Türkiye'nin her yılı bir öncekinden daha hızlı, daha dinamik ve daha kafa karıştırıcı şekilde gelişiyor. Gündeme yetişmekte zorlandığımız anlar oluyor. Artık hangi olayın, hangi yıl vuku bulduğunu unutur hale geldik. Daha geçenlerde dediğimiz olayın üzerinden 2-3 yıl geçtiğini öğrenip şaşırıyoruz. Ülkece 'Eternal Sunshine of the Spotless Mind' moduna geçtik. Unutuyoruz, unutturuyorlar. İşte unutmamanız için size A'dan Z'ye Türkiye'nin 2014 gündeminin kısa özeti.
Başbakan olduğu dönemde, 'yapacağım da, girip oturacağım da, güçleri yetiyorsa yıksınlar' deyip yargı kararına meydan okunarak 1.3 milyar liraya yapılan Ak Saray özellikle yılın son aylarını domine etti. Kaçak olmasından, ekonomi kötü etkilenir diye açıklanamayan maliyetine, yapımı için sökülen ağaçlardan, yurt dışından ithal edilen binlerce liralık ağaçlara, klozetinden saunasına kadar konuştuk, durduk. Sonuç? Milletin malı neticede olacak o kadar masraf.
Gezi olayları sırasında, 16 Haziran 2013 tarihinde polis tarafından atılan göz yaşartıcı gaz kapsülünün başına isabet etmesi üzerine 269 gün boyunca komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014'te, Şişli'deki Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, 15 yaşındayken '16 kiloda' hayatını kaybetti. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından terörist ilan edilip, miting meydanında annesi yuhalatılan Berkin Elvan, son olarak sanatçı (!) Yavuz Bingöl'ün hedefi oldu. Yani Hükümet ve yandaşları, 16 kilo kalıp ölen 15 yaşındaki çocuğun incecik bedeni üzerinde tepinmekten bıkmadı. Her gün şeb-i arus törenlerine katılsan kaç yazar, içindeki insanlık çoktan ölmüşse?
2013, 17 Aralık'ında başlayan süreç ile bir anda hedef tahtasına oturtulan ve 2014 yılının hemen hemen her gününü işgal eden, ardından 14 Aralık operasyonu ile iyice üstüne gidilen oluşum. At izinin it izine karıştığı ülkemizde, daha 3 ay önce başka bir şey diyenlerin bugün 180 derece farklı şeyler söyler olmasına, daha dün 'tutuklamaların gazetecilik faaliyetleri ile ilgisi yok, hele biraz bekleyin canım' diyenlerin bugün 'özgür basın' havarisi olmasına kesinlikle şaşırmıyoruz. Böyle devam ettiği sürece 2015 yılında rollerin değişip, bugün 'bunlar gazeteci' değil diyenlerin 'aldatılmışız' demesi hiç şaşırtıcı olmaz.
Gezi protestoları sırasında bir hayli etkin bir rol üstlenen Çarşı grubunun darbe davası da yılın son günlerine yetişti. Kepçe kaçırıp TOMA kovalayarak, başbakanlık ofisini ele geçirip devrim yaparak ülkenin 'milli irade' ile seçilmiş hükümetini devirmeye çalışmak suçundan yargılanmaya başladılar. Hakim sordu 'darbe yapacakmışsınız?', Çarşı cevap verdi; 'Böyle bir gücümüz olsa Beşiktaş'ı şampiyon yapardık!'.
Yıldırım Akbulut'u hatırlayanlar, Ahmet Davutoğlu'nu daha iyi anlıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin belki de atanmış ikinci başbakanı olarak göreve başladı ve selefi Tayyip Erdoğan gibi küçümseyici, öfkeli, ötekileştirici, kutuplaştırıcı bir dili benimsemesi hiç uzun sürmedi. Eleştirilere verdiği cevaplar yine 1930 Türkiye'sinden, Kılıçdaroğlu'nun SSK müdürlüğü döneminden, Cehape zihniyetinin ahırlaştırdığı camilerden öte gitmiyor. Anlayacağınız abisine yaranmak isteyen küçük kardeş, çook yüksekten uçuyor, esip, gürlüyor.
