1980'lerde temelleri atılan bir taraftar grubunun darbe yapmakla suçlanmasına yol açan süreç nasıl gelişti? Gezi Parkı olaylarıyla başlayan dava sürecinde neler yaşandı? İşte bugünkü duruşmada beraat kararı çıkan Çarşı Davası'nın süreci...
1980'lerde temelleri atılan bir taraftar grubunun darbe yapmakla suçlanmasına yol açan süreç nasıl gelişti? Gezi Parkı olaylarıyla başlayan dava sürecinde neler yaşandı? İşte bugünkü duruşmada beraat kararı çıkan Çarşı Davası'nın süreci...
Bugün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada mahkeme heyeti tüm sanıklara beraat kararı verdi.
Doğan Haber Ajansı'nın (DHA) haberine göre, dava süreci şöyle:
27 Mayıs 2013'te Gezi Parkı olayları Taksim'in dışına taştı, neredeyse Türkiye'nin her yerine sıçradı. Protestolar, birçok farklı siyasi, kültürel ve sosyal topluluğu da bir araya getirmişti. Beşiktaş'ın taraftar grubu olan Çarşı da, Gezi Parkı'ndaki eylemlere destek verdiğini, bayraklarıyla katıldıkları protestolarda göstermişti.
Takip eden günlerde, Başbakanlık Çalışma Ofisi'nin de yer aldığı Beşiktaş Dolmabahçe ve çevresinde çıkan olaylarda, polisle çatışanları, Çarşı Grubu'nun organize ettiği iddia edilerek operasyon başlatıldı. Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü tarafından16 Haziran 2013 sabahı başlatılan operasyonlarda, aralarında Çarşı'nın kurucularından Erol Özil, Cem Yakışkan ve Bülent Ergenç'in de bulunduğu 20'ye yakın Çarşı grubu üyesi evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Daha sonra yazılan iddianamede, bir polisin Çarşı Grubu'ndan bazı kişilerin para karşılığı olayları organize ettiği şeklinde emniyete yaptığı ihbar üzerine soruşturmanın başlatıldığı belirtildi.
Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen Çarşı gurubu üyeleri, dönemin savcısı Muammer Akkaş tarafından sorgulandı. Savcı Akkaş, sorguladığı şüphelilerden 5'i için 'şiddet eylemlerini organize etmek' ve 'kanunsuz eyleme çağrı yapmak' suçlaması yönelterek tutuklanmalarını istedi. Diğer 15 şüphelinin ise serbest bırakılmasına karar verdi.
Ergenekon davalarında da görev yapan Savcı Muammer Akkaş, daha sonra 25 Aralık soruşturmasında görevi kötüye kullandığı gerekçesiyle meslekten ihraç edildi. Hakkında dava açıldı.
Hakim karşısına çıkan Halil İbrahim Erol ile İbrahim Halilullah Turan, ruhsatsız silah bulundurduğu gerekçesiyle tutuklandı. Tutuklanmaları istenen diğer grup üyeleri Numan Bülent Ergenç, Güray Sezmen ve Cem Yakışkan ise yurtdışı yasağı konularak, 50 bin lira kefaletle serbest bırakıldı.
15 ay sonra soruşturmayı tamamlayan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adem Meral, olaylara karıştığı iddiasıyla 35 kişi hakkında, 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açtı. Yine bu 35 kişiden 32'si için ise hem 'Terör örgütü kurmak ve yönetmek' hem de 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek' suçlamaları ile 'Görevi yaptırmamak için direnme', 'Gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet' gibi suçlamalardan da 2 yıl ile 50 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılmalarını istedi.
İddianamede 35 şüphelinin eylemlerindeki asıl amacın Taksim (Gezi) Parkı'na alışveriş merkezi yapılması için ağaçların kesilmesini engellemek olmadığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasal olarak kurulmuş hükümetini gayriyasal yollardan devirmeyi amaçladıkları, ülkede kaos ve otorite boşluğu oluşturmaya çalıştıkları öne sürüldü.
İddianamede 'Arap Baharı' benzetmesi
İddianamenin bir bölümünde, 'Yabancı basın mensupları tarafından olay yerlerinde elde edilecek görüntüleri dünya medya kuruluşlarına servis yaparak kamuoyunda 'Arap Baharı' diye adlandırılan bir kısım Ortadoğu ülkelerindeki yönetim değişikliklerini çağrıştırır şekilde imaj oluşturup Türkiye Cumhuriyeti'nin yasal olarak kurulan hükümetini yasal olmayan yöntemlerle ortadan kaldırmayı amaçladıkları belirlenmiştir' ifadelerine yer verildi. 15 ay sonra tamamlanan iddianame 13 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11 Eylül 2014 günü kabul edildi.
İddianameye tepki
İddianamedeki suçlama karşısında şaşkına dönen Çarşı Grubu üyeleri yaptıkları basın açıklamasında, 'Uygarlık tarihinde bir ülkede anayasal düzeni bozmaya ve darbe yapmaya teşebbüsten yargılanan ilk taraftar grubu, 'Çarşı' olarak karşınızdayız' diyerek tepkilerini dile getirmişlerdi.
