Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ekonomik istikrar için demokrasi ve hukukun üstünlüğünün şart olduğunu söyledi, 'Hukuk yoksa o ülkeden milyarderler çıkabilir ama o ülkede topyekûn bir zenginlikten söz edemezsiniz' dedi. Babacan, doların yükselişiyle ilgili olarak da 'İçimizdeki tartışma bunu biraz arttırdı' yorumunu yaptı.
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde konuştu. Küresel piyasaları değerlendiren Babacan, yükselen döviz kurlarıyla ilgili olarak 'Bizde de kurda dalgalanmalar oldu, içimizdeki tartışma bunu biraz artırdı ama hemen hemen her ülkede piyasa hareketlenmeleri yaşandı' değerlendirmesinde bulndu.
Başbakan Yardımcısı, 'Gelişmekte olan ülkelerin gelecek 10 yılki büyüme hızı, geçmiş 10 yıla göre düşecek ama gelişmiş ülkelerin üzerinde olacak' öngörüsünde bulundu. Düşen petrol fiyatlarının dünya ekonomi piyasaları için olumlu olduğunu belirtirken, 'Rusya gibi petrol üreten bazı ülkeler bundan çok olumsuz etkileniyor. Ama bizim gibi petrol ithal eden ülkeler için ise olumludur' dedi:
'Türkiye 2002 yılından beri çok önemli bir dönüşüm yaşadı. Bir sosyal, siyasi ve ekonomik bir dönüşüm yaşadı. 2002'nin Türkiye'si ile mukayae edilemeyecek bir ülke. Ekonomik göstergelerimiz çok daha iyi. AB sürecinde yaptığımız reformlar Türkiye'de tabloyu değiştirdi. Her ülke kendi kendisini demokratik olarak tanımlayabilir. Hukuk devleti olma noktasında, her ülke diyebilir ki 'Benim kanunlarım, mahkemlerim var, daha ne istiyorsunuz?' diyebilir. Ama gerçek öyle değil. Mutlaka demokratik hak ve özgürlükler konusunda uluslararası kriterler önemli. Evrensel standartlar... Bir demokrasi çalışıyor mu çalışmıyor mu? Bu noktada önemli reformlar yaptık ama yeterli değil. Yeni anayasa önümüzdeki dönemin en önemli gündem maddeleri olacaktır. Son derece temiz, kolay anlaşılan, açık, net ve sağlam bir anayasa. Burada tabii evrensel kriterler çok önemli. İyi işleyen normlar var. Kötü işleyen normlar var. Burada en iyinin en iyisini aldığımız, merkezine özgürlüklerin konduğu bir anayasa olması gerekiyor. Eğer yeni bir anayasa yazacak bir parlamento kompozisyonu oluşursa çok önemli olacak. '
İstikrar vurgusu yapan Başbakan Yardımcısı 'İstikrar bir ülke için çok önemli. Çok baskıcı bir rejimle de istikrar sağlanabilir. Oysa biz demokratik bir istikrardan söz ediyoruz. Gücünü demokrasiden alan bir istikrar önümüzdeki dönem için Türkiye için olmazsa olmaz' dedi.
'Hukuk yoksa kaos gelir'
Babacan yargı reformunun ekonomik kalkınma için şart olduğunu belirtip şunları söyledi:
'İleri bir ekonomi olmak için hukukun üstünlüğü şart. Hukuk yoksa o ülke kaosa girebilir. Hukuk yoksa o ülkeden milyarderler çıkabilir ama o ülkede topyekûn bir zenginlikten söz edemezsiniz. Hukukun olmadığı bir ülkede kalkınma olmaz. En önemli reformlardan biri yargı alanında olacak. Adalet Bakanlığımız yeni bir yargı reformu taslağını bizimle paylaştı. İyi bir çalışma. Güzel çözüm yaklaşımları var. Seçimlerden sonra Türkiye'nin şiddetle ihtiyaç duyduğu yargı reformunu gerçekleştirmek. Yargının güven sağlayamadığı bir ülkede genel anlamda bir hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün değil. '
17-25 Aralık operasyonları nedeniyle Cemaat'i de isim vermeden eleştiren Babacan, '17 Aralık olaylarının Türkiye'yi en çok yaraladığı nokta, Türkiye'de yargıya güveni yaralaması olmuştur. Bir yapılanmanın Türkiye'yi böylesi bir sıkıntıya sürüklemesi affedilir gibi değil. Yargının Anayasa, yasalar ve yargının hür vicdanıyla hareket etmesi gerekiyor' diye konuştu.
Babacan, AK Parti iktidarında ekonomiyi 'güven üzerine inşa ettiklerini' belirtirken 'Güven olursa isithdam oluyor, ekonomi gelişiyor' dedi. ' Güven nasıl oluşuyor?' diye soran Başbakan Yardımcısı şöyle konuştu:
'Bir şirket nasıl güvenilir ve itibarlı olur? Aynısı devlet için de geçerli. Söz vereceksiniz ve yapacaksınız. Yapamadığınız şeyin sözünü vermeyeceksiniz. Borcumuz milli gelirimize oranla yüzde 33'e düşmüş. Maliye politikası ayağında çok sağlam bir zemin ve güven var. Türkiye'nin kamu borcuyla ilgili olumsuz bir şey okuyor musunuz? Ben hazinenin borçlanma ihaleleriyle ilgili hiçbir şey görmüyorum. Eskiden ekonomi sayfalarında hazine ihaleleri ciddi bir kaygı kaynağıydı. Yapısal reformlarla ilgili 2018'e kadar 25 tane dönüşüm programı açıklandı. Her birinin takvimi ve sorumlu kuruluşu var. 2018'e kadar olan kalkınma planımız var. Detaylandırıp bunu takvime bağlandık. Bunu hükümetimizin siyasi taahhüdü haline getirdik. Yeter ki bunları uygulayalım. Bir siyasi iktidar için kendini bu kadar bağlamak kolay değil. Pek çok ülke bunu yapamıyor.'
Para politikaları ve bu politikalarda Merkez Bankası'nın rolü konusunda ise Babacan şunları söyledi
'Para politikaları konusunda öngörülebilirlik üzerinde çalışmamız lazım. Para politikalarımızın sorumlusu Merkez Bankası. Hedefleri Hükümet ve Merkez Bankası birlikte belirliyor. Bu hedefe nasıl ulaşılacağıyla ilgili Merkez Bankası'nın hareket alanı var, bağımsızdır. Bu üçüncü ayağı da daha sağlam bir yapıya kavuşturduğmuzda Türkiye için bir endişe yok. Zor bir dönemden geçsek bile kendi içimizde doğru politikalar uyguladığımız sürece sorun olmaz. Yeter ki her türlü senaryoya hazırlıklı olalım. Diyelim ki önümüzdeki yıl, programımızı yaparken petrol fiyatı 50 dolar 60 dolar. Ama bu 100 dolara da çıkabilir. Euro-Dolar çapraz kuru 1'e iner mi? 0,80 olur mu? Olabilir. Bunların hepsine hazırlıklı olmalıyız.'
Kaynak: Al Jazeera