Nayeri'nin mahkemeye çıkarılmasına yardım eden başka bir savcı, Heather Brown, bir keresinde onu Hannibal Lecter'e benzetmişti. Bir tarikat lideri havasına sahip olan Nayeri'nin suç dosyası, aile içi şiddet, hızlı araba kovalamacası, köpek öldürmeye teşebbüs ve diğer ağza alınmayacak eylemlerle doluydu.
Michael S'ye yaptıkları komplo çok kurnazcaydı ama aynı zamanda amatörceydi de.
Davada başsavcı olarak görev yapan Matt Murphy bu komplo için, 'Yüzde 90 dahi, yüzde 10 aptallıktı' diyor ve ekliyor: 'Ve bu yüzde 10 için Tanrı'ya şükür.'
Öyle ki aracın plakasını bile gizleme gereği duymadıkları için, gözetlemeyi seven komşulardan biri şüpheli bulduğu bu aracın plakasını not etmiş ve polislere de iletmişti. O plaka sayesinde saldırganlardan Kyle Handley, olaydan sadece 4 gün sonra tutuklanmıştı.
Plaka sayesinde suçlulardan birine ulaşılmıştı evet, peki ya diğerleri?
Dökülen çamaşır suyu DNA'yı yok ettiği için işleri zordu. O kadar çok çamaşır suyu dökülmüştü ki minibüsün içinde güçlükle nefes alabiliyorlardı.
Çöp torbalarının içinde Michael'ın penisinden kalan kıymaya benzeyen parçaları ve penisi kesmeden önce bağlamak için kullandıkları ipi buldular.
Ne yazık ki izler çamaşır suyu ile silinmişti. Minibüs tek bir ayrıntı dışında temizdi: Bir çift mavi nitril eldiven geride kalmıştı. O eldivenlerden alınan DNA, nihayet Hossein Nayeri ile eşleşecekti.