Başbakan Başdanışmanı Akdoğan, PKK liderinin çözüm sürecini diğer Kürt aktörlerden daha iyi değerlendirdiğini savundu, BDP Eşbaşkanı Demirtaş için 'Süreci sabote etmek için çırpınan adam görüntüsü veriyor' dedi.
Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan Kürt sorununun çözümü için yürütülen süreci PKK lideri Abdullah Öcalan'ın, Kürt siyasi hareketinin diğer temsilcilerinden daha doğru okuduğunu söyledi. Akdoğan, Öcalan için 'Olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi vardır.' dedi.
Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a konuşan Akdoğan, (Öcalan'ı kast ederek) 'İmralı ile diyalog sağlıklı gidiyor mu?' sorusuna şu yanıtı verdi:
'Ben Öcalan’ın süreci diğerlerinden daha doğru okuduğunu düşünüyorum. Belki televizyon imkânı, birçok tartışma programı izlemesi rol oynamıştır. Suriye’de vesaire birçok ülkede farklı aşamalardan geçti. Onlarca yıldır bu işlerin içinde olduğu için farklı bir bakış açısı da vardır. Olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi vardır. Dikkat ederseniz onun verdiği mesajlar diğerlerinin verdiği mesajlara göre sürecin geleceğini daha çok düşünen bir hassasiyeti yansıtıyor.'
'Süreci sabote etmek için çırpınan adam görüntüsü'
Akdoğan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ı ise, Öcalan'ın aksine, 'çok tahrik edici açıklamalar' yapmakla suçladı.
Akdoğan, 'Demirtaş başkan olduğunda bu bir şans olabilir diye bir köşe yazısı yazmıştım. Ama zaman içerisinde bunu boşa çıkardı. Biz tabii gençliğine verdik. Zamanla olgunlaşır dedik ama daha 40 fırın ekmek yemesi gerektiği anlaşılıyor. Sözü sürekli tahrik edici olursa o zaman anlamsızlaşmaya başlar. Ve üstleneceği misyon da zayıflar. Sözün ağırlığı ortadan kalkarsa ciddiye alınmamaya başlar. Diyarbakır’da yerel siyaset yapan, ülke gerçeklerini gözardı eden bir kişi gibi konuşursanız kuşatıcı bir genel başkan gibi davranamazsınız. Şu an süreci sabote etmek için çırpınan, sağa sola saldıran bir adam görüntüsü veriyor.' dedi.
Öcalan ile siyasi görüşmeler
Gazete, Akdoğan'a 'İmralı heyetinde Sırrı Süreyya Önder’ın ‘siyasi heyetlerle görüşmeler yürütülüyor’ sözü çok tartışma yarattı.' şeklinde bir hatırlatma yaptı.
Akdoğan bununla ilgili de şunları söyledi:
'Beşir Bey (Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay), İçişleri Bakanı (Efkan Âlâ) ve Adalet Bakanı (Bekir Bozdağ) ile zaten görüşüyorlar. Bizim de sürekli görüşmelerimiz olmuştur. Diyalog kanalları açık. Herkes herkesle görüşüyor. HDP’lileri öcü gibi görmenin bir anlamı yok. Ancak bu ağırlığı taşımaları lazım. Tahrik edici açıklamalar yıkıcı etki yapıyor.'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hafta içinde Al Jazeera'nin bu yöndeki sorusuna 'Ham hayal bir şey. Böyle bir görüşme söz konusu değil. Böyle yaklaşmaları halinde kendi kapılarını da kapatırlar, açıkça söyleyeyim. (İmralı'ya) Bizim müsaade ettiğimiz HDP mensupları ve istihbarat teşkilatımız gitmektedir. Zaman zaman uluslararası veya sağlık noktasında gitmesi gerekenleri gönderdiğimiz olaylar olmuştur. Asla bunun dışında siyasi bir heyetin, ekibin oraya gitmesi veya basın mensuplarının oraya gitmesi böyle bir şeye müsaade etmiş değiliz, böyle bir şey yok, olamaz. İleride olur mu? Bunlar şartların olgunlaştıracağı şeylerdir' diye yanıt vermişti.
