90'ları hiç unutmadık fakat bir de travmatik şekilde unutmadığımız programlar var. Hiç sansürlemeye ihtiyaç duyulmadan gösterilen cesetler, fantastik hikayeler ve saçmalıklarla dolu, önemli bir kısmını gece kabuslarımızda izlemeye devam ettiğimiz 11 unutulmaz program!
Türk televizyon tarihinin belki de en saykodelik programı. Kan donduran cinayetlerin, akıl almaz polisiye olayların ele alındığı Sıcağı Sıcağına, ekran başında şahit olduğumuz birbirinden travmatik sahneleriyle hatıralarda... Gece yatmadan evvel Sıcağı Sıcağına izleyip, kabuslarında Çivici Katil'i görmeyen var mı acaba?
Oyunculuk kariyerini belediye başkanlığı ile perçinleyen Fatma Girik, bu hengame arasında kamu vicdanını rahatlatma görevini de ihmal etmemişti. Acılı hikayelerin ortasına dalan Fato, kurduğu sembolik bir mahkemeyle evvela zanlıyı yargılar, sonra o kişinin suratına tükürük fırlatarak adaleti tesis ederdi. Bir keresinde üçüncü kattan atlayıp belini incitmişliği dahi vardı. Enteresan günlerdi...
Kanal sayısının bir elin parmaklarını geçmediği dönemde milyonları ekran başına kilitleyen en absürd reality show. Şimdilerde ana haber bülteni sunan Korcan Karar'ın, fantastik hikâyelerle 7'den 70'e pek çok kişiyi sazan etmişliği vardır. Nice koçyiğitler aynaya saç spreyi sıkıp Cine 5'in şifresini çözeceğine inandı, nicesi de sigaraların sarı kağıtlarında altın olduğuna...
Flash TV'nin fenomen programı. Perihan Savaş'ın sunumu, Sarı Bıyık'ın efsane performansı ve egzantirik canlandırmalarıyla Türk televizyon tarihinin kült yapımları arasına giren Gerçek Kesit, üçüncü sayfa haberlerinin ekrana taşınmış bir haliydi. Katili anlatan arkadaşlarının sürekli 'Kendi halinde bir adamdı, neden böyle bir şey yaptı valla biz de anlamadık' demesi programın fiks cümlelerinden biriydi.
Fazla söze gerek var mı? O Saadettin Teksoy! Kuzey Kutbu'nda namaza durmak için kıble arayan, Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında yerlilerle röportaj yapan, Adana-Mersin-Niğde üçgeninde fellik fellik uzaylı arayan... Maceracı, korkusuz, seyyah, araştırmacı gazeteci ve canavar uzmanı... Saadettin Teksoy, o bir ekol! Şimdi hep bir ağızdan söylüyoruz: 'Saçım benim saçım benim, dökülüyor saçım benim. Girdim Keloğlan mağarasına, gür çıkar saçım benim. Tarak tutar başım benim!'
Tabii o zamanlar Twitter yoktu, saçma sapan konular üzerine saatlerce tartışma açlığımızı Ateş Hattı ile dindirirdik. Doğu Perinçek, Sakıp Sabancı, her şeyi bilen Harika Çocuk Selimcan ve Küçük Hakan (anlayana) gibi birbirinden alakasız konukları bir araya getiren Reha Muhtar, yine birbirinden alakasız konular üzerine konuklarını saatlerce tartıştırırdı. Kâh 'Türkiye'de laiklik' konuşulurdu, kâh 'aşk mı para mı' klişesi. Biz de saatlerce izlerdik hiç işimiz yokmuş gibi.
Vaktiyle TRT ekranlarında izlediğimiz, kurt adamdan tutun da solucan yiyen kadına kadar ilginç ve mide bulandırıcı hikayeler barındıran, korkuturken düşündüren bir programdı. Jack Palance'ın 'İster inan ister inanma' diyerek programı bitirirdi ama biz kendimize seçenek sunmadan hepsine inanırdık.
Perili, cinli evlerin hikayeleriyle bir dönemin çocuklarını uykusuz bırakan nadide program. Barış Manço'nun vücudunda reenkarne olmuş çocuk gibi absürd hikayeleri olsa da, yatak altlarına saklanan ecinniler, türbelere musallat olmuş hayaletler gibi tırstıran özneleri de yok değildi. Bak o ürkütücü müziğini hatırladıkça hala kanım çekiliyor. Ayy!
Araştırmacı gazeteci Uğur Dündar'ın pastane ve benzeri yerlere baskın yapıp, örümcek ağı, böcek veya küflenip pas tutmuş bir depo bulduğu, nihayetinde imalathane sahiplerini itin anüsüne soktuğu program. Gıda teröristlerine göz açtırmayan Uğur Dündar sayesinde milyonlar, Afrika'dan bir muz kabuğu içinde gelmiş böceğin hikayesini birinci ağızdan dinleme imkânı bulmuştu.
Coşkulu seyircisi, konuklarına sorduğu anlamsız sorular ile hafızalarımıza kazınan Ayşe Özgün'ü elbette 'Haftaiçi her gün ben Ayşe Özgün!' sloganı ile hatırlıyoruz. Kendisi aynı zamanda Levent Oran, Yaşar Nuri Öztürk gibi simaları da tanımamıza da vesile olmuştur.
Sabah programlarının aranan ismi Seda Sayan'ın Kadırgalı Aysel imajına sahip olduğu günler. Zor durumdaki aileleri ziyaret eder, yardıma muhtaç insanların acısıyla milyonları ağlatır da ağlatırdı. Arabesk müzik fonda cayır cayır çalarken, bol gözyaşı, bol duygu sömürüsü arasında Seda Bacı halk kahramanlığına doğru seyreden bir yolculuğa çıkıyordu.
Ve Olacak O Kadar'da şu listedekilerin hepsi tefe konurdu.... Levent Kırca :)
Sınır ötesinden felaket tirsardim, hala aklımda bir bölümü, küçüktüm tabi o zamanlar 8 yaşlarında falan, bunun bir bölümünde kadın başına geleni anlatıyor, güya geceleri TV yi her kapattığında vefat etmiş genç kızının yüzü Tv'de beliriyormus, her gece ama. Tabi bunu canlandirmislar. Yalnız çok da güzel canlandirmislar, ya da ben küçüğüm diye etkilendim bilemiyorum, o bölümden sonra uzun süre kapanmış televizyon ekranına bakar korkardım bir yüz belirecek mi diye.
Arena hariç geç git..................