Biz masalları masum masum okurken birileri çocuklarımızın algılarıyla oynuyor. Bunu deşifre etmek yine bize düştü. Lütfen içeriği okurken bugünün şartları içerisinde değerlendirmeyin. Bundan bir 50 sene öncesine gidin mesela.
Biz masalları masum masum okurken birileri çocuklarımızın algılarıyla oynuyor. Bunu deşifre etmek yine bize düştü. Lütfen içeriği okurken bugünün şartları içerisinde değerlendirmeyin. Bundan bir 50 sene öncesine gidin mesela.
Bu masalda Rapunzel'in ailesi, Rapunzel, cadı ve prens var. Ve biz burada masum bir masal dinlediğimizi sanıyoruz ancak burada Grimm kardeşler bize Orta Doğu ve Arap aleminin özetini yapıyor. Burada Rapunzel'in ailesi Arap şeyhleri, cadı Amerika, Rapunzel bizzat petrol ve Prens de Güney Amerika'nın sosyalist devletleri. Petrole hükmeden şeyhler günün birinde onu Amerika'ya peşkeş çeker. Ancak bunu içine sindiremeyen Güney Amerikalı petrol üreticisi sosyalist ülkeler ise bu hegamonyayı kırmak için uğraşır durur. Bakalım Rapunzel'i kurtarabilecekler mi?
Kurbağa prens ve prensesin yer aldığı bu büyülü masal bize aşkın güzelliğini anlatıyor zannederdik hep ama işin aslı öyle değil. Burada bir emperyalizm güzellemesi var. Prenses Almanya, Fransa, İngiltere, Amerika, Rusya gibi büyük devletleri temsil ediyor. Kurbağa ise 'gelişmekte olan ülkeler' masalı ile kandırılıp sömürülen bizim gibi ülkeleri temsil ediyor. Ve tabii ki Grimm kardeşler eliyle 'büyük devletlerin sizi öpmesine (!) izin vermeden prens olamazsınız' mesajı çok güzel veriliyor ve çocukluktan itibaren bilinçaltımıza ilmek ilmek işleniyor.
Çiftçi bir baba, üç oğlu, bir kedi ve bir kralın yer aldığı bu masal bize 'kimseyi hor görmeyin, küçümsemeyin, hiç ummadığınız kişiden büyük faydalar görebilirsiniz' gibi mesajlar veriyor gibi görünse de bu masal da bariz bir yalancılığa övgü vardır. Yine insanların ahlaki değerlerini yozlaştırmayı amaçlayan bu masalda, babasının verdiği mirasa lanet ederken, sahip olduğu yalancı kedi sayesinde yolunu bulan sahte markizin ibretlik hikayesi anlatılmaktadır. Grimm kardeşler çocuklarımıza bir yerlere gelmek için çekinmeden yalan söyleyin demekte.
Kırmızı başlıklı kız, annesi, anneannesi, kurt ve avcının yer aldığı bu masalın çocuklara ne anlattığı hala meçhul ama biraz satır araları dikkatle okunursa niyeti çok bariz görünüyor. Burada kırmızı başlıklı kızın annesi Amerika, ismi dahi olmayan kırmızı başlıklı kız ise emparyalizmin yayılma alanındaki tüm ülkeler, bu yüzden tek bir ismi yok! büyük anne simgesel bir hedef, kurt Rusya, Avcı ise yine Amerika. Yani deniyor ki eğer büyük abinin sözünden çıkmazsanız, başınıza bir iş gelmez. Ama oldu da sözümüzden çıkıp belaya bulaştınız, korkmayın yine kurtarıcınız Amerika'dır. Çok bariz bir emperyalizm güzellemesi daha.
Aslında her şey çok bariz bu masalda, ama çocuklarımızı yine prens-prenses ikilisiyle gerçek uyuyan güzele çeviriyorlar. Burada Kral ve kraliçe çocuklarını uyutan komünist rejimler olarak karşımıza çıkıyor. Uyuyan güzel ise komünizmin insanları ne hale getirdiğinin simgesel bir anlatımı, peki prens kim? Kim olacak kızı yattığı gaflet uykusundan uyandırıp, ömür boyu mutlu eden kapitalizm tabii ki, evet bildiniz Amerika'nın ta kendisi.
Üvey anne, baba, iki kardeş ve cadıda müteşekkil bu masal da bize aslında göründüğünden çok daha fazlasını anlatıyor. Burada anne bariz bir şekilde kapitalizm karşıtı görüşler, baba ise korkudan komünizmin, sosyalizm illetinin kucağına düşmüş ülkeler ve onların liderleri. Hansel ve Gretel ise buradan bir çıkış yolu arayan halkları temsil ediyor. Cadı ise eskinin Rusya'sı şimdinin sosyalist takılan ülkeleri. Halklara cadıyı fırına atmadan kurtuluşa eremezsiniz, ama ateşe atarsanız kurabiyeden ev ve cadının tüm hazinesi sizin olur mesajı veriliyor. Ne kadar masum görünüyor oysa değil mi?
Sözüm ona bir özgürleşme ve çok seslilik masalı olan Bremen mızıkacıları güya kölelikten kurtulup özgürleşen hayvanların hikayesi ama sonunda kendi nefislerinin köleleri olduklarını, başkasının mülkünde izinsiz kaldıklarını görüyoruz. Mülk sahibi olun, özgür olun, vs. masalları ile çocuklarımızı tüketim toplumunun yılmaz bir bireyi yapma gayreti içine giriyorlar.
Küçük kız çocuklarının hayallerini süsleyen bir başka masal da külkedisi. Nice çileler çeken ama sonuçta prenses olan bir kızın hikayesi. Kim istemez ki masalın sonunda prenses olmayı? Ama işin aslı öyle mi? Burada Külkedisi'nin üvey annesi ve kardeşleri kapitalizm karşıtı ülkeler ve bunlar halklarına yani külkedisine sürekli baskı yapıyorlar. Prensimiz kapitalizmin ta kendisi. Peki bizi onunla tanışmaya gönderen peri anne kim? Evet, yine bildiniz Amerika'nın ta kendisi. Yani Amerika bizi süsleyip püsleyip kapitalizmin altına yatırıyor. Bunu görmemek için kör olmak lazım.
Bir başka kapitalizm, tüketim toplumu övgüsü de emperyalist bir masal olan pamuk prenses ve 7 cüceler masalı. Sözüm ona kendisini öldürmek isteyen üvey annesinden kaçan, 7 cücelere sığınan ve sonunda dünyanın en güzel prensesi olan, prensi ile mutluluğa yelken açan pamuk prensesin hikayesi. Oysa burada da yukarıda anlattığımız gibi her anında kapitalizm övülüyor. Zalim üvey anne komünizm, pamuk ise bu illetten kaçan halklar, onu kurtaran 7 cüceler ise Almanya, Hollanda, Fransa, İngiltere, İspanya, Avusturya ve Danimarka, sonunda onu teslim ettikleri prens ise yine Amerika. Disney'in en çok pazarladığı ürün neden Pamuk Prenses acaba?