Günlük ortalama 3 kadın cinayetinin yaşandığı, 'cinsel saldırı konusunda kadınlar için en tehlikeli 10 ülke' arasında yer alan ABD'de, aile içi şiddet ve kadın cinayetleri her geçen gün artış gösteriyor.
ABD'deki kadınlar, çok sayıda kadın hakları örgütleri ve aktivistlerin öncülüğündeki çabalara rağmen aile içi şiddetin kurbanı olmaya devam ediyor.
Konuya ilişkin hazırlanan raporlarda, fiziksel şiddet ve cinsel saldırılara maruz kalan kadınlara ekonomik, psikolojik ve sosyal destek için ayrılan kaynakların yeterli olmadığı, bu durumun şiddet gören kadınları fiziksel ve ekonomik güvenlik açısından çaresiz bıraktığı belirtiliyor.
ABD, 'kadınların cinsel saldırı konusunda en fazla risk altında olduğu ülkeler' listesinde ilk 10 ülke arasında bulunuyor.
AA muhabirinin, ABD'de kadınlara yönelik şiddet olaylarıyla mücadele eden Ulusal Aile İçi Şiddet Hattı kayıtlarından derlediği bilgilere göre, ülke genelinde dakikada ortalama 24 kadın, eski eşi veya sevgilisi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılırken, bu sayının yılda yaklaşık 12 milyon kadına tekabül etmesi dikkati çekiyor.
Söz konusu 12 milyon kadının birden çok kez şiddet gördüğü belirtilen kayıtlarda, 'Bu kişilerin her biri, hayatında yalnızca bir kez şiddete maruz kalsaydı, bu, ABD'de ortalama bir yetişkinin her 3 saniyede bir şiddet görmesi anlamına gelecekti.' ifadesi kullanılıyor.
Kayıtlara göre, ABD'de her 4 kadından 1'i eşi veya sevgilisi tarafından dövülme, yakılma veya boğulma gibi ciddi yaralanmalara sebebiyet verecek fiziksel şiddete maruz kalırken, yaralanan kadınların sadece yüzde 34'ü hastane veya sağlık polikliniğine giderek tıbbi yardım alıyor.
Fiziksel şiddet gören kadınların en fazla 18-24 yaş grubunda oldukları dikkati çekerken, Ulusal Aile İçi Şiddet Hattı'na günde ortalama 20 bin fiziksel şiddet ihbarı geldiği belirtiliyor.
Diğer taraftan, fiziksel şiddet gören kadınların ortalama yüzde 40'ı sağlık gerekçeleriyle işini kaybederken, aile içi şiddet olayları ABD ekonomisine yıllık 8,3 milyar dolara mal oluyor.
ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezinin (CDC) aile içi şiddet vakalarında silahla yaralanma veya hayatını kaybetme oranlarının paylaşıldığı raporunda da 2010-2017'de bu sebeplerle ölen kadın sayısının geçen 10 yıla kıyasla yüzde 26 artış gösterdiğine işaret ediliyor.
CDC'nin kadın cinayetlerinde sadece 18 eyaleti baz alarak hazırladığı başka bir raporda ise 2003-2014 döneminde 10 binin üzerinde kadının eş veya sevgilisi tarafından öldürüldüğü ifade ediliyor. Raporda, ülke genelindeki sonuçlar dikkate alındığında ABD'deki kadınların, diğer gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerdeki kadınlardan 21 kat fazla ölüm riski taşıdığı vurgulanıyor.
Uzmanlar, kadın cinayetlerinde silaha erişimdeki kolaylığın ana rolü oynadığını belirtiyor.
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmada da ABD'nin hamile kadınların kendisi veya bebeğinin ölümüyle sonuçlanan şiddet vakalarında da önde gelen ülkeler arasında olduğu ifade ediliyor.
Dünya genelinde kadınların en fazla maruz kaldığı şiddet türlerinden biri olan 'cinsel saldırı' da Amerikan toplumunda en büyük sorunlardan biri olmaya devam ediyor.
