Almanya'da Nazi devrinde yaşanan acılar ve açılan tedavisi imkansız yaralar bugün halen sıcaklığını koruyor. Yaptıkları onca icat, teknolojik ve askeri gelişmenin yanı sıra, birçok insana yapılan zulümler ve katliamlar da unutulmadı. Peki toplama kamplarında insanlara ne gibi eziyetler çektirildi ve bunların biyolojik olarak ne gibi zararları vardı?
Nazilerin toplama kampları kabaca iki gruba ayrılıyordu. Bunların bir kısmı sadece insanları öldürmek için düzenlenen imha kamplarıydı. Diğerleri ise insanları tecrit altında tutmak için tasarlanmıştı. Fakat bu kaba ayrım sadece ölen insan sayılarını etkiliyordu. Yoksa tecrit kampları sadece hapishane görevi görmüyordu, burada da çok yüksek sayılarda ölümler mevcuttu.
Adı geçen kamplardan en ünlüsü Polonya-Krakow'un 60 km kadar batısında kurulan Auschwitz kampıdır. Burada yaklaşık olarak 1 milyon insanın yaşamını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bugün kamp ziyaretçilere açık bir müze biçiminde, içerisinde bulundurduğu bütün izleri sergilemektedir. Ve UNESCO Dünya Mirasları listesi arasındadır.
İnsanların bir dönem gaz odalarında katledilmesi, çoğu kişinin duyduğu bir tarihi gerçektir. Esasında Nazi kampları, insanlara hiçbir şey yapılmasa da ölüme müsait bir ortamdı. Nitekim birçok insan burada kaptığı hastalık, açlık ve yetersiz beslenme gibi sebeplerle de hayatını kaybetmiştir. Gaz odaları birçok sayıdaki insanın ölümüne sebebiyet vermek için çok basit ve masrafsız bir yöntemdi. Naziler insanları silahlarla öldürselerdi, kurşunlarını boş yere harcayacaklarını düşünüyorlardı. Bu sebeple insanları zehirli gazlarla veya fırınlarda yakarak öldürmeyi tercih etmişlerdi. Zira belirttiğimiz gibi bu koşullarda insanlar kendi hallerinde bırakıldıklarında bile birtakım hastalıklara yakalanarak ölüyorlardı.
Tarihe baktığımız zaman bu gaz odalarının Nazilerden çok önce 1789'lu yıllarda Fransız Devrimi sırasında ortaya çıktığını görüyoruz. Ayrıca bu yöntemin 1920'lerde Amerika'nın bazı eyaletlerinde mahkumların idam edilmesinde kullanıldığını da bilmekteyiz. Fakat bu odalarda kullanılacak daha zehirli gazların da keşfiyle beraber 1940'larda en vahşi uygulamalara zemin hazırlandı. Naziler genellikle fiziksel, zihinsel engelli ve yaşayamayacak derecede hasta insanları çeşitli bahanelerle, örneğin banyo yaptırılacakları veya yemek yedirilecekleri söylenerek, bu odalara alarak toplu şekilde imha ediyorlardı. Çünkü, kusurlu insanların işlerine yaramayacaklarını düşünüyorlardı.
Nazilerin engelli insanları katletmesi, tarihte asırlar evvel Spartalıların engelli bebekleri doğduğu anda ölüme terk etmesine benzetilebilir. Bunun yanında insan katliamları sadece gaz odalarıyla sınırlı değildi. Hızlı ve düzenli bir şekilde insan öldürmek amacıyla tasarlanmış özel gaz otobüsleri bulunuyordu. Mahkumlar zorla veya bir şekilde kandırılarak bu araçlara bindiriliyordu. Otobüslerin egzozları gazı içeriye doğru verecek biçimde tasarlanmıştı. Motor çalıştırıldığında çıkan karbonmonoksit gazı insanları yavaşça zehirleyerek onların yaşamlarına son veriyordu.
İnsanlar katledilirken ilk dönemlerde, kolayca temin edilebildiği için karbonmonoksit gazı kullanılıyordu. Siyanür gibi daha ağır zehirlerin kullanıldığı da oluyordu. Ağır maddeler kullanıldığında, kurban hızlı bir biçimde solunum yetmezliğinden hayatını kaybediyordu. Fakat karbonmonoksit gazı insanlara daha fazla acı çektiriyordu. İnsanlar bu gaza maruz kalınca baş ağrısı, görmede bozukluk, zihni bulanıklık gibi rahatsızlıklara maruz kalıyor ve en son olarak koma durumuna geliyorlardı. Sonrasında ise dokulara oksijen taşınamadığı için hücreler yavaş yavaş ölüyordu.
Katliamların sayısı arttıkça, insanların yaşamına son vermek için yeni yöntemler keşfedilmekte idi. Naziler en sonunda Zyklon B adlı maddeyi gaz odalarında kullanmaya başladılar. Bu madde esasında katı halde bulunmasına rağmen, oksijen ile temas ettiğinde yüksek miktarda öldürücü bir zehre dönüşüyordu. Odalara olabildiğinde çok sayıda insan konularak, bu gazlarla zehirlenerek öldürüldüler. Çok sayıda insan fazla oksijen demekti, böylece odalara verilen gaz daha hızlı bir şekilde insanların yaşamlarına son veriyordu.
İlginç bir bilgi olarak Adolf Hitler'in bu kamplardan hiçbirisine gitmediği de sürekli olarak zikredilir. Fakat bu bilginin doğruluğu tartışmaya açıktır. Sonuç itibarıyla Adolf Hitler'in politikaları sonucunda birçok insan hayatını kaybetti. Bazıları hayatta kalmayı başardıysa da geri kalan ömürleri boyunca zihinlerinden silinmeyecek vahşetler ve acıların yansımalarıyla birlikte yaşamak zorunda kaldılar. İnsanların toplu biçimde katledilmesi ve sivillerin zarar görmesi milattan önceki devirlerden bu yana tarihin her döneminde yaşanmıştır. Gelecekte böyle acı olayların yaşanmaması ve savaşlarla değil; barışla sarılmış bir dünya görmek herkesin dileğidir.
Bize soykırım yaptın diyenler dönüpte kendi kıçlarına baksınlar. Tamam kabul ettiler geçmişlerinin soykırımla dolu olduğunu ama şu an çok pişmanmış yalanıyla dolaşmaları bu gerçeği değiştirmiyor. Bir üzüntü belirtisiyle bu çirkinliği yok edemezler. Aynı yaklaşımım Fransa, Belçika için Ruanda Soykırımı 'nda geçerli.
ABD ve yancılarının Afganistan ve Irak işgallerinde 2 milyondan fazla kişi, Suriye iç savaşında 400.000'den fazla kişi öldü bugüne kadar.
Şimdi bu adamlara dünya üzerinde ne ceza verirsen ver yaptıklarının %00000.1 karşılığı bile olmaz Ateist arkadaşlar bize kızıyor ama abi ciddiyim Tanrı yoksa adalet olmuyor ! Tamam inanmıyor olabilirsiniz ama basit bir soru sormak istiyorum şimdi 10 kişiyi öldüren bir kişiyi idam etsen ne olur ? cezasını çeker mi hayır çünkü o 10 kişi öldürdü siz ise bunun karşılığında 1 kişi öldürdünüz ! yani katil olan adam 10-1 Kazanıyor ! Ha Haklı olarak şimdi tanrı var demen ile tanrı var olmayacak konusu açılacak ama arkadaşlar amacım tanrının varlığını kanıtlamak değil