Oyun aralarının baş tacı, doyurucu, pratik ve hiç kuşkusuz en muhteşem lezzetiydi salçalı ekmek. Sanki dünyanın en güzel yemeği gibi gelir, tadına bir türlü doyamazdık. Büyüdük, kocaman insanlar olduk ama bu efsane ikilinin adını duyduğumuzda bile hala yüzümüzde bir tebessüm oluşuyor.
İşte salça ve ekmek ikilisinin her bir lokmasında, çocukluğunun tozlu sokakları saklı olan neslin bazı özellikleri;
Yakar top, beş taş, sek sek, simit gibi birbirinden değişik oyunlar oynayarak mutlu olmuşlar, taşlardan kurdukları kalelerle boş arsalarda doyasıya maç yapmışlardır.
Kaldırımda oturup, ekmekten alınan her ısırığa büyük hayaller de eşlik ederdi.
- Anneeeağ biz acıktık, salçalı ekmek yapıp sarkıtsana. Bol yap ama bak kalabalığız!
Bu sayede daha küçük yaşta zaman yönetimi kavramını hayatlarına katmışlardır.😁
Nane ile sizce de harika bir kombinasyon olmuyor mu? 😋
Özel olarak soğanı salça ile kavurduğunda, o yemeğe yapılanın tadını bir türlü vermez.
Çünkü ne ketçabın ne de çeşitli kahvaltılık soslarının asla salçanın yerini tutamayacağını da iyi bilirler.
Sıcacık çayın yanında ekmeğini yerken, yanan kömürün çıkarttığı çıtır çıtır sesler.😍
Çünkü şimdi ekmek bile ne o zamanki ekmektir, ne de hayat o zamanki kadar coşkulu...
Abartısız her Cuma akşamı anneme söylediğim şey şuydu "Anne sen salçalı ekmeği hazırla sobanın yanına koy ben seni uyandırmayayım." Cumartesi sabah erkenden uyanıp çizgi film seyrederken ekmeğimi yemek kadar güzel birşey hatırlamıyorum. Bizim çocukluğumuz harbiden bir başkaydı, maalesef ki hepsi mazi oldu ve yeni nesilde yaşanmayacak gibi görünüyor.
Gözlerim doldu:(
Ben bugün bile acıkınca ekmeğime salça sürüp yiyorum o.O