CHP'den istifa edip kurduğu Anadolu partisi ile 2014 yılında kendi gündemini oluşturdu. AKP merkez sağ çizginin sağ tarafında kalan, binde birlik oy potansiyelin sahip partileri bile bünyesine katarak ilerlerken, CHP'nin küçük küçük parçalara ayrılması inanın harika bir strateji. Binde 1 oy alan yüzlerce parti düşünsene... Harika!
2014 yılının Twitter fenomeni, gündem belirleyicisi, Tayyip Erdoğan'ın ensesinde, ama kim olduğunu kimsenin bilmediği gizem insanı. Son olarak 14 Aralık operasyonu ve yayınladığı gözaltı listesi ile yine tam 12'den vurdu. Her ne kadar insanlar onun söylediklerinden çok kim olduğu gibi kısır bir konu üzerinde konuşmayı tercih etse de, 2015 yılında da bizleri şaşırtmaya devam edecek gibi görünüyor.
Belki de 2014 yılına ait siyasi olmayan tek figür. Otelde arkadaşlarına çektiği silah ile gündeme geldi ve hakkında yapılan caps'ler ile yıl boyu bizi güldürdü.
Uzun bir süredir ele geçirmek için yoğun çaba sarf edilen, senin benim gibi insanların pek de umurunda olmayan ama siyasiler için güç gösterme bölgesi olarak seçilen kurul. 12 Eylül 2010 referandumu ile tam ele geçirdiklerini düşünürken bir de baktılar ki meğer ele geçiren cemaatmiş. Sonra referandumdan geçirdikleri her şeyi değiştirip son bir hamle ile HSYK'yı yeniden fethetmenin planlarını yapıyorlar. 2015'te göreceğiz ki bu sefer de ülkücüler ele geçirmiş HSYK'yı hop tekrar değiştir. AKP kati suretle kazanana kadar durmak yok yola devam. Eğer Yeni Türkiye'de bir kurum AKP'nin değilse, o kurum 'gayri meşrudur' bunu unutmayalım.
Yeni komşumuz diyebileceğimiz terörist oluşum. Suriye iç savaşı ile ortaya çıkan, muhalifleri destekleyelim ayağına yetiştirilip büyütülen, sonra başa bela olan, kontrolden çıkan, Musul elçiliği çalışanlarımızı kaçıran, her gün asgari 20-30 kafa kesen, kanlı infazlar gerçekleştiren, Türkiye'den ve dünyanın her yerinden militan devşiren, Kobani düştü düşecek zaten dedirterek birilerinin ağzını sulandıran, koalisyon güçlerinin bombaladığı ama bir türlü önünü alamadığı, Türkiye'nin desteklediği yönünde ciddi iddiaların dolaştığı örgüt. Allah sonumuzu hayretsin.
Uzun zamandır olduğu gibi 2014 yılında da hız kesmedi. Soma faciası, Ermenek faciası, Torunlar inşaat asansör kazası, Isparta'da elma bahçesine giden mevsimlik işçileri taşıyan minibüsün devrilmesi, vb. aklımıza bir çırpıda gelen kazalarda binlerce işçimiz, sırf işlerinin fıtratında ölüm var diye öldüler. Yoksa iş güvenliği, tedbir, yaşam odası, vb. kalemler saçma ve gereksiz. İşinin fıtratında varsa ölüyorsun arkadaşım. Bu 1800'lerin İngiltere'sinde de böyleydi, 2014'ün Türkiye'sinde de...
Yıllardır etkisi hiç azalmayan, ultra sert, ıslak görünümlü, saçları besleyici formülü ile jöle 2014 yılını cumhurbaşkanlığı danışmanlığında kapadı.
Bir başka hız kesmeyen ve ülkenin kanayan yarası haline gelen sorun, 2014 yılında da maalesef gündemden düşmedi. Devlet koruma altına aldığı kadınları koruyamadı, erkeklerin (!) güçlerini kadınlar üzerinde göstermesine bir çözüm bulamadı. Artık Türk erkekleri yapılmasını istediği şeyi dayatan ve bunu başaran erkek (!) siyasileri gördükçe her konuda bastırarak istediğini elde edebileceğini düşünmeye, egosunu tavana çıkarmaya alıştı. Hal böyle olunca kendisinden boşanmak isteyen karısını, benim gibi bir adamdan nasıl ayrılırsın diyerek öldürmeyi kendisinde hak görür oldu. Bu yaranın kapanması için Türkiye'ye çok uzun zaman lazım ama maalesef biz başlamak yerine kadınlarımızın eline zil vermeyi tercih etme noktasındayız halihazırda.
