Akademisyenliğin Fakir Aile Çocuklarına Göre Olmadığını Söyleyen Doktora Öğrencisinin Anlattıkları Düşündürdü

Akademik hayat, geçmiş yıllarda çok içine kapalı bir komün olurken, sosyal medyanın gelişmesi, üniversite sayısının artmasıyla giderek daha bilinen bir ortam halini aldı. Geçmiş yıllarda akademisyenlik, daha elit bir meslek kabul edilirken, her meslekte görülen nitelik erozyonuna uğraması bir yana 'kast' sisteminden bir şey kaybetmediği görüldü. 

Bir doktora öğrencisini anlattıkları ve 'zengin babası' olmayanlara tavsiyeleri, kültür ve eğitim seviyesi yüksek olduğu düşünülen bu kesimde yapılanlar hakkında düşündürdü.

Tarihten tıpa, hukuktan kimyaya, ekonomiden görsel sanatlara üniversite eğitiminde iyi üniversite, doğru bölüm kadar, konusuna hakim, eğitimi ve öğrencilerini seven hocalar da önemlidir.

Eğitimin giderek ticarete dönüştüğü günümüzde, üniversite sayılarının artması nicelikle birlikte niteliği getirmeyebiliyor. Uzun zamandır eğitim kaliteleri tartışılan üniversitelerde öğretim üyelerinin maaşları kadar iş hayatına atılırken ve çalışırken yaşadıkları zorluklar da ilgi çekiyor.

Geçen yıl Özgür Demirtaş'ın da dahil olduğu akademisyen tartışmaları burada.

Atom Fiziğine de Profesörlüğe de Lanet Olsun! Sosyal Medyada Maaş Tartışması: Özgür Demirtaş Olaya El Attı!

Profilinde İslam Felsefesi doktora öğrencisi olduğunu belirten "@krtglueg" nickli Twitter kullanıcısı akademisyenlikle ilgili öyle şeyler yazdı ki sorunun sadece maaş olmadığı görüldü. Kapak resmindeki gönderme de dikkat çeken kullanıcı, "Okumanın, akademik çabanın maddi hiçbir faydasını görmedim." diye başladığı paylaşımıyla düşündürdü.

twitter.com

"Ailen zengin değilse, çevren yoksa bu işlere girme."

29 yaşındayım, elde avuçta bilgiden başka hiçbir şey yok. Arada bir özel ders açıp insan bulabilirsen para gelir, yoksa o da gelmez. Tercih dönemindeki ve üniversitedeki arkadaşlarıma tavsiyemdir, baban zengin değilsesağlam ilişki ağın yoksa akademi senin işin değil. Binde birlik şanslı kesime girmen gerekir.

"O kadar da olmaz diyordum. O kadarı az, daha fazlası var."

Bizi yönlendiren yoktu, ailede ilk kez ben bu süreçlerde yer aldığım için bir şekilde olur idealiyle yola çıktımAkademide torpil sözlerine insanların çoğunun “kendi başarısızlıklarını örtme” girişimi gibi bakıyordum. O kadar da olmaz diyordum. O kadarı az, daha fazlası var.

Akademide söylenenlerin fazlası var derken, "87 ales, 96 dil puanıyla Edirne’den Kars’a hiçbir kadro bulamadım" diye de ekledi.

Bu ülkede 87 ales, 96 dil puanıyla Edirne’den Kars’a hiçbir kadro bulamadım. Kadro bulan çok kıymetli arkadaşlarım çeşitli mobbinge uğradı. Sakın ola ümitlenme, üç beş istisna örneğe kanıp ben başarırım deme. O güveni ben taşıyordum, o yüzden formasyon bile almamıştım.

“Köpeklerin bisküvilerle beslendiği bir dünyada aç bir aydın, aç bin aydın..”

En az 8-9 yıldır her gün ortalama saatlerce okuyorumdur. Karşılığı Cemil Meriç’in şu sözü oldu: “Köpeklerin bisküvilerle beslendiği bir dünyada aç bir aydın, aç bin aydın..” Kuşkusuz bir nebze abartı var bu sözde, çok şükür kendimizi idare ediyoruz, ama hep bir sonraki ayın kaygısıyla. Bu süreçteki yıpranmışlığı bilmeyenler asla anlayamazlar. 

"Birçoğu antidepresan kullanan, psikolojik olarak yıpranmış insanlar. Bu ülkenin mi yoksa akademinin genel hali mi bu bilmiyorum."

Doktorada olan birçok arkadaşım da benzer süreçleri yaşıyorlar. Çoğu bu süreçte en sevdiği işi bırakmak zorunda kalıyor. Birçoğu antidepresan kullanan, psikolojik olarak yıpranmış insanlar. Bu ülkenin mi yoksa akademinin genel hali mi bu bilmiyorum. Fakat şu bir gerçek, hayatta şu anki konumunu belirlemede sınıf ve kimlik ilişkileri hala en etkin faktör. Bunu dikkate almazsan hayat sana zorla aldırır.

Bu gözlemler ve yaşanmışlıklara dair beyin yakan yorumlar da görürken,

Eğitim ve okuduğunu anlama hakkında da düşünülmesi gerekiyordu.

Özellikle eğitim ne bu halde diye de düşünmemiz gerekirken,

Tweetin altında ağırlıklı olarak

Aynı dertten muzdarip başarılı ve çalışkan ancak hayal kırıklığıyla bezeli öğrenciler görmek

İşin üzücü kısmı oluyordu.

Siz Türkiye'de akademisyenlikte yaşananların diğer sektörlerden farklı olduğun düşünüyor musunuz?

Kendisi de bunu yaşamış insanları ardından gelenlere yaptıkları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Kamuda Ücret Düzenlemesinden Sonra Maaşlar Nasıl Olacak? 2023 2. Yarısında Mesleklere Göre Maaşlar
Profesörler Hesaplayamadı! Orta Sınıf Yıllar İçinde Asgari Ücret Karşısında Nasıl Eridi?
Yeni Bir Mobbing Şekli Olan 'Voluntelling' Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
YORUMLAR
04.08.2023

Evet, Doğru söylemiş. Akademisyenlik yaparken parasal kaygının olmaması gerek.Ve en önemlisi, eğer dayin yoksa veya bir grubun üyesi degilsen kadro bulma şansın yok denecek kadar azdir. Ve tüm bunlar bu döneme has değildir..Hep böyleydi. Bu çark nasıl yıkılır bilmiyorum..

04.08.2023

Akademik kadrolar hep akraba dayı yeğen dolu. Üniversiteler de diploma verme kurumlarına dönmüş. Ülkeyi bu hale kim getirdi?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