Aileler Komplo Teorileriyle Topuk Kanı Taramasını Reddediyor: 'Bebeklerin Hayatı Tehlikeye Atılıyor'

Türk Neonatoloji (yenidoğan) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Merih Çetinkaya, İstanbul'da geçen yıl yapılan 220 bin doğumda, yaklaşık bin ailenin, topuk kanı taramasını reddettiğini belirterek, ebeveynlerin bebeklerini büyük bir tehlikeye attığı uyarısında bulundu.

Hayati önem taşıyor

Kovid-19 pandemisiyle artan aşı karşıtlığı ve komplo teorisi etkisinin, yenidoğan taramalarında da ortaya çıktığını belirtiliyor. Türkiye'de her yıl dünyaya gelen yaklaşık 1 milyon 300 bin bebeğin neredeyse tamamının, Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü 'yenidoğan tarama' programıyla, genetik doğumsal birçok hastalığın erken tespiti ve tedavisi için tarandığını belirten uzmanlar, son birkaç yıldır ailelerin, topuk kanı testi, K vitamini iğnesi gibi hayati önem taşıyan rutin uygulamaları, hukuki yollara başvurarak reddettiğine dikkat çekiyor.

Türk Neonatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Merih Çetinkaya, zeka geriliği, fiziksel engellilik, organ fonksiyon bozuklukları, nörolojik hasarlar, cinsel gelişim bozukluğu, hatta ölüme bile neden olabilen bazı doğumsal genetik hastalıkların ilk birkaç hafta içinde tespit edilebildiğini belirterek, bebeğin ilk haftalarında meydana gelebilecek ölümcül kanamaların önlenmesi adına yapılan K vitamini iğnesi gibi rutin yenidoğan uygulamalarının, ileriki yaşamı için hayati önem taşıdığını söyledi.

"Kovid-19 aşı karşıtlığı etkili oldu"

Aşı karşıtlığı etkisinin yenidoğan taramalarını da etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Çetinkaya, 'Ülkemizdeki yıllık 1 milyon 300 bin yeni doğumun büyük çoğunluğunda, bebeklere Hepatit B aşısı ve K vitamini iğnesi yapılıyor ve topuk kanı taraması yapıldıktan sonra bebekler taburcu ediliyordu ama son 2-3 yıldır, özellikle ailelerin sosyal medya paylaşımları ve Covid-19 dönemindeki aşı karşıtlığı düşüncelerinin de etkisiyle bu oranlarda azalma olduğunu, ailelerin matbu bazı dilekçelerle bizlere başvurduğunu görüyoruz. Örneğin İstanbul'da geçtiğimiz yıl 200 binin üzerinde doğum gerçekleşti, bine yakın aile ne yazık ki topuk kanlarının alınmasını reddetmiş' dedi.

Ailelerden bilim dışı talepler

Ailelerin belirli avukatlar tarafından hazırlanmış metinlerle hastanelere başvurduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çetinkaya, 'Bu metinlerde genel olarak bebeğin doğum şekli, doğum sırasında hiçbir müdahale uygulanmaması, (doğumdan hemen sonra) canlandırma işlemi gerekecek olsa bile ailenin bilgisi ve onayı olmadan yapılmaması, bebeğe K vitamini iğnesi ile Hepatit B aşısı yapılmaması ve topuk kanlarının alınmaması gibi maddeler var. Aslında (doğumdan hemen sonraki) o bir dakikalık, bizim 'altın dakika' dediğimiz esnada canlandırma işlemine başlamazsak bebeği kaybedebiliyoruz' dedi.

"9 hastalık taranıyor"

Yenidoğan taramalarının asıl amacının, erken dönemde bulgu vermeyen, ileride ortaya çıktığı zaman ise kalıcı beyin hasarına ve organ bozukluklarına yol açabilecek hastalıkların önceden tespiti olduğunu belirten Prof. Dr. Çetinkaya, şu bilgileri verdi: 

'Aslında bu bir koruyucu sağlık hizmetidir. 1993 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından ilk olarak fenilketonüri (genetik metabolizma hastalığı) ile başlanan tarama programına daha sonra doğumsal hipotiroidi, biyotinidaz eksikliği (körlük ve nörolojik hasarlara neden olabilen genetik bir hastalık), kistik fibrozis (solunum ve sindirim sisteminde ağır hasarla seyreden genetik ve ciddi bir hastalık) 2022 yılında da konjenital adrenal hiperplazi (doğumsal cinsel gelişim bozukluğu) ile SMA eklendi. Bunlar, topuk kanıyla taranan hastalıklar. Bir de yenidoğan rutin tarama programının içinde yer alan işitme testi, göz muayenesi ve görme testi ile kalça çıkığı için ultrason taraması var. Sonuç olarak 9 hastalık açısından yenidoğan taraması yapılıyor.'

