Adalar, 12 Mil, Egemenlik Hakkı, Mavi Vatan Derken Türkiye-Yunanistan İlişkilerinde Son Durum Ne?

Aslında mevzu o kadar derin ki hani kazısak kendimizi ta 1453'te dahi bulabiliriz. İki kıyının yemekleri, insanları ve birçok şeyi dahil aynı olan dost ulusları tarihin birçok noktasında karşı karşıya gelirler ne yazık ki. En sonuncusu ise büyük bir Yunan hezimeti ile biter biliyorsunuz ve aslında o günlerde Gazi iki şey söyler: 'Vatan savunması hariç savaş cinayettir, Yurtta barış dünyada barış.' Tabii ki haklıdır ve bu yüzden lütfen bize yurdumuzu savundurtmayın.

Aslında 1996 yılından beri Ege oldukça durgun ve iki taraf sakindi. 1996 Kardak Krizi ise bir Türk gemisinin karaya oturması ile başlar ve ıssız kayalıkların iki koca ülkeyi savaşın eşiğine getirmesiyle sonlanır.

Ülkemizi Yunanistan ile Savaşın Eşiğine Getirmiş Tarihi Bir Olay: Kardak Krizi

2019 yılı Kasım ayına geldiğimizde ise uyuyan dev uyanır ve yaşanan olaylar günümüze kadar gelir. Peki 2019'da ne oldu?

Yunanistan, Doğu Akdeniz'den çıkarılacak İsrail, Mısır ve Kıbrıs doğal gazını Avrupa'ya taşıyacak EastMed projesiyle ilgili çeşitli ittifaklar kurma hamleleri yapar. Bu hamleler Türkiye'yi bir anlamda 'bypass' eder.

Türkiye'den karşı hamle gecikmez ve iç savaş halindeki Libya'nın meşru hükümeti ile sürpriz bir mutabakat imzalar. Bu mutabakata göre Türkiye, Yunanistan'ın enerji iş birliği adı altında yaptığı ittifaklarda Türkiye'yi görmezden gelmesine bir misilleme yaparak Rodos ve Girit'i görmezden gelir.

Buna göre Türkiye, Rodos ve Girit'i görmezden gelerek sınırlarını Libya ile belirler. Aslında Türk tarafından atılan adımın gerekçesi açıktır: Türkiye bölgede 'yalnızlaştırılamaz' ve Türkiye, bölge ülkeleriyle anlaşma yapmaya hazırdır.

Tansiyonun düşürülmesi için çalışılırken Şubat 2020 sonunda Türkiye'den beklenmeyen bir hamle gelir ve Meriç sınırındaki Avrupa kapılarını göçmenler için açar.

Böylece 10 binlerce göçmen Yunanistan'a geçmek için sınıra yığılır ve Yunan kolluk kuvvetleriyle çatışmalara girer. Türkiye ile Yunanistan bir daha karşı karşıyadır ancak Yunan tarafı durumu AB'ye taşıyarak krizi Türkiye ile AB arasında varsayar.

Bu stratejik hamleler 2 tarafı 2020 yılının 2. yarısına kadar getirir ve 21 Temmuz 2020'de Türkiye'den çok önemli bir adım gelir: Araştırma gemisi Oruç Reis'in Meis ile Girit arasında araştırma yapacağına dair NAVTEX ilan edilir.

Bu durum Yunan Ordusunu alarma geçirir. (Bu arada 24 Temmuz'da Ayasofya'nın ibadete açılmasını da bu bağlamda tekrar değerlendirebilirsiniz.) Aradaki gerginlik bir süre durulur ancak 15 gün sonra Yunanistan bir karşı adım ile Mısır'la deniz yetki alanlarını belirleyen bir anlaşma imzalar.

Bunun üzerine Oruç Reis tekrar Meis'e gönderilir. Türk ve Yunan ordusu teyakkuza geçer. Ve 12 Ağustos 2020 günü Yunan donanmasına ait Limnos Fırkateyni, Oruç Reis'e hamle yapmak istese de Kemal Reis araya girer ve bu iki fırkateyn çarpışır. Limnos kaçar, Kemal ve Oruç Reis görevine devam eder.

2020 sonuna gelindiğinde Türkiye-Yunanistan gerginliği biraz durulmuşa benzer. Türkiye, Oruç Reis kartını her an oynayacağını gösterse de Yunanistan da buna karşın AB ve ABD kartlarını oynayacağını ima eder.

2020'nin ikinci yarısı karşılıklı tatbikat ilan etmekle, psikolojik harp hamleleriyle sürer ve yıl sonuna gelindiğinde iki taraf da diyalog kurma yolları arar. Ankara 'mavi vatan doktrini'ni ön planda tutarak adaların statüsü, silahlanması, hava-deniz sahaları da dahil iki ülke arasındaki bütün anlaşmazlıkların giderilmesi için masaya oturmayı teklif eder.

