A'dan Z'ye Sezaryen Doğum Operasyonuna Dair Bilmeniz Gereken Bilgiler

Başlamadan önce sezaryen doğum ismini nereden alıyor ve Jül Sezar ile gerçekten bir bağlantısı var mı bakalım.

Sezaryen kelimesi, Latince ''kesmek'' anlamına gelen ''caedare'' kelimesinden geliyor. Ayrıca sezaryen adını büyük Jül Sezar'dan alsa da tarihçiler aslında bu operasyonun  onun zamanından çok önce kullanıldığına inanıyorlar.

Aslında çoğunluğun tahmin ettiğinin aksine, sezaryen doğumun geçmişi, antik çağlara kadar dayanıyor.

Eski Mısır ve Roma'da, annenin hayatta kalma şansının düşük olmasına rağmen sezaryen acil durumlarda tercih ediliyordu. Ancak bu yöntem genellikle annenin ölümüne yol açtığı için son çare olarak kullanılıyordu.

Yaşanan ölüm vakaları göz önüne alındığında, Ortaçağ'da sezaryen, neredeyse tamamen ölümcül bir operasyon olarak görülüyordu.

Hatta öyle ki kilisenin etkisiyle sezaryen doğum, Tanrı'ya karşı gelmek olarak kabul ediliyor ve sıkça yasaklanıyordu. Annenin yaşama şansı düşük olduğundan, bu operasyon genellikle cesur bir doktor tarafından gizlice gerçekleştiriliyordu.

17. ve 18. yüzyılda tıp alanındaki gelişmelerle doğru orantılı olarak sezaryen doğumun başarılı bir şekilde gerçekleştirilme olasılığı da arttı.

Anestezi ve enfeksiyon kontrolünü alanındaki gelişimler sezaryen operasyonun riskini azalttı ve annelerin hayatta kalma şansını artırdı.

19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde ise sezaryen doğum günümüzün aksine hala sadece acil durum müdahalesi olarak kullanılıyordu.

Doğum sırasında annenin veya bebeklerin hayatı tehlikede olduğunda tercih edilen bir yöntemdi. Ancak bu dönemde de enfeksiyonlar ve yetersiz cerrahi teknikler nedeniyle ölüm riski devam ediyordu.

20. yüzyılın başlarına gelindiğinde, planlanmış sezaryen doğumlar yavaş yavaş daha yaygın hale geldi.

Özellikle bazı tıbbi durumlar veya önceki doğum deneyimlerine dayalı olarak, doktorlar ve anneler birlikte karar vererek sezaryeni tercih edebiliyordu.

20. yüzyılın ortalarından itibaren ise elektronik fetal izleme gibi teknolojilerin gelişmesi, annenin ve bebeğin durumunun daha yakından takip edilmesini sağladı.

Bu da sezaryen doğumun daha kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanıdı.

21. yüzyıla gelindiğinde ise estetik kaygılar da sezaryen doğumun tercih edilmesinde etkili oldu.

Bazı anneler, vajinal doğumun vücutlarında bırakabileceği izlerden kaçınmak için sezaryen doğum yöntemini tercih etmeye başladı.

Günümüzde, birçok ülkede sezaryen doğum oranları artmış durumda.

Bazı anneler daha kontrollü bir doğum deneyimi nedeniyle sezaryeni tercih ediyor. Ancak uzmanlar, gereksiz yere planlanmış sezaryenlerin risklerine dikkat çekiyor.

Bugün tıbbi gereklilikler doğrultusunda yapılan sezaryen doğumlar annenin ve bebeğin sağlığı için hayati öneme sahip.

Özellikle pelvik yapının uygun olmadığı durumlar ve plasentanın yerleşimi gibi tıbbi faktörler sezaryen doğumun tercih edilmesine neden olabilliyor Ayrıca gelecekte tıp ve teknolojinin daha da ilerlemesiyle beraber sezaryen doğumun riskleri daha da azalabilir.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Tarihin En Radyoaktif İnsanı: Hisashi Ouchi Kimdir?
Kafa Karışıklığını Gideriyoruz! Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Nedir, Avantajları Nelerdir?
Kalıtsal Olduğu Düşünülen Metabolizmamızı Kendimiz Değiştirebilir miyiz?

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
YORUMLAR
13.08.2023

Kısa bir iyileşme süresi için mi? Bu işte bi yanlışlık olmasın? Normal doğumun vücuda verdiği izler sezeryanla aynı zaten, tek bişey hariç onu da kadınlar bilir zaten böyle bı kaygısı olan varsa da doğum sonrası da bol bol kegel egzersizi yapabilir.

14.08.2023

Normal dogumda 3 gune eve gonderilirsen sezeryanda ise bu sure 1 hafta 10 gun ile deyişiyor. Bizim ülkede öyle. Yani kolay iylesme sureci yok tek avantaji belkide genital bolgede kesikler yirtilmalar ve genisleme olmamasi

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