Eskiden de böyle miydik biz? Farklı acılarımız, farklı sevinçlerimiz, bu kadar farklı düşüncelerimiz mi vardı? Acılarda dahi bir araya gelemiyor muyduk? Biri öldüğünde aklımıza önce “neci” olduğu mu geliyordu? Bir acıya üzülmek için bizden olması şartını mı arıyorduk? Bizim gibi düşünmeyen herkes terörist, bozguncu, anarşist, kafir miydi? Biz önceden de birbirimize sarılmadan evvel, onun hangi mezhepten olduğunu merak ediyor muyduk?