Su altındaki resiflere faydası olsun diye kurulmuş bir deniz müzesi mi arıyorsunuz? Ya da şişme memelerin üzerinde çılgınlar gibi zıplamak mı sizi heyecanlandırıyor? National Geographic'te karşımıza çıkan bu 10 müze, Dünya'nın en akıl almaz yerleri olmaya aday.
39 yıl tıp, diseksiyon ve kimya okuduktan sonra, Gunther von Hagens plastinasyon, yani insan dokusunu korumak için polimerlerin kullanıldığı tartışma yaratan bir uygulama, konusunda uzmanlaştı. Plastinarium'u gezen ziyaretçiler, anatomide bir tarih dersi alıyor, plastinasyonun grafik sürecine tanık oluyor ve yaratıcı pozlarda durmuş insan ve hayvanların bulunduğu odalardan geçiyorlar. Merkez aynı zamanda, vücutların ölümden sonra tutulması konusunda ciddi etik tartışmalara konu olan gezici sergi 'Body Worlds'den de eserler sergiliyor.
1958'de - bir yıl boyunca arka bahçesindeki kulübesinde deney yaptıktan sonra - Momofuku Ando dünyanın ilk hazır eriştesini icat etti ve Tavuk Ramen doğumş oldu. Momofuku Ando Hazır Ramen Müzesi, ziyaretçilerin dünya çapındaki hazır erişte paketlerini görebileceği ve yalnıza Hokkaido ve Japonya'nın Tohoku bölgelerine özel yemekleri yemelerine, kendi paketlerini tasarlayıp kendi çorbalarını paketlemelerine de imkan veren enteresan bir müze.
Seks Müzesi, insan cinselliğinin tarihini, evrimini ve kültürel önemini korumak amacıyla 2002'de açıldı. New York Dergisi bir makalesinde, bu müzeye yapılan bir ziyaretin Charlie'nin Çikolata Fabrikası'na giden bir çocuğunkine benzetti. Müzede göğüslerden yapılmış şişme bir odanın içinde zıplayabilir ya da eski zaman erotik fotoğraflarına bakabilirsiniz. Müze, geçici sergilere ev sahipliği yapmanın yanı sıra 15.000'in üzerinde eser, fotoğraf, kostüm ve antikadan oluşan kalıcı bir koleksiyona da ev sahipliği yapıyor. Bunların hepsi de cinsellik ve cinsellik konusunda açık bir diyalog yaratma amacıyla burada sergileniyor.
Washington D.C'deki Uluslararası Casus Müzesi, dünyanın en gizli mesleklerinden birine ışık tutan casusluk eserlerinin günümüze dek yapılmış en büyük koleksiyonudur. Gizli kameralar, taklit paralar, gizlenmiş silahlar ve şifreleme makineleri tarih boyunca istihbarat işlerinin ve casusların bu konudaki rolünü gözler önüne seriyor. Ziyaretçiler, bu müzede etkileşimli casus maceralarına katılabilir, kendi gizli kostümlerini giyebilir ve tarihi fotoğraflar ve video röportajları sayesinde dünyanın en zorlu casus öykülerinin sır perdelerini aralayabilirler.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan ve küçük bir madencilik kasabası olan Guanajuato'da, 19. yüzyılın ortalarında yüzlerce ceset Santa Paula Panteon'unun mahzen mezarlarına gömülmüştü. Eğer ölülerin yakınları kasaba tarafından uygulanan defin bedelini ödeyemezlerse, cesetler mezardan çıkarılıyordu. İşte bunun sonucu olarak, halk cesetlerin muhtemelen bölgenin eşsiz iklim faktörleri nedeniyle doğal bir süreçle mumyalandıklarını keşfetti. Onların şimdi insanı ürperten cesetleri (bebekler de dahil olmak üzere) artık Museo de Las Momias'da yani diğer adıyla Mumya Müzesi'nde sergilenmekte.