Colorado merkezli Aile İçi Şiddete Karşı Ulusal Koalisyon (NCADV) adlı kuruluşun hazırladığı raporda, ABD'deki her 5 kadından 1'inin hayatında en az bir kez tecavüze uğradığı, bu saldırıların yüzde 46,7'sinin tanıdık ve akrabalar, yüzde 45,4'ünün ise eski eş veya sevgili tarafından gerçekleştirildiği belirtiliyor.
Washington merkezli Tecavüz İstismarı Ensest Ulusal Ağı adlı kuruluşun kayıtlarına göre, ABD'de yılda ortalama 433 bin 600 tecavüz vakası yaşanırken, tecavüze uğrayan kadınların yüzde 54'ü 18-34 yaş aralığında bulunuyor. Bu kadınların yüzde 15'i ise 12-17 yaş aralığındaki çocuk kurbanlardan oluşuyor.
Cinsel saldırıya uğrayan kadınların yüzde 94'ünde travma sonrası stres bozukluğunun baş gösterdiği, yüzde 33'ünün en az bir kere intihar etmeyi düşündüğü ve yüzde 13'ünün de intihara teşebbüs ettiği bildiriliyor.
Kayıtlarda, tecavüz kurbanı Amerikalı kadınlarda uyuşturucu bağımlılığında genel ortalamaya göre 10 kat artış gözlemlendiği, bu durumun söz konusu kadınları bir sonraki cinsel saldırıya karşı daha savunmasız bıraktığı belirtiliyor.
Kurbanların yüzde 38'inin profesyonel iş veya eğitim alanlarında tutunamadığı, yüzde 37'sinin ise ailelerinden koptuğu bilgisine yer verilen raporda, özellikle 2018'de başlayan ve Amerikalı kadınların sosyal medya üzerinden yaşadıkları cinsel saldırıları anlattığı 'MeToo' (Ben de) kampanyasıyla ülkede kadına yönelik kayıtlı cinsel vaka oranlarının zirve yaptığı ifade ediliyor.
Bu nedenle, Reuters'ın 2018'de 550 uzmanın katılımıyla yaptığı araştırmada, ABD'nin 'kadınların cinsel saldırı konusunda en fazla risk altında olduğu ülkeler' listesinde Hindistan ve Afganistan'ın hemen ardından Suriye ile 3. sırayı paylaştığı sonucunun çıkması, durumun vahametini ortaya koyuyor.
Diğer taraftan, NCADV'nin kadına şiddet ve tecavüz vakalarının eyaletlere göre dağılımının ele alındığı raporunda, 100 bin kişi başına 161 vakayla ülke genelinden 4 kat daha fazla cinsel saldırının yaşandığı Alaska'daki her 2 kadından 1'inin hayatlarında en az bir kez fiziksel şiddet veya tecavüze maruz kaldığı belirtiliyor.
Yüzde 49,1 fiziksel ve cinsel saldırı oranıyla ikinci sıraya yerleşen Oklahoma eyaleti, kadın cinayetlerinde ise ülke genelinde üçüncü sırada yer alıyor.
Genel suç oranı bakımından beşinci sırada bulunan Nevada ise aile içi şiddet olaylarında 2014'e ilk sırada yer alırken, 2014 sonrasında 48,1 oranla üçüncü sıraya gerilemiş gözüküyor.
Washington eyaletinin yüzde 42,6 ile dördüncü sırada bulunduğu listede, Washington'da yaşanan genel suçların yarısından fazlasının kadınlara yönelik olması dikkati çekiyor.
Kadına yönelik şiddetin yüzde 40, toplam cinayet veya intihar yoluyla hayatını kaybedenlerin yüzde 92'sinin kadınlardan oluştuğu New Hampshire eyaleti listede beşinci sırada yer alırken, bu eyaletin kayıtlara ABD'nin genel suç oranında en düşük beşinci eyaleti olarak girmesi dikkati çekiyor.