Michigan eyaletinin 13. bölgesinden aday olan Tlaib'in, bu bölgeyi elinde bulunduran eski Demokrat Temsilciler Meclisi üyesi John Conyers'in, hakkında çıkan cinsel taciz iddialarından sonra görevinden istifa etmesi ve karşısına Cumhuriyetçi rakip bir adayın çıkmaması üzerine seçimi kazanacağına kesin gözle bakılıyordu.
Öte yandan, Minnesota eyaletinin 5. bölgesinden seçimlere giren Somali asıllı Ilhan Omar, Cumhuriyetçi rakibi Jennifer Zielinski karşısında galip gelerek ABD Kongre üyesi seçildi.
Tlaib, Filistinli bir anne babanın 14 çocuğundan en büyüğü olarak Detroit'te doğdu. Babası Ford fabrikasında işçiydi. Kendisi bir sosyal güvenlik uzmanı. 42 yaşındaki Tlaib, 2008'de Michigan'ın ilk Müslüman kadın eyalet meclisi üyesi oldu.
2016'daki Başkanlık seçiminde, dönemin Başkan Adayı Donald Trump'ın Detroit'teki konuşmasını kesen on kadar protestocudan biriydi. Afrika kökenli Amerikalılar'ın yoğun olarak yaşadığı bir bölgeden yarışa giren Tlaib, işçi sınıfının haklarını savunan bir aday portresi çizdi.
ABC News'e verdiği bir röportajda Talib, 'Seçime, seçilmem tarihi bir şey olur diye girmedim. Adaletsizlikler için, Müslüman kimliklerini ve buraya ait olup olmadıklarını sorgulayan oğullarım için girdim. Asla kenarda bekleyen biri olmadım' diye konuştu.
Siyasetçi Ilhan Omar, ailesiyle birlikte Somali'den kaçmalarının ardından Kenya'daki bir mülteci kampında yaşadı. Aile daha sonra Lüteriyen Kilisesi'nin desteğiyle Minneapolis'e yerleşti. 36 yaşındaki Omar, 2016'da Minnesota'daki ilk Somali kökenli Amerikalı eyalet meclisi üyesi oldu.
Omar bu yarışı kazanmasının ardından yaptığı ilk konuşmada, 'Bu zafer o mülteci kampındaki 8 yaşındaki çocuğun. Bu zafer, çocuk yaşta evliliğe zorlanan genç kadın için. Bu zafer, rüyalarının sınırı olduğu söyleyenen her insan için' dedi.
Kaynak: AA, BBC Türkçe
Kendi o çok müslüman ülkelerinde muhtemelen çoktan öldürülmüş olacak kadınların hıristiyan Abd'de senatoya girmeleri o kadınların değil, onlara bu fırsatı tanıyan özgürce yaşam hakkı veren Abd'nin başarısıdır.
Bizim burda da onlara farklı gözle bakıp bir Suriyeli yı önemli bir konuma getirmez herhalde.
Rabbin hükmünde başörtüsü diye bir şey yok.Kuran'ın hiçbir yerinde bunu çıkaramazsın.Meallerle de dinini şekillendiremezsin.Biz buna batıl islamın yükselişi diyelim.Feminist duruşla da bir taşla iki kuş vurmuşlar