Acımasız Denizciler Olarak Nam Salan Korsanlar ve Gelenekleri Hakkında Pek Bilinmeyen 15 Bilgi

Korsanlar geçmişte yelkenleriyle dünyanın dört bir köşesini gezdi ve  çok büyük yerleri işgal ederek yüklü miktarda ganimetler kazandı. Peki kendilerinin gelenekleri ve yaşam tarzları nasıldı? Buyurun! 👇

1. Korsanlar homoseksüel ilişkileri desteklerdi.

17. yüzyılda homoseksüel ilişkinin kabul edilmesi kulağa ilginç gelebilir, ancak gayet normal olarak algılanmıştır.

1600'lü yıllarda, korsanlar ve seyahat eden insanlar halihazırda sivil bir ilişki içerisindeydi, fakat bunlardan bazıları gerçek ilişkilerden oluşuyordu. Bu herhangi bir gizlilikle yaşanmıyor, herkes tarafından normal olarak görülüyor ve kabul ediliyordu.

2. Korsanların giydiği göz bandı, orduda gece vakti arbedelerinde kullanılırdı.

Şüphesiz göz bandı, korsanları düşündüğümüzde herkesin aklına gelen aksesuarlardan biridir. Adeta onlarla özdeşleşip kimliklerinin bir parçası haline gelmiştir!

Ancak korsanların göz bandı kullanmalarının ardında akıllıca bir sebep yatıyor: Bir gözlerini karanlığa alıştırıyorlar. Bu da gemi altından bir diğer gemiye geçmeyi ve akşam vakti arbedelerini kolay kılıyor. Bu teknik gece vakti görevleri için iyi bir görüş sağlamakta da kullanılıyor.

3. Ceza olarak kişiyi gemi altından geçiriyorlardı (keelhauling) .

Deniz korsanları arasında yaygın bir ceza ve işkence yöntemi olan keelhauling oldukça korkutucu.

Bu ceza yönteminde cezalandırılan denizci, geminin altından boydan boya geçen bir halata bağlanır. Ardından denize atılan denizci geminin altından geçip bir diğer tarafından çıkacak şekilde öteye çekilir. Geminin alt tabakasında midye vb. deniz canlıları yaşadığı için denizci ya ciddi yaralar alır, ya da almasa bile boğulma tehlikesinden kaçamaz...

4. Eğer kuralları çiğnerseniz ceza daha da kötü bir hal alıyor...

Denizde bir sürü erkek ile bir arada bulunmak ister istemez anlaşmazlıklara yol açar. Çoğu zaman korsanlar çirkin kavgalara karışır ve işler daha çirkin bir hal aldığında birisi sandal içerisinde ıssızlığa terk edilirdi. Tek kurtuluş şansları ise yaver giden şansları sonucunda iyi bir gemiye rast gelmek... 

Ancak çoğu vakada işleri çirkin bir hale sokan korsan bundan kurtulamaz ve ölüme mahkum edilirdi. Bir Royal Fortune gemisi şöyle anlatıyor: 'Eğer bir korsan, arkadaşının hakkını yerse -tek bir dolar, tabak, ya da mücevher bile olsa- terk edilirler. Eğer bir erkek bir diğerini soyarsa, burnu ve kulakları kesilerek terk edileceği adaya bırakılır.'

5. Korsanlar yüzükleri çok severdi.

Ölüm, her korsanın bir gün yüzleşmek zorunda olduğu kaçınılmaz bir sondu. Ölüm bazen gemideki arkadaşlarından bazen de farklı bir gemiden gelebilirdi. Ölüm anında bedenlerinin denizin derinliklerine batacağını düşünen korsanlar, belki de hiç düzgün bir cenazelerinin olmayacağını düşünürdü.

Bu yüzden altın mücevher takarlardı: Onları bulan kişi bu takıyı bozdurup onlara düzgün bir cenaze yapar ümidiyle... Bazıları yüzüklerinin içine sevdiklerinin ismini veya adreslerini yazardı, böylece kendilerinden kalan son yadigar eve gönderilebilirdi.

6. Korsanlar dramayı severdi!

Johnny Depp'in Karayip Korsanları filminde canlandırdığı korsan birçok bakımdan doğru denebilir! Her ne kadar güçlü ve göz korkutucu olsalar da, herhangi bir kavga veya esir alma söz konusu olduğunda hemen öne atılıyorlardı!

Bunun en çarpıcı örneği ise Jül Sezar'ın esir alınması olabilir! Büyük imparator bir keresinde korsanlar tarafından esir alınmıştı ve karşılığında bugün 600 bin dolara tekabül eden fidye istemişlerdi. Sezar ise onlara şiirler okudu ve istedikleri fidyeden daha değerli olduğunu söyledi! Korsanlar Sezar'ın konuşmaları ile çok eğlendi, ve Sezar özgür kalır kalmaz hepsini öldürdü.

7. En ünlü korsan: Kara Sakal

Kara Sakal, hikayeleri nesilden nesle aktarılan en ünlü korsan desek yalan olmaz!

