“Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar” gibi atasözlerinin de imlediği üzere yılanlar, modern insanın en büyük korkularından birini oluşturuyor.
“Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar” gibi atasözlerinin de imlediği üzere yılanlar, modern insanın en büyük korkularından birini oluşturuyor.
Öyle ki bu meşhur sürüngen uçağa binmek ya da iğne vurulmak gibi yaygın korkuların toplamına dahi fark atmış.
Zaten bugün bahsedeceğimiz şey de onların verebileceği zararları değil, faydaları konuşmak.
Modern tıbbın böyle bir iddiası olduğunu söylemek ‘şimdilik’ güç, fakat geride bıraktığımız binlerce yıl boyunca insanlar pek çok tuhaf şeyin (idrar içmek, böcek yemek, hatta ceset yemek vs.) sağlığa faydalı olabileceğine inandı ve bundan hareketle çeşitli kürler hazırladılar. Bugün bu tekniklerin çoğu büyük ölçüde geride bırakılsa da, bazılarının raf ömrü diğerlerinden biraz daha uzun oldu: Yılan da o ömrü uzun olanlardan biriydi.
Saç dökülmesini engelliyor, sırt ve eklem ağrılarının üstesinden geliyor, hatta iktidarı bile artırıyordu. Bu sebeple yılan çorbası, yılan şarabı ve genel olarak yılan odaklı mutfak Asya’da epey yaygın hale geldi.
Hazırlanışı da basit: Canlı ya da ölü bir yılan pirinç şarabı dolu bir şişenin içine atılır ve ağzı kapatılır. Dilenirse çeşitli böcekler ya da daha ‘çeşni niyetine’ daha küçük yılanlarla da bu karışım desteklenir. Birkaç ay dinlendirildikten sonra yılan şarabı hazırdır!
Taipei’deki bazı gece pazarlarında bu içkinin şişelenmiş biçimde satılarak turistik bir meta haline getirildiğini de belirtelim. Şarabın içine yerleştirilmiş kobralar, kertenkeleler ve böcekler işi daha da gotikleştiriyor şüphesiz. Amaç belli: Turistlerin ilgisini çekmek.
Ama bunun da çok tehlikeli bir yanı var. O da yılanların kış uykusuna yatma becerisi. 2013 yılında acile yetiştirilen kadının yaşadığı da adeta bu tehlikeye yönelik bir kamu spotu gibi olmuş. Hazırladığı şarabı altındaki çeşmeden azar azar tüketen kadın, üzerine ilave yapmak için kapağı açtığında yılan tarafından saldırıya uğramış. Yani öldü sanılan o yılanlar derinde bir yerlerde yüzünüze atlamayı bekliyor olabilir.
Genel olarak farklı tatlara olan muhafazakar yaklaşımımız bu sefer kimseyi rahatsız etmeyecek gibi görünüyor.
Annem anlatmıştı bigün.Onların köyünde olmuş sanırım.Adamın biri bildiğin gidici hasta.Doktor doktor gezdiriyolar tedavisi yok.Tee eski zamanlar.Neyse artık herkes ümidi kesiyor,adam yatalak.Ölecek diye bekliyorlar.Bilirsiniz özellikle köylerde herkes kendi turşusunu kurar büyük bidonlara akşamda yemekle bir yerler.Bu adam da o aralar başlamış "için yanıyo bana turşu suyu getirin."Bu böyle böyle sürekli turşu suyu içer olmuş ama günden güne de iyileşmeye başlamış.Artık bidonda azalmaya başlayınca fark etmişler ki o bidona yılan girmiş meğer.Çocukken dinlemiştim.Muhtemelen aslı astarı vardır.Ama ben cesaret edemem şunları içmeye :)
Yok yok işin aslını anlatmıyorlar.. asıl kellik önleyici afrodizyak etkili içkileri insan turşusu.. hele çocuk turşusu ölüme bile çare oluyormuş.. rahat bırakın şu hayvanları mk..
köpek yiyen bir milletten her türlü boku beklerim ben şaşırmadım