95. Yaşını Kutladığımız Usta Şair Attilâ İlhan'ın Her Okuduğumuzda Kalbimize Dokunan Şiirleri

Büyük usta Attila İlhan'ın bugün doğum günü. Aramızdan ayrılalı 15 sene geçti. Ancak biz hala Attila İlhan şiirleri okumaya, onu sürekli anmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Büyük Usta'nın doğumunun 95. yılında şiirleriyle anıyoruz.

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum.

Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu

Ağlardım

Beni sevmiyordun bilirdim

Bir sevdiğin duyardım

Çöp gibi bir oğlan ipince

Hayırsızın biriydi fikrimce

Ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden

korkardım

Felaketim olurdu, ağlardım.

Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var

Öyle vahşi bir tat ki dayanılır gibi değil

Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil

Çünkü ayrılanlar hala sevgili

Yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık

Aysel git başımdan ben sana göre değilim

Ölümüm birden olacak seziyorum

Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Aysel git başımdan istemiyorum.

Sen benim hiçbir şeyimsin.

Yazdıklarımdan çok daha az

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Lüzumundan fazla beyaz

Sen benim hiçbir şeyimsin

Varlığın yokluğun anlaşılmaz.

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular

Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir

Azıcık okşasam sanki çocuktular

Bıraksam korkudan gözleri sislenir

Ne kadınlar sevdin zaten yoktular

Böyle bir sevmek zaten görülmemiştir.

Ben seni neden mi sevdim?

Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim

Parlak bir inciydin benim için

Paha biçilmez bir inci

Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde

Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da 

Beni sardığı bir anda sevdim.

Elimden tut yoksa düşeceğim

Yoksa bir bir yıldızlar düşecek

Eğer şiirsem beni tanırsan

Yağmurdan korktuğumu bilirsen

Gözlerim aklına gelirse

Elimden tut yoksa düşeceğim

yağmur beni götürecek yoksa beni.

Sisler Bulvarı'na akşam çökmüştü

Omuzlarımıza çoktan çökmüştü

Kesik birer kol gibi yalnızdık

Dağlarda ateşler yanmıyordu.

Deniz fenerleri sönmüştü

Birbirimizin gözlerini arıyorduk.

Eğer sen yine İstanbul'san

Kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan

Sirkeci Garı'nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp

İntihar dumanları içindeki Haydarpaşa'dan

Anadolu üstlerine bakıp bakıp 

Ağlayan

Emperyal Oteli'nde bu sonbahar

Bu camların nokta nokta hüznü

Bu bizim berhava olmuşluğumuz

Bir nokta bir hat kalmışlığımız

Bu rezil bu çarşamba günü

İntihar etmiş kötümser yapraklar

Öksürüklü aksırıklı bu takvim

Ben hiç böylesini görmemiştim

Vurdun kanıma girdin itirazım var.

Popüler İçerikler

Donald Trump'tan Esad Rejiminin Çökmesine Açıklama: "Suriye'nin Anahtarı Türkiye'nin Elinde Olacak"
Beşar Esad’dan İlk Açıklama: “Ülkeden Ayrılmayı ve İstifa Etmeyi Düşünmedim”
Aziz Yıldırım'ın Kızı Yaz'la İlgili Ahlak Dışı Paylaşım Yapan Kullanıcıya Tepkiler Büyüyor
YORUMLAR
15.06.2020

şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız. o mahur beste çalar Müjgan la ben ağlaşırız.

Pasif Kullanıcı
15.06.2020

''durup köşe başında deliksiz dinlesem ,sana kullanılmamış bir gök getirsem'' şu dizeler insanı şiire başlatır ve günler günler yaslandırır....

15.06.2020

'' Ya biz idam duvarıyız karşımızda çok insan öldürdüler Onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık Temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadık Öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil Getirirler vururlar biz öyle dururuz Yağmurlar gözyaşı bulutlar mendil Elimizden ne geldi de yapmadık Ah öyle bakmayın! Utanırız kahroluruz. ''

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