1990'lı yıllarda devlet ağırlıklı olarak harcamaları için kamu bankalarından borç kullanmaya başladı ve zaman içerisinde çok ciddi bir borç yükünün altına girdi. Özel bankalarda yüksek faiz vererek mevduat topladı ve kamuya da yüksek faizle krediler verdi.
Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın hayatını kaybetmesinin ardından yerine Süleyman Demirel'in seçilmesiyle Tansu Çiller de 1993 yılında başbakanlık koltuğuna oturdu. Çiller, ekonomi yönetiminde söz sahibi olan tüm kamu kurumlarını kendine bağladı.
1993 yılı sonlarında ve 1994 başında hem bütçe hem de cari açık çok ciddi düzeylere yükselmişti.
Hükümet, kamunun borç yükünü azaltmak için faizleri indirmeyi hedefleyen bir dizi adım attı. Bunlar arasında Hazine'nin borçlanma ihalelerinin iptali ve tahvil ile bonodan elde edilen faiz gelirleri üzerindeki vergi oranlarının artırılması da yer alıyordu.
Borçlanma ihalelerinin iptaliyle yaşanan gelir kaybını engellemek için hükümet 'PTT'nin T'sini satmaya' karar verdi. Telefon hizmetlerinin özelleştirilmesi için ihale süreci başlatıldı.
O dönemde Türkiye'nin toplam borcu 40 milyar dolar civarında bulunuyordu. Özelleştirmeden beklenen gelir için de 35-40 milyar dolar biri sayılar telaffuz ediliyordu.
Ancak, bu özelleştirme süreci Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bunun üzerine Türkiye'den çok ciddi sermaye çıkışı görülürken, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları da not düşürdü.
Sermaye çıkışıyla birlikte Ocak 1994'te dolar bir günde yüzde 14 değer kazandı. Ocak ile ekonomik bir dizi önlemin alındığı Nisan ayları arasında lira, dolar karşısında yüzde 160'ın üzerinde değer kaybetti.
Çiller başbakanlığındaki hükümet, 5 Nisan 1994 tarihinde bir ekonomik önlem paketi açıkladı.
Bu kararlar kapsamında lirada devalüasyona gidilirken, başka TEKEL ürünleri ve akaryakıt olmak üzere vergi oranlarında çok ciddi artışlar yapıldı. Türkiye, Mayıs 1994'te Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 14 aylık bir stand-by anlaşması imzalandı.
Kaynak: BBC Türkçe
94 unutulmuş bence. yoksa o dayılar teyzeler akla aykırı yorum yapmazlardı.
Dalga mı geçiyorsunuz kardeşim... "Benzer Bir Kriz Kapıda mı?" demek ne demek? Yıllık enflasyonun %50 (gerçeği %100 'ün üzerinde) olduğu, aylık enflasyonda dünya 1. si olduğumuz bir dönemde "kriz yok" demek için neyin kafasını yaşamak gerekiyor...
Hala siyasete tekrar girmeyi düşünüyormuş hanımefendi tabi anladı oda bu milleti siken yaranıyor