“Sakın oraya gitmeyin!… Giden bir daha geri dönmedi…” diyen amcaları hatırladınız değil mi? Genellikle dağın başına, ıssıza, ormanın derinliklerine gidenlere seslenir kendileri. Ama ne hikmettir ki bugüne kadar bu amcalara kulak veren birini görmek nasip olmadı. Herkes bu amcalarla dalga geçmeyi huy edinmiş. Onunla gülüp eğlenmeyi, bırak bu işleri diye aşağılamayı kendine iş bellemiş.
Bu amcaların haksız çıktığına hiç rastlamadık biz! Peki o zaman gençler neden ders almıyor?
Tabiri caiz ise bu gençler “macerayı seven adam”dır. Başkalarına anlatabilecekleri farklı şeyler yaşama konusunda takıntılı olurlar. Ancak bunun için ölüm göze alınır mı? İşte bunu anlatamazsın bunlara, zira onlara sorsan hiç ölmeyeceklerdir. Al işte öldün çık!
Bırakın söylediğini dinlemeyi, adamcağızla bir de dalga geçerler. 7-8 kişilik grup adamı ortalarına alıp kafa bulmak onlar için bir statü oyununa dönüşmüş durumda. Garibim tüm iyi niyetiyle, onları düşünerek bir uyarı da bulunuyor, bunlar adamla bunak, moruk, dinozor diye dalga geçiyor. Sonra maskeli katil beni niye baltaladı!
İllaki dalga geçip eğlenecekler diye bir şey yok. Bazen de gençler her şeyi bildikleri yanılgısına düşer. Yaşlı adamın bahsettiği “doğaüstü” şeylerin gerçek olmasının mümkün olmayacağını düşünürler. Ama işte biraz tecrübeye kulak vermek lazım, giden dönmüyor diyor adam daha niye zorluyorsun?
Elbette var, bir kere inandırıcılığı sıfır. Evsiz gibi, dilenci gibi, bakımsız, kirli, pis bir şekilde ortaya çıkarsan seni kim ciddiye alsın? Tutarsız bir intiba bırakıyorsun insanlar üzerinde. O giydiğin ekose gömleği en son ne zaman yıkadın mesela? Cevap yok dimi.
Dikkat edin genellikle amcayla dalga geçenler erkeklerdir ve grupta mutlaka kız vardır… Anladınız değil mi? Öne çıkma, kızların ilgisini çekme gayreti yüzünden ölüme koşuyorlar resmen. Öleceğini bile bile iğnesini batıran arı gibiler. İğneyi batırmak için ölüme koşuyorlar adeta. Amcayla en çok dalga geçen grupta sınıf atlıyor diye düşünüyorlar. Sonra elektrikli testereyi görünce sınıfı da anlıyorlar.
Bir kere adamın anlattıklarını ciddiyetle dinleyen yok. Resmen adamın laflarını ağzına tıkıyorlar. Yahu bırak bi adam konuşsun, hikayeyi detaylandırsın, örnekler versin, belki içeriden gazete haberi falan getirecek azıcık izin ver… Ama yok hep bir acelecilik, bir telaş.
Açıklayamadığın her olaya neden şehir efsanesi diyorsun? Emin misin böyle olduğundan, hiç açıp okudun mu? Araştırdın mı? Yok, bir şeyi bilmiyorsan o şehir efsanesidir dimi. Öyle olmadığını bu şekilde öğrenmen üzücü.
Evet, yanlış okumadınız gurur. Adam bunlara gitmeyin diyor, bunlar gidiyor, sonra gece vakti garip olaylar başlıyor. Normal insan ne yapar hemen geldiği gibi gerisin geri döner ve yolda durup amcanın o mübarek elini öper. Ama işte o gurur yok mu gurur, amcanın dedikleri bir bir çıkıyor olsa bile sırf amcanın kendilerine “ben size demedim mi n’abeer!” diyeceğini düşündükleri için geri dönmüyorlar. O zaman Blair Cadısı’na merhaba de!
Amcanın anlattığı her şeye inanıp, yine de olayı yerinde analiz etmek isteyen arkadaşlar yok mu? Elbette var. Bir de biz görelim, bakalım gerçekten bir insanın baltayla ortadan ikiye ayrılması mümkün mü, diye diye gidiyor garipler. Kediyi öldüren merak diye boşuna dememişler.
Kim bilir belki de amca katilin danışma masası aslında?
bu ne şimdi?