'1960'lara geri dönüyoruz. Amerika'da halen ırkçılık ile uğraşıyoruz ama bu kez farklı bir ırkçılık biçimi bu. Eskiden siyahlar bazı lokantalara gidemez veya otobüslerde ön sıralarda oturamazdı. Şimdi ise belki her türlü lokantaya gidebiliyor ve otobüslerin önlerinde oturabiliyoruz. Ama örneğin biz aynı şehirde, Washington'da yaşamamıza rağmen, kentte siyahların ve beyazların oturduğu yerlerde verilen eğitim çok farklı' diyor 23 yaşındaki Zakia Cumming.
Cumming, 9 Ağustos’ta bir polisin kurşunları ile öldürülen genç Michael Brown için başkent Washington'da düzenlenen protestolarda gösterilerine katılanlardan biri. Elinde son iki yılda Brown'a benzer şekilde polis kurşunuyla hayatını kaybeden silahsız bazı siyahların resimlerini taşıyor. Uzun uzun, Amerikan toplumunda siyahlar aleyhine işleyen adaletsiz bir sistemden bahsediyor.
Genç ve silahsız bir siyah olan Brown'un Missouri eyaletinin Ferguson adlı küçük bir kasabasında, beyaz bir polis olan Darren Wilson tarafından öldürülmesi ile elektriklenen siyah-beyaz ateşi, jürinin 24 Kasım'da polis memurunun yargılanmasına gerek görmediğini açıklamasıyla yeniden alevlendi.
Kararın ardından, başta Ferguson olmak üzere ABD'nin birçok bölgesinde gösteriler başladı.
Gösteriler Çarşamba akşamı ülke çapında yayıldı ancak ilk akşama kıyasla daha az şiddet içerikli idi.
Başkan Obama Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada göstericilere 'şiddet dışı kalma' tavsiyesini yineledi. Obama diğer taraftan ise kökleri derinde olan kızgınlığın anlaşılması gerektiğini belirtti.
Obama ayrıca 'Sorun sadece Ferguson sorunu değil, Amerika'nın sorunu. Amerika'daki mutsuz toplumların sorunlarına çare bulunmalı' diyerek, protestocuların haklı taleplerinin de olduğu mesajını verdi.
Buna rağmen, BBC Türkçe 'nin Washington'daki #MikeBrown protestolarına katılan bazı siyahlar ile yaptığı mülakatların hepsinde, Başkan Obama'nın yetersiz kaldığı görüşü hakimdi.
BBC Türkçe 'ye konuşanlardan biri olan 26 yaşındaki grafik stilisti Sujan, Obama'nın bizzat yargıya karışmasını beklemediğini ama aktif bir şekilde haklarını arayanların yanında olmasını istiyor. Sujan'a göre, ülke çapında devam eden protestoların gidişatı 'tehlikeli'.
Zakia ise Obama için 'Kendisi ırkçılık, beyazların üstünlüğü ve diğer spesifik sorunları konuşmalıydı ve tabii bunlara dair neler yapacağını da söylemeliydi' diyor.
Washington'daki bir başka protestocu olan Jon Walker ise görüşü sorulduğunda 'Ülkede kötü şeyler oluyor. Güya anayasa profesörü siyah bir başkanımız var. Ama ülkede halen siyahlar suçsuz ve silahsız oldukları halde birer birer öldürülüyorlar' diye konuşuyor.
ABD'nin hemen bütün kanalları, 24 saat canlı bağlantılar ile hem Ferguson ve diğer bölgelerdeki son gelişmeleri aktarıyor, hem de ülkede siyahlara yönelik olarak ne ölçüde ırkçı ve ayrımcı politikalar uygulandığını tartışıyor.
Amerika, 1960'lı yıllarda Martin Luther King önderliğindeki Sivil Haklar Hareketi'nden sonra, sürekli vatandaşlar arasındaki ayrımcılığı ortadan kaldıracak düzenlemeler yapmıştı. Birçok eyalette de ırkçılığa ve ayrımcılığa ağır cezalar getiren yasalar kabul edilmişti.
Bütün bunlara rağmen, son günlerde televizyonlarda boy gösteren hukukçular, kanaat önderleri ve sıradan halk, ülkede halen siyahlara karşı adaletsizliğin sürdüğünü iddia ediyor.
Bu iddiaların temelsiz olmadığı, bazı bilimsel çalışmalarda da ortaya konuyor. Örneğin ProPublica'nın 2010 ila 2012 yılları arasında yaptığı ve polis memurlarının ateş açtıkları olayları inceleyen çalışmaya göre, genç siyah bir erkeğin bir polis tarafınan vurularak öldürülmesi ihtimali, genç bir beyaz erkeğe oranla 21 kat daha fazla.
Başkent sokakları da dahil olmak üzere, ABD'nin dört bir yanında olanlardan kızgın ve mutsuz halkın gösterileri bütün dünyaca izleniyor.
Olayların bundan sonra nasıl bir yöne evrileceği, ne kadar süreceği ve bu hareketlenmenin sonunda başta hukuk alanı ve güvenlik güçlerinin yaklaşımları olmak üzere 1960’lara benzer ciddi bir değişimin yaşanıp, yaşanmayacağını ise şimdilik kimse tahmin edemiyor.