'Af beklentisi oluşturmak yanlış'
Yalçın Akdoğan Öcalan'ın Kandil üzerindeki etkisinde problem yaşanıp yaşanmadığıyla ilgili soruyu, 'HDP’nin rolünü önemsiyoruz ama HDP’lilerin çok tahrik edici mesajlar verdiklerini görüyoruz. Bu HDP’yi anlamsızlaştırır, Öcalan’ı da boşa düşürür. Bunun sorumluluğunu müdrik olarak hareket etmeleri gerekiyor. Başbakanımıza, hükümete dönük hakaretvari açıklamalar var. Öcalan’ın kendi geleceği ile ilgili gündeme getirdiği bir konu var mı? Ama siz şehir merkezlerinde ‘Öcalan’a özgürlük’ diye standlar açıp eylemler yapıyorsunuz.' diyerek yanıtladı.
Sürecin hukuki altyapısıyla ilgili çalışmaların da medya önünde konuşulamayacağını söyledi.
Akdoğan, 'Mevcut yasa kapsamında zaten her hafta birileri gelip teslim oluyor. Ama yasanın kapsamı ne olmalıdır, biraz daha genişletilebilir mi o da tartışılan bir konu. ‘Şu olacak’ demek ya da böyle bir af beklentisi oluşturmak doğru şeyler değil. Çünkü hem toplumsal tepkiye sebep oluyor hem de insanlara gereksiz bir umut aşılamak anlamına gelir.' dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi
Ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili de konuşan Akdoğan, Başbakan Erdoğan ile ilgili 'padişahlık' yorumlarını 'afakî' olarak değerlendirdi ve doğru olmadığını savundu:
'Liderlik özelliklerine sahip genel başkanlar dönemi, Tayyip Erdoğan’a kadar neredeyse kapanmıştı. Atatürk, İnönü, Menderes dönemi var, daha sonra Özal, Erbakan, Türkeş, Demirel. Ondan sonra güçlü liderler ortaya çıkmadı. Bu yüzden de Tayyip Erdoğan Türkiye’nin geleceğinde en önemli lider olmaya devam edecektir. Ama burada halkın seçtiği cumhurbaşkanı, padişah olacak gibi yorumlar yapmak da, tedirginlikler üretmek de doğru değil. Her şeye o karar verecek, her şeyi o idare edecek gibi afakî değerlendirmeler yaparak, tedirginlik üretmeyi ben doğru bulmuyorum.'
'...Ama halkın seçtiği cumhurbaşkanı, elbette farklı bir misyon üstlenebilir. Tedirginlik pompalamak doğru değil. ‘Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olsun hiçbir şeye karışmasın’ demek de son derece yanlış olur.'
'Cumhurbaşkanı ve Başbakan uyumlu olmalı'
Akdoğan 'Başbakan'ın Köşk'e çıkması, (Cumhurbaşkanı) Abdullah Gül'ün başbakanlığı devralmasının sigortası olabilir mi?' şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
'Tayyip Erdoğan ile uyumlu olmak da burada her zaman en önemli noktadır. Cumhurbaşkanı-başbakan uyumu küçümsenmemesi gereken bir durum. Cumhurbaşkanımız belki de tarihin en başarılı cumhurbaşkanlıklarından birini ortaya koydu. ‘Köşk’e gider, hiçbir şeye karışmaz’ ya da ‘karışmasın’ türü bir yaklaşım gayritabii olur ve doğru bir yaklaşım da olmaz. Sayın Başbakanımız devlet terbiyesine sahip biri olarak her makamın gerektirdiği teamülleri dikkate almıştır. Halkın seçeceği cumhurbaşkanı kavramının ne tür teamüller oluşturulacağı da önemli bir konudur. Ama her kim olursa olsun Ak Parti’de başbakanlık yapacak isim güçlü bir siyasi aktör olacaktır ve uyumlu çalışacak birisi olmalıdır.'
Başbakan kim olur?
Akdoğan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması durumunda başbakanın kim olacağı yönündeki yorumları da değerlendirdi.
Genel seçime kadar Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın başbakan olabileceği yönündeki haberler için 'Herkes bir şey konuşur ama partinin yetkili kurulları karar verir. İsim düzeyindeki spekülasyonlar kişileri yıpratır.' ifadesini kullandı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığa, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da dışişleri bakanlığına getirilebileceği yönündeki haberler için de, ''Üçüncü dönem sıkıntısı olan biri olmazsa kim olabilir' diye bakıldığında Davutoğlu ismi elbette gündeme geliyor. Bütün milletvekilleri gündeme gelebilir tabii. Her arkadaşımız kıymetlidir.' dedi.
Kaynak: Milliyet