Saymaz, Gül'ün 'affının' kabulünden dört gün önce, 25 Ocak Salı sabahı Cumhurbaşkanlığı'ndaki kritik bir görüşme için Beştepe'de olduğunu belirterek, 'Beştepe kaynaklarından aldığım bilgiye göre gizli tutulan bu zirveye Gül'ün yanı sıra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve iki bakanlığın bürokratları ile MİT Başkanı Hakan Fidan katıldı. Toplantıda Avrupa Konseyi'nin yakından ilgilendiği, başta Osman Kavala olmak üzere siyasi davalarda nasıl bir politika belirleneceği konuşuldu. Gül, tutuksuz yargılamaları savundu her zamanki gibi' dedi.
Saymaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
'Ne olduysa, nasıl bir tartışma yaşandıysa... Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a istifa etmek istediğini açıkladı. Erdoğan da 'Olur mu öyle şey!' diye reddetti. Ancak bir kere vazo kırılmıştı.
İki gün sonra... Gül, 27 Ocak Perşembe günü istifasını yazıya döktü ve ardından Beştepe'ye gönderdi.
Ertesi gün. Gül'ün resmi programında '28 Ocak Veri Koruma Günü' vardı. Adalet Bakanı sıfatıyla katılacağı son tören olacaktı. Ne var ki, bu gerçeği Gül'den başka bilen yoktu.
su gunlerdeki favori sozum "liyakati olmayanin sadaki olur". biraz liyakati olup kendi ayaklari uzerinde kariyerine devam edebilecek herkes durumun nereye gittigini gorup kendini bu pisligin disina atiyor. ozellikle son 10 yildir herseyin daha daha kotuye gitmesinin nedeni bu, keza devlet kadrolarini her sene bir oncekinden daha vasat ama ne denirse yapmaya hazir adamlar dolduruyor. dolayisiyla devlet en tepeden en dibine bir onceki senden daha kotu yonetiliyor.
Soylu'yu 2. kez eleştirdi ve durum ortada. Şu an ülkeyi halen Erdoğan'ın mı yönettiğini sanıyorsunuz?
Demek ki çürük elma dolu bir çuvalda arada sağlam elma da çıkabiliyormuş!