Kara Sakal, sürekli dumanlı yerlerden çıkışı ile akıllara hiddetli ve vahşi bir görünüm kazımayı başardı. Geçmiş yıllarda hep 'öfke' ve 'hiddet' ile ilişkilendirildi. Kendisinin en cüretkar mücadelesi ise Güney Karolina, Charles Town limanında yaşandı: Limanı kuşattı ve tıbbi ekipman talep etti. Tek başına koca bir semte korku saldı ve istediğini almayı başardı.

8. Korsan bayrakları bir anlam taşır.

Siyah bir bayrakta kafatası ve çaprazlanmış kemikler: Hepimiz korsanların temsil ettiği korkuya aşinayız. Bu bayrak, gemiyle beraberinde getirdiği tehdidi temsil etmek amacıyla kullanılıyordu.

Siyah bayraklar kendi başına yeterince korkutucu olsa da, asıl tehlikenin geldiğini 'kan kırmızısı' bayrak yaklaştığında anlıyordunuz. Bu 'Merhamet yok' demenin kelimeler olmadan belirtilmiş haliydi... Bu bayrağın uzakta görünmesi ihtimalinde az veya hiç silahı bulunmayan denizciler, öldürülmemek için gemilerini terk ederdi.

9. Kadın korsanlar yaygındı.

Kadınların gemide hizmetçi, işçi ve hayat kadını pozisyonlarında çalıştırılmasının yanı sıra, gemideki korsan kadınların sayısı da oldukça yaygındı (özellikle ortam faktörleri düşünüldüğünde). Anne Bonny ve Mary Read gibi ün salmış korsan kadınlar da vardı. Özellikle Anne Bonny öfkesi ile bilinirdi; bir gemi arkadaşını anlaşmazlık sebebiyle kalbinden bıçaklamıştı. 

Kadın korsanlar, gemide rahat edebilmek adına çoğu zaman kimliklerini gizler ve ona göre giyinirlerdi.

10. Her korsan acımasız ve vahşi değildi.

Korsanları hep göz korkutan hikayeleri ile tanısak da, bu hepsi için geçerli değil. Korsanların çoğu eski suçlu ve hüküm giymiş kişilerden oluşuyordu, fakat aralarında her sosyal sınıf ve statüye mensup kişi bulunuyordu.

Gemide herkes birbirini göz kulak olur ve bir gemicinin yaralanması takdirinde yaranın ciddiyetine bağlı olarak ona bir tazminat ödenirdi.

11. Korsanlığın da bir sistemi var.

Korsanlığın birçok felsefeye zıt olduğunu zannediyorsanız, yanılıyorsunuz! Ancak korsanlığın bir konsept halini alabilmesi, kurulu bir sistemlerinin olması sayesinde gerçekleşti. 

Gücün çoğunluğu kaptanın ellerindeydi, ancak cezaları vermesi için özel bir görev 'vardiya çavuşuna' verilirdi. Toplu kararlar oylama sistemi ile alınırdı; yeni bir kaptanın seçilmesi gibi! Bu da her gemi çalışanının karar hakkı olduğuna ve sınırlar geçilmedikçe gereksiz cezalandırmalar olmadığına işaret ederdi.

12. Korsanlar hazinelerini ıssız adalara gömmüyordu.

X çarpılı haritalar ile hazine arama fikri kulağa çok eğlenceli ve gizemli gelse de, korsanlar ganimetlerini ıssız adalara gömüp terk etmiyordu. Aksine, kazandıkları bu ganimetler kendilerinin geçim kaynağıydı. Çaldıkları eşyaları ise satarak para kazanmaya çalışıyorlardı.

13. Papağanlar ve korsanlar düşündüğümüz gibi çok yakın arkadaş değiller...

Omzunda papağanı ile bir korsan görüntüsü her ne kadar yaygın olsa da, gerçekler aksini söylüyor. 

Korsanlığın en zirvede olduğu dönemde Avrupa'da egzotik hayvanlar adeta moda olmuştu. Fakat korsanların papağan beslediklerine dair bir kanıt bulunmuyor. Gemide kedi besliyorlardı: Çünkü gemideki fare ve sıçanlardan kurtulmanın en basit yolu buydu!

14. Korsanların tahta bacak ve kanca taktığı nadir görülürdü.

Korsanlarla göz bandı gibi özdeşleşen diğer parçalar ise tahta bacak ve kanca. Fakat o zaman bir uzuv eksikliği yaşayan herhangi biri de bu parçaları takardı. Korsanlar arasında da olduğu gibi...

15. Kart ve zar oyunları korsanlara yasaktı.

Para ile oynanan kart ve zar atmalı oyunlar korsanlar arasında yasaktı. Bu oyunların 'kara' adamlarına uygun olduğunu düşünüyorlardı: Onlar gibi deniz adamlarına değil.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Evlerine Gelen Erkeklere Minnettarlıklarını Göstermek Adına Cinsel İlişkiye Girmesi İçin Eşlerini Sunan Kabile
Bildiğiniz Tüm Her Şeyi Unutun: Kedilere Savaş İlan Eden Papa IX.Gregory ve Yaptıkları
Kutsal Bir Görev: Tanrı Adına Tapınaklarda Halk ile Birlikte Olan Mabed Fahişeleri

Popüler İçerikler

Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!