ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 'Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki valilerimize, kaymakamlarımıza 'militan' diyerek büyük skandallara imza atmaya devam etti.' dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, partisinin TBMM'deki Grup Toplantısı'nda 'AK Parti ne yapmak istedi de biz engel olduk?' ifadesini kullandığını hatırlatan Çelik, 'Bizim bildiğimiz şudur, AK Parti bu memleket, millet ve devlet için ne yapmak istediyse hangi iyiliği üretmek istediyse karşımızda oldunuz. Bunu Mecliste vesayetin, jüristokrasinin, askeri vesayetin kalkmadığı zamanlarda bunları tahrik ederek, kışkırtarak yapmaya çalıştınız.' ifadelerini kullandı.
Bir CHP milletvekilinin, 'Türkiye'de ordu, kağıttan kaplanmış. Darbe bile yapamıyor.' ifadelerini kullandığını dile getiren Ömer Çelik, 'Darbe teşvik eden bir sözü yıllar evvel söylediğinde hepiniz sessiz kaldınız. Sonrasında da bunun devamı geldi. Parti kapatma girişimleri, AK Parti'yi kapatma girişimi söz konusu olduğunda Türkiye'nin en büyük partisi tamamen temelsiz, mesnetsiz bir biçimde kapatılmaya çalışıldığında yine sessiz kaldınız. Hatta bunu destekleyen açıklamalar yaptınız. Ne zaman iyi bir şey gerçekleştirsek jüristokrasi ve askeri vesayet üzerinden bir şey yapamaz hale geldiğinizde Anayasa Mahkemesine gitme şeklinde, bir siyasi partinin faaliyetini tamamen Anayasa Mahkemesine indirgeyen bir tutum sergilediniz.' diye konuştu.
- 'Gücünüz yetseydi hepsine engel olacaktınız ama gücünüz yetmedi'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun sorunun cevabının açık olduğunu belirten Çelik, ''AK Parti ne yapmak istedi de biz engel olduk' diyor. Gücünüz yetseydi hepsine engel olacaktınız ama gücünüz yetmedi. Çünkü millet size destek vermedi, millet AK Parti'nin reform iradesine, milli siyasetine, demokratikleşme, reform ve Türkiye'yi büyütmek iradesine destek verdiği için sizin bütün bu girişimleriniz berhava oldu.' dedi.
Yargı ve mülki idare mensuplarının tehdit edilip, baskı altına alınmaya çalışıldığını ifade eden Çelik, 'Geçmişte yaptığınız gibi iktidara gelemediğiniz zaman, seçilmiş iktidarın üzerinde bir denetleme iktidarı kurmaya çalışıyorsunuz. Tarih boyunca bunu yaptınız, iktidara gelmek üzere kurgulanmadığınızı siz de çok iyi biliyorsunuz. İktidara gelmek yerine, milletin oyuyla iktidara gelmiş olanlar üzerinde bir denetleme iktidarı kurmak, bir engizisyon gerçekleştirmek üzere bu tavrı gerçekleştirdiniz. 60 ihtilaline, bu ideolojik desteği vererek imza attınız.' ifadelerini kullandı.
Çelik, şöyle devam etti:
'Ondan sonraki bir sürü vesayet döneminde de aynı şeyleri gerçekleştirdiniz şimdi bunları söylediğin zaman geçmişten örnek verdiğimiz zaman Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki 'Bunlar tarihte oldu. Bunları bir daha, bir daha gündeme getirmenin ne anlamı var?' Zaten mesele şu keşke tarihte olmuş olsaydı, bu kötülük ve yıkım siyasetini terk edebilseydiniz ama her fırsatta bunu yeniden gündeme getireceğinizi ifade ediyorsunuz. Yeniden bu siyasetin peşinden koştuğunuzu, yeniden bu siyaseti gerçekleştirmek için bir iktidar arayışı içerisinde olduğunuzu ifade ediyorsunuz.
Keşke demokratik bir diyalektik içerisinde sizinle kamu siyasetinin, çeşitli siyasi alanların daha iyi olacağına dair bir siyasi rekabet içerisinde olabilseydik ama siz siyasi rekabet üretmiyorsunuz. Tamamen siyasi husumet üretme peşinde dolaşıyorsunuz. Çok iyi hatırlıyorum iktidara ilk geldiğimizde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ilk girdiğimizde evet birtakım çatlak sesler vardı ama ona rağmen dış politika konusunda, ekonomi konusunda, diğer konularda faydalandığımız şeyler söyleyen çok değerli CHP aktörleri vardı. En azından bir siyasi rekabet içerisinde karşı argüman geliştiriyorlardı.'
'Karşımızdaki devletleri tutan bir siyaset söz konusu'
Bir şey söylendiğinde, 'Bu öyle değil' demenin muhalefet üretmek anlamına gelmediğini dile getiren Ömer Çelik, şöyle konuştu:
'Bu öyle değilse doğrusu nedir diye söylemeye kapasitesi olan CHP aktörleri vardı. O siyasilerin hepsi gitti, maalesef şimdi bir yönetim olarak, sözcüleri olarak tamamen bir yıkım siyaseti ile karşı karşıya kaldığımız bir tablo var. CHP'deki kardeşlerimizin de hiçbir şekilde tasvip etmeyeceği, Türkiye Cumhuriyeti devletinin başka devletlerle karşı karşıya geldiği her durumda karşımızdaki devletleri tutan savrulmuş ve maalesef başka bir yere kendisini konumlandırılmış bir siyaset söz konusu.
