Adliyedeki işleri bittikten sonra Baro odasında bulunan erkekler tuvaletinin anahtarını alarak adliye personelinin ve avukatların sürekli kullandığı tuvalete gittiğini belirten Hakan Tüzen, tutanakta yaşananları şöyle anlattı:
“O sırada Kaş Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Feyzoğlu da tuvalete giriyordu ve kapı açıktı. Ben de elimde anahtarla içeri girdim. Savcı bana dönerek, 'Beyefendi burası personel tuvaleti aşağıda tuvalet var' dedi ve çıkmamı istedi. Ben de kendisine cevaben, 'Ben de avukatım, Kaş avukatıyım' dedim. Adı geçen Başsavcı bana tekraren, 'Burası personel tuvaleti, kullanamazsın' dedi ve tekrar tuvaletten dışarı çıkmamı söyledi. Ben de bu defa kendisine, 'Yıllardır bu tuvaleti bizler kullanırız. Tüm avukatlar kullanır, bizler de bu adliyedeyiz' dedim. Kendisi daha ileri giderek, 'Ben Başsavcıyım ve bu tuvaleti kullanmana izin vermiyorum' dedi. Ben de 'Avukatım ve bu tuvaleti kullanma hakkım var' dedim. Sonrasında ismimi sordu. Ben de 'Avukat Hakan Tüzen' dedim. Bana cevaben ve yüksek ses tonu ile 'Ben Başsavcı olarak seninle uğraşacağım, göreceksin, çık dışarıya, burayı kullanamazsın' dedi. Ben de 'Ne yapmak istiyorsan yap' dedim. Tuvaletin kapısı da açıktı bu arada. Adliyede görevli polis memuru Gökhan Çakır ile kendi özel koruması olan polis memuru Samet'i koridorda bağırarak çağırdı. Bu olaya o sırada koridorda bulunan görevli personel ve diğer avukat meslektaşlar da tanık oldu. Görevli iki polis memurundan beni tuvaletten zorla çıkarmalarını istedi. Ben de kendisine çıkmayacağımı söyledim. Polis memuru Gökhan Ç., tuvaletin kapısında beklerken, koruma polisi Samet arkama dolaştı ve sol kolumdan ve sırtımdan tutarak, zorla beni tuvaletten dışarıya koridora doğru ittirdi ve zorla dışarıya çıkardı. Olay sonrasında diğer meslektaşlarımız eşliğinde Baro odasına geçtim. Baro odasına geçtiğimde benim sicilimi almak üzere adliye personeli (İdari İşler Sorumlusu) Hasibe Arıkan'ı gönderdi. Bu olay şahsıma yöneltildiği kadar mensubu olduğum meslek grubu açısından da son derece üzücü ve kabul edilemezdir.'
liyakatten uzak devlet kadrolaşması olduğunu düşündüğüm için ben iki hukukçudan devlet memuru olanın yalan söylediğini ve Avukatın doğru söylediğini düşünüyorum.