çocuğu ve eşiyle memleketi olan İspanya'ya dönüp Madrid Özerk Üniversitesi'ni kurdu.
Araştırmalarının ilk yılında kedilerle çalışırken daha sonra maymunlara ve insanlar geçti. Bu insanların arasında psikiyatri hastaları da bulunuyordu.
Stimoceiver ile duygular stimüle edilebiliyor, davranışlar kontrol ediliyordu. Bu icat sayesinde denekleri özgürce hareket edebiliyor ve araştırmacı deneyi kontrol edebiliyordu.
Ayrıca bu vericiler kişilerin beyninde hayat boyu kalabiliyordu. Kişilerin beynindeki vericileri aktive eden dalgalar ise radyo frekanslarıyla gönderiliyordu.
Bu, istenildiğinde kişinin hareket ettirilebileceği ya da belli duygular hissetmesine neden olabileceği anlamına geliyordu. Hatta Delgado'nun hastalarından biri deney sırasında 'Doktor, sanırım senin elektriğin benim irademden daha güçlü' bile demişti. Vericiler sayesinde fiziksel acı ya da depresyonun bile üstesinden gelinebiliyordu.
Yale'deki iş arkadaşları tarafından adeta bir büyücü olarak anılan Delgado, 'chemitrode' adını verdiği ve beynin belli bölgelerine ilaç gönderebilen bir icat da yapmıştı. Ayrıca kalp pilinin ilk örneğinin de mucidiydi.
Çünkü üstüne doğru koşarak gelen boğayı, Delgado elindeki uzaktan kumandayla durdurmayı başarmıştı.
Çünkü Paddy adı verilen şempanze ile yaptığı deney sonucunda panik atakların, krizlerin ve diğer bozuklukların beyne verilecek belli sinyallerle durdurulabileceğini ortaya koymuştu.
Fakat beyin kontrolü Delgado'nun 40-50 yıl önce yaptığı haliyle bile oldukça etkileyiciyken, bu alanda yaşanılan ilerlemeler bizi nereye götürür gerçekten bilemiyoruz...
Bu fotoğrafta Delgado, beyne yerleştirilen Stimoceiver'ı tutuyor. Göremiyoruz bile...
İçeriğimizi beyin kontrolünün nerelere çekilebileceğini adeta gözler önünde seren bir Delgado sözüyle bitiriyoruz: 'İnsan oğlunun kendi fikri olması hakkı yoktur. Bu tür bir özgürlükçü yönelimin çekiciliği çoktur. Beyni elektrikle kontrol etmeliyiz. Bir gün ordular ve generaller beynin elektriksel stimülasyonuyla kontrol edilecekler.'
Aynı dönemlerde Jose Delgado gibi beyne sinyaller göndererek beyni kontrol etme deneylerini sinir bilimci Gabriel Kreiman sara hastalarının tedavisi için araştırmıştı "ön singulatta bildirilen dürtülerden yüzlerce milisaniye ile birkaç saniye öncesinde tek başına ateşlenen nöronları fark etti. Yani sinirler, gerçekten de kişinin bir kararı almasından çok önce, o kararla ilgili ateşlenmiş oluyordu" bilim insanları bu sonuca deneylerle ulaşırken iradeye dair felsefeci Ludwig Wittgenstein; "Benim herhangi bir şeyi isteyip yapabilmem, pek çok şeyin, benim elimde olmayan pek çok şeyin gerçekleşmesine bağlıdır: Nöronların uyarımları iletmesine, kasların kasılmasına, bir sürü dışsal şartın yerine gelmesine vb. Bunların hepsinin olması ve benim dünyada bir şeyi yapmam, irademi aşan bir durumdur. Bu durumda, bana ait olan tek eylemim, benim bir şeyi istememdir." irade deterministlerden stoacılara ve spinozacılara kadar felsefecilerin konusu olmuştu bilim bir çoğunu desteklemiş oldu.
sapık ruh hastalarının malum uzvunu da durdurabilecekse ne mutlu
Daha birkaç saat önce Ruslar' ın bu tarz yöntemleri kullanarak düşman ülke başkanlarının bilinç altındakileri öğrendiklerini vs. okudum.