Keşke tarihi anakronik bir biçimde bugün yeniden yaşatmak, tarihin birtakım hapishanelerine, tarihin birtakım kıskaçlarına ve mengenelerine Türk siyasetini, milletimizin kazanımlarını sıkıştırmak isteyen bir tavır içinde olmasaydınız. Biz de bunlardan örnek vermek zorunda kalmasaydık ama bütün demokratik retoriğinize rağmen bir viraja geldiğimizde hemen tarihin mengenelerini yeniden kurmaya çalışıyorsunuz, hemen tarihin hapishanelerini yeniden kurmaya çalışıyorsunuz, tarihin yasaklarını yeniden getirmeye çalışıyorsunuz. Bunun en önemli göstergesi de kullandığınız dildir. Ne siyasi nezakete ne demokratik adaba uygun olmayan bir dil kullanıyorsunuz ama Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kurumlarını, milletin temel kazanımlarını doğrudan hedef alan, milletin bugüne kadar verdiği demokrasi mücadelesini itibarsızlaştırmaya çalışan bir tutum içerisine giriyorsun. İşte bu kabul edilemez bir tavırdır.'
- 'Türkiye'nin mülki idare geleneği, çok köklü bir gelenektir'
Siyasi partiler arasındaki dilin makul bir düzeyde olmasının, en sert tartışmaların bile belli bir çizgi içerisinde kalmasının arzu edildiğini belirten Çelik, 'Ama siz bunun ötesine geçerek, milletin kazanımlarını hedef alan, milletin büyük demokrasi mücadelesini hedef alan bir tutum içerisine giriyorsunuz.' dedi.
Ömer Çelik, 15 Temmuz darbe girişiminde milletin, bütün demokrasi tarihini temize çektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
'Siz tutup o darbe girişimine karşı yapılan direnişi itibarsızlaştırmaya çalışıyorsunuz. 'Güdümlü darbe' diyerek bir kurgu oluşturmaya çalışıyorsunuz. 'Güdümlü darbe' diyerek siyaseten ve demokratik açıdan asla kabul edilemez bir tutum içerisine giriyorsunuz. Jüristokrasiden bahsediyorsunuz, sürekli olarak militarizm peşinde koşuyorsunuz ondan sonra da utanmadan bize 'militan' diyorsunuz. Bu sözleri söyleyenler, bu konularda konuşurken maalesef aynaya bakarak konuşmuş oluyorlar. Bunlar bizim tarihimizde yok, bunlar sizin kendi tarihinizde gerçekleştirilmiş şeyler.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki valilerimize, kaymakamlarımıza 'militan' diyerek büyük skandallara imza atmaya devam etti. Türkiye'nin mülki idare geleneği, çok köklü bir gelenektir. Osmanlı'dan bugüne kadar son derece de köklü bir idari geleneği oluşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti bunu taçlandırarak daha ileri noktalara götürmüştür. Devlet adamları olarak valiler, kaymakamlar, yargı mensupları ellerinden gelenin en iyisini, 'milletin emrinde olmak' anlayışıyla gerçekleştirmeye çalışıyor.'
Vali ve kaymakamlara 'militan' diyenlerin, Türk devlet ve idare geleneğini yok sayan, 'barbarca' bir tavır içerisinde, tamamen bir yıkım siyaseti peşinde olduklarını kaydeden Çelik, 'Çok net söylemek isterim bu tekrarlanmasaydı, bu cümleleri kurmaya gerek kalmayacaktı. Bu yanlıştan dönülseydi, hadi dönülmedi diyelim tekrarlanmasaydı yine susulacaktı. Fakat açık ve net bir şekilde söylüyorum valilere, kaymakamlara, yargı mensuplarına 'militan' diyenlerin kendisi faşistin ta kendisidir. Bu Nazi ağzıyla konuşmayı bırakmaları lazım. Bu insanlar en zor şartlarda bazı yerlerde de ölümle göz göze kalarak bu faaliyetleri gerçekleştiriyor.' ifadelerini kullandı.
Şehit kaymakam ve yargı mensupları olduğunu hatırlatan Ömer Çelik, şunları kaydetti:
'İnsan biraz bunlardan utanır. Bir eleştiri getireceksiniz, biz siyasetçiyiz burada, gelin bize getirin, gelin bize konuşun. Cevap veremeyecek durumdaki valilere, kaymakamlara, yargı mensuplarına, askerlere bunu söylemenizin sebebini biliyoruz. Çünkü biz sizin siyasi zihniyetinizin tomografisinde, MR'ında neler var çok iyi biliriz. Kurmaya çalıştığınız denetleme iktidarıyla milletin verdiği yetkiyle iktidara gelemediğiniz için, Türk idaresini baskı altına almaya çalışıyorsunuz.
Kendiniz iktidar değilseniz, mülki idareyi baskı altına alıp orada iktidar gibi davranmaya çalışıyorsunuz. Yargı mensuplarını baskı altına almaya çalışıyorsunuz. Geçmişte yaptığınız hakaretlerde 'Sokağa çıkamaz' diyerek tehdit ettiğiniz gibi. Askeriye içerisinde fitne çıkarmaya çalışıyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bağlı bir ordudan milli iradeye bağlı bir ordudan seçilmiş Cumhurbaşkanının başkomutanı olduğu bir ordudan rahatsız olduğunuz için, terörle mücadele eden bir ordudan rahatsız olduğunuz için bunu yapıyorsunuz.'
(Sürecek)