2013 Gezi olaylarından bu yana her gün bir yenisi eklenerek, Nokia'daki yılan oyunu gibi gittikçe büyüyen organizma. En son yanılmıyorsam, 14 Aralık operasyonu ile ilgili sözlerinden dolayı 'AB lobisi' çıktı ortaya ama daha bugün gazeteleri taramadım, yeni bir lobi çıkmış olma ihtimali bir hayli yüksek. Çünkü zor zamanların görünmez kahramanıdır adının kimsenin bilmediği, ne iş yaptığı, nerede olduğu, kimlerden oluştuğu kesinlikle bilinmeyen lobiler.
http://onedio.com/haber/ortaya-cikarilmalari-an-meselesi-olan-lobi-ler-249726
Yine yılın son ayında cumhurbaşkanı tarafından onaylanan bir yasa ile hayatımıza giren 'Azınlık Raporu' tadındaki yenilik. Yani devlet, yani polisi diyor ki, arkadaşım senin gözün göz değil gel bakayım sen şöyle... ve sen de mecburen gidiyorsun çünkü polisin kafasında makul şüphe oluşmuş seninle ilgili. Hata sende, hem makulsün, hem şüpheli. Devletin polisini bir sürü işi varken meşgul ediyor olman da cabası yani.
http://onedio.com/haber/gunluk-hayattan-makul-supheliler-385860
Listemize girmeyi hak eden bir başka apolitik figür. Metallica ve Latif Doğan klipleri ile gönlümüzde taht kuran, Kemal Doğulu konuşurken köşede öksüre öksüre sigarasını içen, kuşlarını bir kaldırıp bir indiren, Caps kraliçesi, İvana'nın azılı rakibi, Özlem'in koruyucu annesi Nurella... 2015'te Bu Tarz Benim'in 2'nci sezonunda da fırtına gibi eseceğine eminiz.
http://onedio.com/haber/gulerken-cenenizin-agrimasina-sebep-olacak-en-iyi-23-nurella-caps-i-381437
İsteseniz de istemeseniz de öğreneceksiniz, çünkü demokrasisi göz kamaştıran, özgürlükler alanında devrim yapan, eğitimini dünyanın örnek aldığı Yeni Türkiye'nin cumhurbaşkanı dedesinin mezar taşını okumak istiyor! E o okuyacak da siz izleyecek misiniz? Matematikte esamemiz okunmuyor, pozitif bilimler yerlerde sürünüyor, Dünya'nın en kötü İngilizce konuşan milletiyiz, sosyal bilimlerde yokuz ama tek eksiğimiz Osmanlıcaydı sanırım....
Her yıl farklı bir kesimin dile getirdiği basın türü. En güzeli de, hükümetin yaz dediklerini yazan, yazma dediklerinin kenarından dahi geçemeyen, yazarlarının varlığını sürdürebilmesi için sadece hükümeti eleştirmemekle değil, bu arada onu sürekli olarak övmekle de yükümlü olduğu medya gruplarının 'özgür basın' tarifleri yapmaları. Düşün 6 gazete birden aynı manşetle çıkıyor, ama o gazetenin yazarı TV'ye çıkıp basın etik ve ahlakından söz edebiliyor. İşte yeni Türkiye, hem de yepyeni...
Taşhiyeciler ile ne olduğunu görmemize ramak kalan yapı. Yıl boyu, paralel yapının ne mene bir şey olduğunu anlatacaksın. Cinayetlerinden, hainliklerinden, milleti satmalarından bahsedeceksin, yıl sonunda da bu zalim, katil, hain yapıya 'taşhiyecilere' haksızlık ettiniz diye dava açacaksın... Vay be paralel yapıya bak canım 'taşhiyecilere' ne fenalıklar etmiş!! E hani haindi bunlar, vatanı satmışlardı, İsrail ile işbirliği yapıyorlardı, her yere sızmışlardı? Çıka çıka taşhiyeciler mi çıktı? Bunu ÖZGÜR BASIN'daki gazetecilerin hiçbiri de sormuyor, hayret!
http://onedio.com/haber/paralel-yapi-konusunda-roportaj-yapilacak-15-unlu-sima-320136
Esma... Müslüman Kardeşlerin liderlerinden birinin kızı, Mısır'da gösteri sırasında vurulmuştu. Türkiye'deki gösterilerde öldürülen çocuğun annesini yuhalatan başbakanımız, Esma kardeşimiz için ekranlarda ağla ağla bir hal olmuş ve ondan sora gittiği her mitingde R4bia işaretini yapmaktan geri durmamıştı. Sonrasında R4bia pazarı oluştu. Tişörtler, bayraklar, telefon kılıfları, anahtarlıklar aldı yürüdü. Öyle ki R4bia her şeyi aklıyordu, rüşvet mi aldın? çak bi' R4bia, yolsuzluk mu yaptın? gönder bi' R4bia, her şeyi temizledi R4bia. Ne R4bia'ymış ama?