Ancak Ocak 2021'de Yunan Parlementosu'ndan çıkan "12 mil" kararı suların hiç de durulmayacağını gösterir.

Aslında bu durum Lozan'da tatlıya bağlanarak ülkeler karasularını 3 mil olarak belirler. Ancak Yunanistan önce 1936'da sonra 1976'da karasularını sırasıyla 6 ve 12 mile çıkartmak ister. 1936'da buna pek ses çıkartılmasa da 1976'daki girişim Türk tarafında savaş sebebi sayılır. 2021'in hemen başındaki durumda da Türkiye'nin tavrı aynı olur ve sert bir şekilde karşı çıkılır. Ve bu konudaki gerginlik günümüze kadar gelir.

İki taraftan yapılan ılımlı çağrılar ve Covid-19 salgınının da etkisiyle 2021 ilkbahar ve yazını sakin geçiren iki ülke arasındaki ilişkiler sonbaharda tekrar gerilir. Bu sefer konu Kıbrıs Harekatı'ndan beri gündemde olan adaların silahlandırılmasıdır.

İkinci. Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan'a bırakılan 12 Ada, Paris Anlaşmasına göre silahlandırılamaz. Ancak Kıbrıs Harekatı sonrası Atina, adaları, Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51. maddesinin öngördüğü 'meşru müdafaa' prensibi uyarınca, 'Türkiye'den gelebilecek olası bir tehdide' karşı silahlandırdığını ilan eder. Hatta 31 Ağustos 2020'de Meis Adası'ndan servis edilen bu fotoğraf Türk tarafında tansiyonu yükseltir.

Bu arada ta 1911-12'de Balkan Savaşı'nda kaybettiğimiz bu adalar hangileri diye merak ediyorsanız, şöyle efendim:

2009-2018 arasında bir ekonomik kriz ile boğuşan Yunanistan 2020'ye geldiğimizde askeri bütçesini %40 arttırır. Bu da iki taraf arasında bir silahlanma yarışı ile birlikte Ege'de dengelerin Yunanistan tarafına doğru bozulup bozulmadığı ile ilgili soruları gündeme getirir.

Orduların son durumları da bu şekilde.

Geçtiğimiz günlerde Yunanistan Dışişleri Bakanlığı yayımladığı 16 harita ile adaların silahlandırılmasıyla ilgili konuyu "egemenlik hakkı" olarak gördüğünü ve "bu hakkın müzakere edilemeyeceğini" tekrar savunur.

Ayrıca Yunanistan, açıkça Türkiye’nin 1972-2022 yılları arasındaki taleplerini yansıttığını öne sürdüğü haritalar ile birlikte, “Mavi Vatan”, “Türkiye Libya anlaşması”, “Aidiyeti ihtilaflı coğrafi formasyonlar (Kardak vs)”, “Adaların gayri askeri statüsü” ve “TPAO’nun ruhsat verdiği bölgeler” gibi konuların uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve bölgedeki barışı tehdit ettiğini söyler.

Durum ve kafalar oldukça karışık görünüyor, öyle değil mi? O halde sormakta fayda var: Savaş çıkar mı? Görülen o ki iki taraf da tansiyonu yüksek tutuyor.

Örneğin Yunan medyası geçenlerde Türkiye'nin Rodos ve Girit gibi büyük ve yerleşik adaların açıklarında 'sondaj çalışmalarına başlayacağı' yönünde duyumlar olduğunu yazar. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Yannis Ekonomou ise 'Türkiye, gerginliği tırmandıran açıklamalarına devam ederse, Başbakan Kiryakos Miçotakis'in, Ankara'nın tutumunu AB ve NATO zirvelerine taşıyacağını' söyler.

Ekonomou'nun sözünü ettiği gerginliği tırmandırıcı açıklama ise yaklaşık 1 hafta önce Efes 2022 Tatbikatı sonrası Tayyip Erdoğan'dan gelir:

Bu konular da ilginizi çekebilir:

Devletin En Üstüyle Sıcak İlişki Kurduğu İddia Edilen Şeriatçı Yapılanma: SADAT
Azerbaycan, İsrail'i Neden Destekliyor?
Mültecilerle Birlikte Hayatımıza Tekrar Giren Pogrom Kavramı ve Soru: Araplara Karşı Bir Pogrom Yaşanır mı?
'One Minute' Krizinden Bugüne Türkiye-İsrail İlişkileri
7 Maddede Özetledik: Montrö Sözleşmesi'ne Göre Boğazlar'dan Hangi Gemiler Geçebilir veya Geçemez?

Popüler İçerikler

Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
YORUMLAR
15.06.2022

Savaş olsa herhangi bir yaptırımı kaldırabilecek gücü yok ülkenin. Keşke haklı davamızda dik durabilecek ekonomik gücümüz olsaydı

15.06.2022

bi götümüzde dinamit patlamadığı kaldı zaten, o da olsun anasını satiim

15.06.2022

Ciksin amina koyim diyecemde diyemiyom

TÜM YORUMLARI OKU (12)