Açlıktan Ölmemek İçin Çocukların Öldürülüp Yendiği 'Kanlı' Bir Kuşatma: Leningrad
En lezzetli et derler insan eti için.
Özellikle insan etinin sırt kısmının Uzak Doğuda yendiği yazılır hala gazetelerde.
Peki, açlıktan ölmeden hemen önce son kurtuluş yolu olarak görülen önce cinayet ve sonrasında yapılan yamyamlık olayları yok mudur tarihte?
Olmaz olur mu, hem de o kadar çok ki. En beterlerinden birisi de Leningrad Kuşatması sırasında olmuş hatta…
Tarih, 2. Dünya Savaşı; yer ise yüzbinlerce insanın öldüğü Leningrad.
Savaş zamanında Alman kuşatması altında bulunan Leningrad’da, savaşın belki de en acı yüzü kendisini göstermiş.
Yüzbinlerce insanın kuşatma esnasında öldüğü Leningrad, kuşatma bittikten sonra çok daha acı bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalmış.
Kuşatma esnasında açlık tarafından sınanan pek çok insan bu sınavı geçememiş ve birçoğu cinayet işleyerek bazılar da ölen insanların cesetlerini yiyerek açlıklarını bastırmış.
4 çocuğundan en küçük olanını öldürerek kalan 3 çocuğunu besleyen bir anne…
Eşini öldürerek çocuklarını ve diğer insanları besleyen bir koca.
Gerçek manada bir insanlık dramı…
Şehrin üstündeki kuşatma bittikten sonra şehri geri alan Sovyet birlikleri, yamyamlıktan haberdar olduktan sonra kesinlikle taviz vermemişler.
Öncelikle yamyamlık olayına bulaşan herkesi öldürmeyi kararlaştırmışlar.
Fakat, öldürülecek insan sayısı 3 binlere yaklaşınca, yamyamlık yapan insanları da sınıflandırmak zorunda kalmışlar.
Sınıflandırma şöyle olmuş, cinayet işleyerek yamyamlık yapanlar ve ölü bedenleri yiyenler.
Cinayet işleyenlere kesinlikle müsamaha gösterilmemiş ve hemen öldürülmüşler.
Diğer kişiler ise hapishaneye yollanmış, fakat içlerinden bazıları yamyamlığa devam etmişler ve hapishanede cinayet işleyerek insanları yemişler.
Ve infaz edilmişler…
Leningrad’da yaşanan bu olayların hiçbirini şu anki psikolojik durumumuz ile anlamamız mümkün değil.
Fakat, yine de yamyamlığın psikolojik çözümlemesini yapmamız gerekirse eğer şu olaylara bakabiliriz.
Örneğin, bir gemi ya da uçak kazasından sonra aç kalıp birbirini yiyen ya da yemek zorunda kalan insanlarda ilk önce bir reddediş varken, sonra sanki doğal hayatın bir gereği gibi kabulleniş ortaya çıkar.
Hatta gruptan bir ya da birkaç kişi bunu rahatlıkla yaptıkları için grup hiyerarşisinde yükselirler.
Çünkü içgüdülerin de dediği gibi onlar üst insandır, neokorteksi olan bir varlığı kurban etmişler ve yemişlerdir.
Yine modern toplumda görülen bir davranış bozukluğu ya da ruhsal bozukluk olarak yamyamlıkta da aynı şey görülür.
Birey insanlarla beslenerek dünyaya, varoluşunun diğer insanlardan ya da diğerlerinden üstün olduğunu kanıtlamaya çalışır.
Sigmund Freud yamyamlığı şöyle tasvir eder; ''İnsan eti yeme esnasında, bir kişinin bedeninden parçalar ve uzuvlar yenirken, yenilen kişinin sahip olduğu özelliklere de sahip olunacağı düşünülür..’'
Not: Bu içerikte Ekşi Sözlük yazarı naughtyfisherman'ın şu yazısında bahsettiği bilgiler de yer almaktadır.
et yiyen yamyam görmedim ama fikir yamyamı ve çağdaşlığı yiyerek bitirmek isten yamyamı çok gördüm
Açken sen Sen değilsin :D
yapilan analizler yamyamligi kulturel yada psikolojik sorunlardan yapan biri icin dogru olabilir ama olum kalim durumlarinda yasananlarin bunla alakasi oldugunu dusunmuyorum. su anki rahat yasamimizda bize cok uzak imkansiz seyler gibi gelebilir ama gercek bir olum kalim mucadelesinde girdiginde insanin psikolojisi cok farklilasir. normalde yapmasi imkansiz olan seyleri kolayca yapabilir. dogal halinde cok duyarli ve ince ruhlu birini elinde silahla savas ortaminda olum kalim mucadelesine koyarsaniz olurmekden tereddut etmeyecektir, hatta bundan zevk bile almaya basliyabilir. bunlari normal sartlarin ahlak ve degerler normlariyla yargilamak hata olur.