Benim özel hayatım, yaptığım işten dolayı sürekli olarak merak ediliyor ve bu konuda sürekli SORULAR alıyorum; artık buna alıştım diyebilirim çünkü insanlara bu kadar pencere açan bir insan kendi hayatında acaba nasıl bir pencereden bakıyor gibi bir soru var elbette. Mantıklı bir soru ve buna şöyle cevap verebilirim: Benim daha ilk günden itibaren YouTube videolarımda ve aynı zamanda kitaplarımda savunduğum bir konu var: Gizlilik konusu. Özel hayatınızı ne kadar gizli tutarsanız emin olun o kadar mutlu olursunuz. Özellikle sosyal medya gibi alanlarda paylaşımlar yapmak hiç kimseye mutluluk getirmez. Ben bugüne kadar paylaşımlar yaparak evliliğinde sağlıklı bir şekilde devam eden ya da ilişkisini koruyabilen kimseye rastlamadım. Zaman içerisinde hepsinin ilişkisi dışardan almış oldukları negatif enerjiler nedeniyle çatırdamaya başladı. İşte bunu engellemek için her şeyi gizli tutmanız gerekiyor ama en çok da özel hayatınızı gizli tutmanız gerekiyor.
Ben kendi özel hayatım konusunda hiçbir soruya bugüne kadar yanıt vermedim, hiçbir zaman da yanıt vermeyi düşünmüyorum çünkü adı üstünde özel hayat ve tanınan insanlar özel hayatını paylaşmak zorundadır gibi bir düşünce bana açıkçası çok saçma geliyor. Böyle bir şart yok, istediğiniz kadar ünlü olun, özel hayatınızı her zaman koruyabilirsiniz. Çalıştığım, benden danışmanlık alan bir sürü ünlü insan var; bunlar göz önünde insanlar ama ben bunların özel hayatını gizli tutmak için onlardan daha fazla çaba sarf ediyorum ve her zaman onlara tavsiye veriyorum. Sakın eşinizle veya çocuklarla resim falan paylaşmayın, sizin mutluluğunuzu hiç kimseye göstermeye ihtiyacınız yok, bu paylaşımları yaptığınız zaman size hiçbir getirisi olmayacak, bundan emin olabilirsiniz.
11. Çeşitli taktiklerle kurulan ilişkilerde aşkın yeri nedir? Aşk taktiklerden bağımsız bir şey mi, yoksa aşkı diri tutmak için sürekli taktiksel mi davranmak gerekiyor?
Mesleğimden dolayı bana her zaman sorulan bir soru açıkçası. Taktiklere karşıyım diyen insanlar var tabii ki, sonuna kadar doğallık ne kadar güzel bir düşünce ama aynı zamanda çok büyük bir ütopya diyebilirim. Buna inanmak isteyen insanlar için benim açımdan hiçbir sorun yok, inanabilirler ama insanın doğallıkla bir yere gelebildiğini çok fazla görmedim. Özellikle günümüzde çok fazla maskeler var, çok sahte ilişkiler var, bu üzücü bir durum ama gerçek bu; tamamen doğal davranıyorum ve her zaman için ilişkilerde çuvallıyorum diyen insanlarla yıllardır çalışıyorum, onlara danışmanlık veriyorum ve size şu kadarını söyleyebilirim: Gerçekten büyük acılar çeken insanlar var. Bazı taktikleri bilmek, bazı insan davranışları üzerine yapmanız gerekenleri anlamak hiçbir şey kaybettirmez; tam tersine size hayatta çok büyük mesafeler kat ettirebilir. Aynı zamanda bir insana daha ilk tanışma anında her şeyi doğal bir şekilde söylemek, doğal bir şekilde konuşmak veya paylaşmak o insanda maalesef olumlu bir görüş yaratmaz. Daha doğrusu sizi tamamen doğallığınızla kabul edecek bir insanı bulmak için ömür boyu mücadele edersiniz ama onun anladığı dilden ve onu etkileyecek şekilde konuşmak ise size gerçekten yeni kapılar açabilir. İşte ben bu konuda bir sanatçıyım ve bu konuda insanlara yardımcı oluyorum.
12. Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitap projesi var mı?
-Açıkçası ben her an kafamda bir şeyler yazıyorum. Her şeyi resmedip zihnimde sahneler hâlinde yaşadıktan sonra bunu kitaba dökmek yaklaşık olarak bir veya iki ay gibi süreler alıyor ama öncesinde zaten zihnimde yazılmış oluyor. Sahneler hâlinde görsel bir şölen izliyorum, sonra bunu yazıya dökmek ikinci kısmı oluyor benim için. Şu anda yazdığım şeyler var, kendi zihnimde gördüğüm sahneler var, bunları henüz toparlayıp kâğıda dökmedim ama bir anda çıkacaktır, bir anda hepsi sayfalara dökülecektir. O aşamaya yakın olduğumu söyleyemem ancak zihnimde bir şeyleri görmeye başladıysam ve yeniden bazı imgeler üzerinde çalışıyorsam, evet, yeniden bir kitap mücadelesi ya da kitap macerası bence yakında kapımı çalabilir. Metcezir’in devamı olan serinin üçüncü kitabı üzerinde düşünüyorum çünkü Bora Yaman çok enteresan bir karakter ve Gökçe ile yolculuğu acaba nereye varacak diye Metcezir’i okuyanlardan çok fazla yorum alıyorum, “Hocam en zirve noktasında bıraktınız, peki bu hikâye nasıl devam edecek?” diye sorular gönderiyorlar. Hoşuma gidiyor çünkü gerçekten benim açımdan da Bora ile Gökçe’nin hikâyesi günümüzde, yani bu yüzyılın şartlarına uygun, hayat gerçeklerine uygun bir aşk hikâyesi. Ben bu hikâyeyi daha ileri bir noktaya götürmek istiyorum ve okuru bu hikâye içerisinde büyük bir tatmin duygusuna taşımak istiyorum. Tabii ki bu konuda nasıl bir sonuç olacak, nasıl bir final yapacaklar fazla ipucu veremem ancak kafamda şu âna kadar çizdiğim portreler ve şahitlik ettiğim sahneler, zihnimde dönüp duran görüntüler beni şimdiden heyecanlandırıyor. Sadece bu kadarını söyleyebilirim, okurlarımla yepyeni bir kitapla buluşmayı iple çekiyorum…