301 işçinin can verdiği maden ocağı. Bu elim kazanın ardından meclise gelen 'yaşam odaları zorunlu olsun' önerisi, Soma'da işçilerin cansız bedenlerini çıkarmak için çok güzel (!) çalışan AKP hükümeti, milletvekilleri tarafından reddedildi. Sonra Ermenek kazası oldu, orada da hükümet işçileri çıkarmak için harika çalıştı. İş güvenliği mi? Yahu cesetleri çok güzel çıkarıyorlar, tabutlar hazır, cenaze arabası, ambulans maden ocağının kapısında daha neyin iş güvenliği Allah aşkına?
Şehir tiyatroları genel müdürlüğüne atanan 'Güreş hakemi...'
Müdür yardımcılığına hayvanat bahçesi müdürünün atandığı, bir kaydın hece hece montajlandığını tespit edebilme kapasitesine sahip aşırı bilimsel kuruluş. Zaten evrim ile ilgili yayınlarına son vermişti, çünkü evrim yalandı... Evrim ne demekti? Evrim emekti!
Sayın bilim ve teknoloji bakanımız Fikri Işık'a ait benzersiz bir söz. 700 bin liralık saatleri, milyon dolarlık çikolata kutularını, paralel yapının ayakkabı kutusu içerisinde Halk bankası müdürünün evine sakladığı 4.5 milyon doları, vs. büyütmenin alemi yok! Ya saat 2 milyon lira falan olsaydı? Hiç olumlu tarafından bakmayın, hep kötüyü görün anca.
İstanbul'un Kuzey Ormanlarını komple yok ederek ilerleyen, Almanya'yı çıldırtan, düşmanları delirten inşaat harikaları. Türkiye'nin büyümesini hazmedemeyenlerin, itibar kazanmasını sindiremeyenlerin karşı çıktığı müthiş projeler. Bittiğinde sadece uçakları değil, Türkiye'yi uçuracak inşallah.
Bölgeye yakın konumda 26 cami olmasına karşın, Üsküdar Belediyesi'nin 'halkın istekleri' doğrultusunda yeni bir cami yapmak için kesmeye kalkıştığı, Anadolu yakasının nadir yeşil alanlarından biri. Biz burayı savunurken, CHP Yalova belediye'sinin içinde asırlık çınarların da bulunduğu 180 küsur ağacı bir çırpıda kesmesi gerçekten harika bir davranış oldu. Demek ki yeşil düşmanı olmanın partisi, zihniyet yok!
Ortaya çıkarılması insanların günah işleme özgürlüğünü elinden alan, bakanın 700 bin liralık saati kapısına kadar getirebilecek bir firmadan almak yerine, umreye özel uçağıyla gittiği iş adamının korumasına aldırdığını ortaya döken, çikolata ve ayakkabı kutularının farklı kullanım amaçlarını bize gösteren, nihayet 2014'ün son ayında 'takipsizlik' kararına itirazın reddedilmesiyle rafa kaldırılan, aslında hiç olmamış, bizim hayal gücümüzde canlandırdığımız hırsızlıklar bütünü. Zaten Deniz Feneri davası da böyle değil miydi? Bence bizim içimiz fesat.
http://onedio.com/haber/yolsuzluk-operasyonu-sonrasi-akp-nin-yaptigi-13-sey-224052
Ana okullarına kadar indirilmesi önerilen, Kimya dersinin zorunlu ders olmasına ses çıkarmayanların ayaklandığı, göğsü iman dolu gençlerin yetişmesini istemeyen güruhun karşı çıktığı, dünyada yaygın şekilde uygulanan bir eğitim biçimi. Nasıl ki başbakanımız Marksizmi biliyorsa, ateistler de dini bilecek kardeşim ötesi var mı?