İddinameyi kabul eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk duruşmayı 16 Aralık 2014 tarihinde yaptı. Yargılanan Çarşı Grubu üyelerine destek olmak için aralarında rakip takım taraftarlarının da bulunduğu çok sayıda kişi sabahın erken saatlerinde davanın görüldüğü Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplandı. Adliye önünde Çarşı pankartları açan taraftarlar, 'Çarşı vicdandır, yargılanamaz' sloganları attı.
Çok sayıda milletvekilinin de izlediği duruşmada sanıklardan Cem Yakışkan'ın yaptığı savunma sosyal medyanın en çok konuşulanları arasına girdi. Mahkeme Başkanı'nın 'Darbe yapmaya çalıştınız mı?' şeklindeki sorusuna Cem Yakışkan, 'Darbe yapabilecek gücümüz olsaydı Çarşı grubu olarak Beşiktaş'ı şampiyon yapardık. Darbeyi, 1980'de gördüm. Ne demek olduğunu biliyorum. Bizim darbe ile siyasetle işimiz yok. Çarşı'yı terör ve suç örgütü olarak göstermek en hafif ifadeyle haksızlıktır. Çarşı bir simgedir, korunması gereken bir değerdir. Çarşı her türlü hukuka aykırılığa dolayısıyla darbeye de karşıdır' cevabını verdi.
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından Şubat 2015'te yayınlanan kararname ile 'Çarşı Davası'na bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanı ve üyesi değiştirildi. Mahkeme Başkanı Metin Tamirci 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görevlendirilirken, bu mahkemenin üye hakimi Fatma Altun Şahin de 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'ne üye yapıldı. Başkan Tamirci'nin yerine bir dönem Beşiktaş Adliyesi'nde özel yetkili hakim olarak da görev yapan 11. Asliye Ceza Hakimi Ahmet Civelek başkan olarak görevlendirildi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bir diğer özelliği ise, kamuoyunda 'şike davası' olarak bilinen Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 36 sanığın yargılandığı (beraatle sonuçlandı) 'futbolda şike' davasına bakmasıydı.
Sonraki duruşmalarda da suçlamaları kabul etmeyen bazı sanıklar ifadelerinde, Beşiktaş'taki olayları yatıştırmak ve Beşiktaş taraftarını olaylardan uzaklaştırmaları için bazı polis müdürlerinin kendileriyle Etiler'deki Polis Meslek Yüksek Okulu'nda toplantı yaptıklarını anlattılar. Sanıklardan Ayhan Güner, Spor Büro müdürüyle odasında bizzat görüştüğünü, müdürün kendisinden Beşiktaş'taki olayların yatıştırılması için oradaki polislere yardımcı olmasını istediğini söyledi. Güner, 'Beşiktaş tribünün de abi olduğum için beni sayarlar. Bu nedenle 5-6 gün boyunca olayların yatıştırılmasında polise yardımcı olduk. Bize daha sonra çay, kahve ısmarladılar. Çok büyük bir iş başardınız dediler. Ancak sanık olarak mahkemeye çıktık' diye konuştu.
Sanıklardan Yusuf Demirci, 'Beni emniyet müdürü zorla tatilden getirtti. Diğer arkadaşlar gibi spor müdürünün odasında ben de vardım. 'Beşiktaş taraftarını olaylardan çıkartmamızı, çıkartılmadığı takdirde işin bize patlayacağını' söylediler' diye konuştu.
Tanıklar dinlendi, ifadeler tamamlandı. Dosya, mütalaasını açıklaması için duruşma Savcısı Abdullah Mirza Coşkun'a gönderildi. Duruşma Savcısı Abdullah Mirza Coşkun önceki celse mütalaasını açıkladı. Savcı, tüm sanıkların, 'Hükümeti devirmeye teşebbüs' 'Terör örgütü kurmak ve yönetmek, üyesi olmak' ve 'Direnme' suçlarından beraatlerine karar verilmesini talep etti.
Savcı Coşkun, mütalaasında şu ifadelere yer verdi:
'Sanıkların Taksim Gezi Parkı projesine karşı düzenlenen gösterilere katılarak İstanbul ve Ankara'daki Başbakanlık çalışma ofisini işgal etmek isteyerek sürdürdükleri eylemlerde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevlerini yapamaz hale getirmeye çalıştıkları iddia edilmişse de sanıkların atılı suçu uygun vasıtalarla işleyerek amaca ulaşmaya yetecek plan ve organizasyon dahilinde görev paylaşımlı, hiyerarşik yapıda bir eylem şeması ile ve birbirleriyle önceden tasarlanan şekilde hareket ettiklerine dair suçun maddi ve sanıkların kasıtlarının bu suça yöneldiğine dair manevi unsurlarını oluşturmaya yeterli, kesin ve somut olgular bulunmadığından bu suçtan tüm sanıklar hakkında ayrı ayrı beraatlerine...'
Savcı, 'Gezi olaylarının yaşandığı gün' sanıkların işlediği suçun 'Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet' olduğunu savunup sanıkların en çok 3'er yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarını istedi.
Bugün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada mahkeme heyeti tüm sanıklara beraat kararı verdi.
Ümit Türk, DHA