2009'da Cancun'da Isla Mujeres ve Punta Nizuc'u çevreleyen sularda inşa edilen Museo Subacuático de Arte (MUSA), deniz tabanına sabitlenmiş 500'den fazla canlandırma heykeline ev sahipliği yapmaktadır. Bu sualtı manzarasını sürekli olarak değiştiren ve mercanların artmasını teşvik etmek için özel olarak tasarlanmış okyanus sanatı her geçen gün kendiliğiden büyümektedir. Ortaya çıkan sonuç ise insanların çevreyle olan etkileşiminin harika bir temsilidir. Ziyaretçiler müzeyi cam tabanlı tekneyle gezerek ya da şnorkel veya tüplü dalış yaparak keşfedebilirler.
Faloloji araştırmalarına ithaf edilen bu müzede kara ve deniz memelilerine ait 215 penis ve penis bölümleri sergileniyor. Balinalar, filler, morslar ve homo sapiens'lerden örneklerin yanında eklektik bir fallik resim koleksiyonu da müzede ziyaretçiyle buluşuyor. Müzenin kurucusu Sigurður Hjartarson, çocukken çiftlik hayvanları için kamçı olarak kullanılan bir boğa penisini hediye olarak alınca, falolojiye hayatı boyu sürecek bir hayranlığı başlamış. 1974'te balina penisleri toplamaya başlayan adam ve elle tutulur bir koleksiyon biriktirmeyi başardıktan sonra 1990 yılında bu müzeyi açtı.
Hindistan'ın hareketli başkentinde bulunan Sulabh Uluslararası Tuvalet Müzesi, M.Ö 2500'den günümüze hijyen ve temizlik tarihini ayrıntılı olarak anlatıyor. Roma imparatorlarının altın kaplamalı tuvaletinden ortaçağ klozetlerine kadar eserlerin bulunduğu müzede, çağlar boyunca süren tuvaletin evrimi bizlere sunuluyor. Karman çorman yazılarıyla tuvalet kabinleriyle birlikte nadir bulunan tuvalet şiirleri de müzede sergilenen enteresanlıklardan.
Amsterdam'ın merkezinde barlar ve otellerin arasında bulunan bu günahların müzesi, ziyaretçileri, Avrupa'nın karanlık geçmişine, işkencenin ve idamın sıradan olduğu zamanlara geri götürüyor. Sivri bıçaklarla dolu soruşturma sandalyesinden, kafa koparma kılıçlarına kadar, müzede şüpheli suçluların, cadıların ve siyasi mahkumların sorgulanmasında kullanılan 40'ın üzerinde araç gösteriliyor. Müze, öğrencileri halen yaklaşık 100 ülkede uygulanmakta olan modern işkence biçimleri konusunda da eğitiyor. Müze işletmesi ayrıca Birleşmiş Milletler İşkence Karşıtı Konvansiyonu'nu desteklediğini öne sürüyor.
1910'da William Shakespeare Berger ilk kuklasını satın aldı: Tommy Baloney. Takvim 1947 yılını gösterdiğinde koleksiyonu o kadar büyümüştü ki garajını yeniledi ve 1962'de ikinci bir bina inşa etti. Bugün, türünün tek örneği olan Vent Haven Müzesi, Berger'in koleksiyonundaki 800'den fazla kukla, fotoğraf, oyun tahtası ve tarihi kitabı sergiliyor. Müze, ayrıca her yıl dünyanın her yanından profesyonellerin ve meraklıların katıldığı vantrilok buluşmasını gerçekleştiriyor.
böyle şeyler paylaşın işte helal eline sağlık editör kardeş
O sualtı müzesine şnorkel palet dalmayı isterim. Bi de bu vantrolog kuklaları sevimli olamaz mı yaaa.... Hep bi hainlik planlıyo gibiler. Çaki bile daha sempatik :)
İzlanda Faloloji (Penis Bilimi) Müzesi.... Elle tutulur bir koleksion biriktirmeyi başardıktan sonra.... Aaa deli bu editörler.... bide bize marjinal derler, elle tutulan penis mi olur aaaa.