Ülkede uyuşturucu bağımlılığını çözmek için binlerce insan toplama kamplarını andıran 'hastane'lere tıkıldı. Afganistan'da Taliban'ın 'hastane'lerinden birisine giren Danimarkalı gazeteciler karşılaştıkları manzaraya inanamadı. Mahkumların bir kısmı açlıktan insan eti yemeye başlarken, bir mahkumun bir kedinin kafasını koparıp yemesi, üç kişinin tek yatağı paylaşması ve diğer anlatılanlar tüm dünyayı şoka sokmuş durumda.
Taliban geçen yıl Afganistan'ı yeniden ele geçirdiğinde, ilk vaatlerinden biri ülkenin uyuşturucu sorununu kökten çözmekti ancak örgüt yıllarını, insanların şimdi bağımlı olduğu afyondan kâr elde etmek için harcadı.
İktidarı devraldıktan altı ay sonra Taliban bir şekilde sözünü tuttu: Binlerce evsiz uyuşturucu bağımlısını, üç ay boyunca toplama kamplarını andıran hastanelere kilitledi.
Az yemekle veya hiç yemek yemeden üç kişilik bir yatağa tıkıştırılmış, açlık ağrılarını dindirmek için ot yemeye zorlanmış insanlar, söylentilere göre hayatta kalmak için kedileri ve hatta insan eti yemeye başladı.
Geçen ay Danimarkalı gazetecilerle konuşan, iyileşmekte olan bir bağımlı şunları söyledi: 'Bir adamı öldürdüler ve ateş yaktılar. Bağırsaklarını pişirip yediler.'
Adını Abdul olarak veren başka bir mahkûm, 'hastaların' günlerce aç kalmasının yaygın olduğunu ve insanların rutin olarak açlıktan öldüğünü söyledi.
Abdul gördüğü bir manzarayı şu sözlerle anlattı: 'İnsanlar dün parkta kedi yedi. Aralarından bir tanesi kedinin kafasını koparttı ve ağzına attı' dedi.
Kabil'de ziyaret edilen hastanenin 1.000 kişilik yatağı var ancak 3 bin kişiyi barındırıyor. Dar ranzalarda üç kişi tek yatağı paylaşıyor.
Mahkûmlar, bazı bağımlıların daha hastaneye gitmeden infaz edildiğini anlattı. Mahkumlardan biri, dokuz arkadaşının hapishanede ölüme terk edildiğini ve geri kalanının kliniğe kapatıldığını iddia etti.
Aylardır kıtlık var ve yiyecek giderek daha da azalıyor. Abdul, doktorların mahkumlara her gün yarım somun ekmek verdiğini ancak şimdi onu bile alamadıklarını söyledi.
Artık erzak o kadar kıt ki, her gün sadece bazı mahkûmların yemek yemesine izin veriliyor - küçük bir kase pirinç verilmeden önce çıplak halde bir odada sıraya giriliyor.
Yemek yiyemeyenler dışarı çıkıp çimlere uzanıp ot yiyor. Bu, onları hayatta tutmak için fazla bir şey yapmasa da açlıktan kaynaklanan karın ağrılarını biraz bastırıyor.
Tesisi yöneten doktorlar anlayışlı ama ellerinden çok az şey geliyor. Doktorlar aylardır maaşlarını alamıyor ve bir sonraki maaşlarının ne zaman geleceği hakkında hiçbir fikirleri yok.
Ancak, dehşetin kanıtlarıyla karşı karşıya kalan bir Taliban sözcüsü, yanlış giden hiçbir şey olmadığını savundu. Taliban'ın uyuşturucuyla mücadele dairesi başkanı Hasibullah Ahmedi, 'Bu insanlar hasta ve ne dediklerini bilmiyorlar' diyor.
Afganistan, geçen yıl ABD birliklerinin aniden ayrılması ve hükümetin birkaç gün içinde tamamen çökmesinin yol açtığı ekonomik bir çöküşün ortasında.
Taliban yıllardır ülkenin kontrolünü yeniden ele geçirmenin hayalini kuruyor olsa da, ani devralma onları da şaşırttı ve bu durum büyük bir kaosa yol açtı.
Ülke nüfusunun yaklaşık yarısının gıda yardımına ihtiyaç duyduğu düşünülüyor. Batılı ülkeler multi-milyar dolarlık destek paketleri üzerinde anlaşmaya çalışıyor ancak yeni yöneticiler tarafından çalınmadan, ülkeye para sokmanın zorluğuyla karşı karşıyalar.
Bu arada, sahada çalışanlar yetersiz beslenme ve zatürre gibi hastalıklarda - özellikle çocuklarda - büyük artışlar bildiriyor.
Save the Children (Çocukları Kurtarın) kurumundan bir doktor şunları anlattı: “Kliniğimize gelen hasta sayısı son aylarda iki üç kat arttı. Gidecek başka yerleri yok.
Bazen biz geldiğimizde bekleyen yüzlerce anne ve çocuk oluyor. Sağlıklı kalmak için ihtiyaç duydukları yiyecekleri ve ısıyı karşılayamıyorlar. Yetersiz beslenme ve zatürre ölümcül bir kombinasyondur.
Her gün birkaç çocuğu oksijen ve acil tedavi için doğrudan hastaneye gönderiyoruz. Çoğu zaman herkese yetişemiyoruz, çok fazla iş yükü var. Dışarıda çok daha fazla hasta aile var. Ulaşamadığımız çocukları düşünmekten gözüme uyku girmiyor.'
Afyon karlarından ve doğrudan ihracattan alınan vergiler, Taliban'ın kendini finanse etme biçiminin temel dayanağı oldu. Örgütün ilk kez iktidara geldiği 2001 yılındaki kısa süreli baskının yanı sıra, ticaret 1999'dan beri istikrarlı bir şekilde büyüdü.
BM yetkilileri, Taliban'ın uyuşturucu ticaretinden 2018 ve 2019 yılları arasında muhtemelen 400 milyon dolardan fazla kazandığını söylüyor. Mayıs 2021 Afganistan Özel Müfettişliği raporuna göre bir ABD yetkilisi, yıllık gelirlerinin yüzde 60'ını yasadışı narkotikten elde ettiklerini tahmin ediyor.
Hemen hemen tüm uluslararası yardım geri çekilirken ve ülke ekonomisi serbest düşüşteyken, analistler bunun yakın zamanda değişmesinin beklenmediği görüşünde.
görün. ülkemize kadınını çocuğunu bu canilerin eline bırakıp gelen erkekleri,adam diyemiyorum bunlara, görün. ve unutmayın. bunlari yapanlar bizlere neler yapar görün
acımıyorum abi nükleer atılsa anca paklanır orası artık zihniyetleri bozuldu insanların bunu düzeltmek neredeyse mümkün değil. kabile hayatına dönecekleri dün kadar aşikardı zaten . gerçek şeriat isteyenler iyi baksın buna katı bir dini politikanın sonucu ancak bu olur .ortaçağ avrupasına bakın kilise cadı avına cıkar milletin derisini soyardı kafasını keserdi bugün afganistan için geçerli olanda bu durumdur
humanizmin uzerinde olan her deger her inanc kacinilmaz olarak insanlarin aci cekmesine, madur olmasina neden olur.