Özellikle bu hayata yeteri kadar topraklanamayan, köklenemeyen, hayatla yeteri kadar bağlantı kuramayanların da acıya ihtiyaçları vardır. Acı, o kişiye sen buradasın, dünyadasın, ayaktasın diyerek, ayaklarını yere sağlam bastırır.
Dünyanın birçok yerinde, dünyayı sevebilmek için köklenebilmek gerektiğinden, insanların köklenebilmesi için acılar yaşatılır. Özellikle günümüzde, zamanımızda hayat ve dünya ile ilgili şikayetler daha da artmaktadır. Bu artış devam ettiği müddetçe de şunu göreceğiz ki acılar da artacaktır.
Acıdan özgürleşebilmemiz için, hayatı, dünyayı, kendimizi, bedenimizi sevmeye ihtiyacımız var. Sevdikçe, sevdiğimiz alanlara yoğunlaşıp odaklanacağız ve odaklandığımız alanlar içerisinde de daha fazla kökleneceğiz.
Köklendiğimizde hayatı ve dünyayı daha fazla hissedeceğiz ve hissedebildiğimiz ölçüde hisleri seçebileceğiz. Yani ‘ben daha tatlı ve daha lezzetliyi seçebilirim, bana hoş gelecek kokuları seçmek varken niye farklı kokular seçeyim’ diyebileceğiz ya da ‘tenimi okşayan, kadife gibi yumuşacık güzel tatlar ve lezzetler, güller, çiçekler varken neden dikeni hayatıma davet edeyim’ diyebileceğiz.
İşte bunların her bir tanesinde şöyle bir şey var: Bizler seçim yapabilme gücünde ve özgürlüğündeyiz ama istersek özgürlüğümüzü; kendimizi bağımlı kılmak için de kullanabiliriz. Yine, seçimi yapacak olan insanın kendisidir, yani biziz.
Burada hatırlamamız gereken şey şu: Gerçekten geldiğimiz dünyayı, hayatı sevip burada kendimizle, hayatla buluşmayı seçebiliriz, isteyebiliriz çünkü bu dünya çok güzel ve kıymetli bir armağan.
Her ânıyla, her tadıyla burada hayatla, nefesle ân içinde buluşalım. Özümüzle ve varlığımızla bağlantıda olalım, bağlantımızı kuralım. Bu şekilde olduğunda, yani hislerimizi açtığımızda, duyularımızı açtığımızdaysa duyularımızı gerçekten lezzetli tatlar almaya yönlendirebilir ve bu hayatı huzurlu kılabiliriz.
Huzurda ve huzurunda olma dileğiyle..
Sevgilerimle, hoşça kalın.
Instagram
Twitter
YouTube
Facebook
Web
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Acı ve şikayetin panzehiri herhangi bişeye odaklanmaktadır. Kitap, oyun, puzzle, etkileyici bir film... Evet bunlara odaklanincaya kadar sizin için çok zorlu bir süreç başlıyor demektir. Odaklanabildikten sonra anlayalım ki artık kendi kendimizi tedavi süreci etkisini göstermektedir diye anlayabiliriz. Çünkü ne kadar odak, bu zorlu süreç azalma aşamasına hız kazanmakta diye düşünüyoruz. Ve Napiyoruz bol bol odaklanma çalışması ve sıkıntılı süreç püf diye bizden uçup gitmiş olucaktir sakın unutmayın ve sakin kalmaya başarmaya çalışın bu tamamen bizim elimizde. Sıkıntılar sadece biz atlatmak istersek, gitmesini istersek gidicek.
Sizi samimiyetle dinleyecek biriyle konuşun. Elinize bir kağıt kalem alıp hiç anlamı olmasa bile bir şeyler karalayın. Bir yastığa kapanıp bağırın.