Hani hep deriz ya 90'lı yıllarda çocuk olmayanlar bilemez, her yerde de gerek resimlerle gerek gerekse masal gibi anlatışlarla. Ama hep saklambaç oynamazdık ki ya da toz toprak içinde maç yapmak gibi. Biz de bilgisayar oyunlarına bulaşmadık değil hani. Şimdi onları biraz hatırlayalım istiyorum
Yorumsuz:)
Tsubasa diyorum efsane kaptan diyorum gol diyorum başka da bir şey demiyorum.
İçimizdeki hayvan sevgisini belki de bu oyuna borçluyuz. Kapalı alandaki kartalı koruyacağız diye imanımız gevrerdi. Hele bir de ortağın varsa bu oyun vazgeçilmez hale gelirdi.
Hazır sevgiden konu açılmışken bu fedakar su tesisatçısını geçmeyelim. Sonuçta o kadar çile prensesi kurtarmak için değil miydi? :)
''Futbolda imkansız diye bir şey yoktur'' cümlesini bize öğreten oyun. Topu muza mı çevirirsiniz kaleme mi yoksa yıldıza mı? Bu oyunda her şer mümkün hatta günümüzde gol attıktan sonra oyun tarafından sevindirilen futbolcular bu oyunda tamamen sizin kontrolünüzde yapardı sevinç gösterilerini.
Kavga etmeyi ayrı bir heyecana dönüşten oyun. Resimdeki ikili de en popüler olanları. Tabi Honda, Chun-Li, Blanka falan falan
Adam döv, araba çal, polisle çatış, görevlere katıl akla gelen ne varsa bu oyunda yapılabilir. Gerçek hayatta yapamadığımız ne varsa hepsinin acısını bu oyunlarda çıkarırdık. Dipnot: GTA serisi yeni oyunlarla devam etmekte.
Profesyonel futbol oyununa geçiş dönemimiz bu oyunla başlar ve günümüzde PES ve FİFA ile zirve noktalara ulaşmıştır.
Şu kocaman alanda o kapıyı bulana kadar imanımızın gevrediği oyunun ta kendisi. Hele bir de bombayı bıraktıktan sonra sıkışıp kalınca o yaşadığımız çaresizlik paha biçilemez.
Sirkte çalışma hayalini kısmen de olsa eve getiren oyun.
Özellikle erkeklerin keskin nişancı rolüne soyunduran bu oyunun en gıcık tarafı o köpeğin kahkahası.
Takım olma ruhunun, grup çalışmasının güçlenmesinde en büyük katkıyı sağlayan oyun. Hala oynandığını görüyoruz.
winning elevenı salın da ISS yi unutmuşsunuz o oyunların babası o