"Ne kadar erken saptanırsa çocukların zekası o derece normal oluyor"

Fenilketonüri ve doğumsal hipotiroidinin çocukluk çağındaki zeka geriliğinin en önemli nedenleri arasında yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Çetinkaya, genetik taramalarda kullanılan kanın topuktan alınmasının ise tamamen anatomik kolaylık ve bebeğin canının yanmaması için tercih edildiğini belirtti. 

Çetinkaya, 'Bu hastalıklar ne kadar erken saptanır ve uygun tedaviye başlanırsa, çocukların zekası o derece normal oluyor. Bir yenidoğan hastaneden taburcu olmadan önce, özellikle 48 ila 72 saat içerisinde ama ekseriyetle taburculuk anında topuktan bir miktar kan örneği alınır. Bebeğin topuğu o esnada havlu ve benzeri bir şeyle hafif ısıtılır. Isıtılan bölgede kanın toplanması sağlanır. Çok ince bir iğne yardımıyla alınan birkaç damla kan da filtreler şeklindeki formlara emdirilir. Son derece basit bir işlemdir. Toplam 1 dakikayı bile geçmez. Bebek için de bir zararı kesinlikle yok' diye konuştu.

"Ölümcül kanamalar K vitamini iğnesiyle engelleniyor"

K vitamini uygulamasının ise yenidoğanlarda ilk birkaç hafta içinde gerçekleşebilecek büyük kanamaları engellemek için yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

'K vitamini, bugün için kanamayı engelleyen en önemli vitaminlerden birisi. Yenidoğan döneminde, sentezinde bir eksiklik olabileceği için mutlaka doğumdan hemen sonra, kas içi olarak yapılır. Bu sayede özellikle başta beyin olmak üzere, pek çok organ sisteminde gelişebilecek kanamanın önüne geçilmeye çalışılır. Doğumda K vitamini uygulanmayan bebeklerde, yaşamın iki ila üçüncü haftalarında gelişen ani beyin kanaması, nöbetler nedeniyle aileler bize başvuruyor. Bu durum da daha sonra, ne yazık ki bebeğin sekelli ve engelli bir birey olarak yaşama devam etmesine neden olabiliyor.' 

Topuk kanı taraması için alınan bütün örneklerin iddia edildiği gibi yurtdışına gönderilmediğini ve Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu'nun laboratuvarlarında tarama testlerinin yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Çetinkaya, sonuçların da ailelerle paylaşıldığını kaydetti.

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
13.07.2022

Bunlar bu çağın insanı olamaz, bunların Jüstinyen veba salgınının yaşandığı dönemlerde yaşaması gerekirdi. Böyle bir şey ailelerin tercihine bırakılmamalı. Afrika ülkeleri imkansızlıklardan test ve aşı bulmakta zorlandığı için hastalıklarla boğuşuyor. Testler ve aşılar olmasa kızamık menenjit hepatit gibi hastalıklar salgına dönüşüp önüne geçilemez. Bugün kadar nesiller sıkıntı yaşamıyorsa bu aşılar sayesinde. Çocukları felç alerjik reaksiyonlar gibi hastalıklara yakalandığında bu kadar rahat davranamayacaklar, hayatlarıyla bu kadar rahat oynayabiliyorlar. Komplolardan ibaret yaşayan bir tane sığ çıkıp bindiği arabaya kadar bilimin eseri olan çağda yaşamasına rağmen atıp tutabiliyor. Dayanağı olmayan hoşaflar insanları yanıltma hakkını kendinde bulabiliyor. Doktorlar yerine toplumda bilim düşmanlarının komplo teorisyenlerinin görüleri bu kadar hızlı yayılıp araştırılmadan kabulleniliyorsa sebebini de dini araç edinen sefasını süren cahillikten beslenen toplum düşmanlarına bağlarım.

14.07.2022

Ayyy evet duygularımıza tercüman oldun... Yeminle sinirden yazıyı yarıda bıraktım. Mallık resmen başka birsey değil

13.07.2022

Çocukta genetik hastalık varsa acil destek tedaviye başlanması gerekiyor yoksa çocuk zeka engelli oluyor sonra da gelirler çocuğum aptal oldu siz nasıl doktorsunuz duzeltin diye... modern tipa güvenmiyorsan isine geldiği gibi değil direkt hic başvurmayacaksın. Kolun kopsa çıkıkça saracak

13.07.2022

hayatında bir makale okumamış,temel ilkyardım bilgisi dahi olmayan, Esra Erol izlerken Facebook'ta komplo teorileri okuyan bu cahiller keşke çocuk sahibi olmasa ama yaa..!

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