9 Maddede Başbakanlar İçin Ülkeyi Alabildiğine Rahat Yönetme Rehberi

Nicedir dünya siyasetini takip ediyorum, İspanya'sından Amerika'sına, Brezilya'sından Japonya'sına Başbakanların çektiği çileler bir değil bin değil. Memleket dairesinden bakınca insan gerçekten hicrana kapılıyor, kendi ülkelerinin milli iradesiyle seçilmiş bu beşerlerin nasıl güçsüz olduğunu görünce utancından yerle yeksan oluyor. Barack Obama diyorsun, adamcağızın eleştirilmediği, hakarete uğramadığı bir gün yok, David Cameron diyorsun çikolata yese olay oluyor. Bunlar ileri demokrasilere yakışan manzaralar değil. 'Daha önce neden kimsenin aklına gelmemiş ki diyebileceğimiz 10 politik uygulama' esin verdi, belli ki demokrasi nedir, bir memleket nasıl yönetilir hiçbir fikri olmayan bu liderler için bir rehber hazırladık, kullanma klavuzu gibi kullansınlar, biraz rahat etsinler.

1. Milli İrade

Şimdi Amerika'ya bakıyorsun adam bir sağlık sistemi getirmeye çalışıyor, adamcağızın ne katilliği kaldı, ne sosyalistliği, ne şeriatçılığı. Bu iş böyle olur mu? Amerikan milletinin yüzde 51 oyuna nail olmuş, her iki kişiden birinin oyunu alan Barack Obama bir de oturup bu sözleri mi dinleyecek? Ne yapacak? Hemen 'Milli irade' diyecek. Kardeşim milli irade Obama'yı seçmedi mi, o zaman kimse tatava yapmasın, sağlık reformu da geçecek, gönlü isterse Kuzey Kore'nin üstüne de beton dökecek. Artık sesinizi keseceksiniz, her şeyi içinize sindireceksiniz. Herhalde milletin yüzde 51'inin oyunu almış Barack Obama ne yapacağını sizden öğrenecek değil. Milli irade tecelli etmişse akan sular durur, 4 yıl dişinizi sıkacaksınız, gerekirse sandıkta hesaplaşacaksınız. Bu kadar basit.

2. Normalleşiyoruz

David Cameron'a bakıyorum, milli iradenin tecelli etmesiyle seçilmiş bir lider, bir vergi düzenlemesi getirecek, aman Allah'ım saatlerce anlatıyor. Raporlar, görüşler, tezler.. Yahu arkadaş kanun mu çıkartıyorsun doktora tezi mi veriyorsun? Ne yaparsan yap diyeceğin şey basit: İngiltere normalleşiyor. Artık canın ne isterse.. Efendim 'Big Bang kulesini kırmızıya boyacağız' normali bu. Bu da bir normalleşme. 'Pakistanlıları külli sınır dışı edeceğiz' o da normalleşme. 'Gerekirse 500 bin Hintliye hadi evinize derim' daha normal bir şey olamaz. Memlekette ne olursa olsun, normalleşiyoruz dedikçe bu gemi yüzer. 

Maden patladı? 

'Normalleşiyoruz, eski İngiltere'de maden kazası yok muydu?'

İş kazaları arttı.

'Normalleşiyoruz, eski İngiltere'de iş kazası habire vardı. Bakın çok ilginç sene 1866...'

Suç oranları fırladı?

'Normalleşiyoruz, eski İngiltere'de suç oranları az gözüküyordu çünkü kayıt sistemi kötüydü. Hükümetimiz sayesinde yepyeni dijital olanaklara kavuştuk, çok daha iyi suçu takip ediyoruz ondan o öyle yüksek gözüküyor.'

Sıkıştıkça ver normalleşmeyi. Normalleşsin biraz ülke.

3. Vesayet

Seçilmiş bir hükümet canı ne istiyorsa yapamaz haldeyse orada vesayet vardır. Milli irade seçmiş göndermiş, adam belki ülkenin milli marşını 'Ya ya ye Koko Cambo' yapmak istiyor, artık karışamazsın. Karıştığın dakikada orada vesayet vardır. 4 yıl aslanlar gibi Koko Cambo söyleyeceksin. Sonra mutlu değilsen sandıkta hesaplaş. Ama milli iradeye tahakküm kuramazsın. Fransa mesela, Hollande'yi seçtiler, adam sabah akşam didiniyor yasa çıksın diye. O noktada ne yapacak? Fransa'da milli iradenin üstünde vesayet var diyecek. Mesela iş güvenliği yasası çıkartmak istiyor, daha esnek çalışma şartları diyor değil mi? Karşı çıkıyorlar. Efendim Anayasa Mahkemesi'ne götürüyorlar. Ne demek bu? Yargı vesayeti demek. Bürokratik vesayet demek. Oligarşi demek? Hollande hemen meydanlara atlayacak 'vesayet rejimiyle mücadele ediyoruz' diyecek artık Allah ne verdiyse. Vesayet rejimiyle mücadele öyle kutlu bir mücadeledir ki, meclis 'kadınlar erkektir' diye yasa çıkarsın o bile engellenemez. Yeter ki vesayet olmasın, milli irade şahlana şahlana çoşsun.

4. Darbe

Eskiden darbe bir taneydi. Silahlı kuvvetler hükümete el koyunca buna darbe deniyordu. 21. yüzyıl sağolsun artık teknik gelişti, her tür darbe var. İnternet darbesi, ağaç darbesi, protesto darbesi,gazete darbesi, polis darbesi, yargı darbesi.. Elini sallasan darbeye denk geliyor. Misal Merkel, bir açıklama yaptı, Cumhurbaşkanı eleştiriyor. Hemen Merkel ne diyecek? Cumhurbaşkanı darbesi. Ne demek milli iradenin seçtiği Merkel'i eleştirmek, ne demek orada Merkel dururken laf söylemek? Bundan ala darbecilik mi var?  Efendim Alman Parlamentosu bir yasa çıkardı, Anayasa Mahkemesi Anayasa'ya aykırı buldu? Merkel diyecek ki 'Eyyyy Anayasa Mahkemesi madem siyaset yapacaksın çıkar cübbeni siyasete gir. Yargı üzerinden kimse bu hükümete darbe yapamaz.' 

Kamboçyasından Ganasına ülke yönetmek isteyen herkes darbelere karşı gözünü, kulağını açmalı. Sabah kalkacaksın, günlük gazetelere bakarken insan en azından 12 tane darbe teşebbüsü görüyor. Hemen ilk basın açıklamasını yapacaksın 'Darbe kabul edilemez.' O saatten sonra ne versen gidiyor, istersen Shakespeare'in sonesini oku kimsenin ruhu duymaz.

5. Kuvvetler ayrılığı bir ayak bağıdır

Devlet yönetmeye talip olan herkes bunu çok iyi öğrenmeli, kuvvetler ayrılığı diye bir şey çıkarmışlar, insanın ayağına dolanıyor. Misal, İspanya. Belki bu ülkenin Başbakanı Madrid'in göbeğine 68 katlı rezidanslı, otelli, barok opera binası dikmek istiyor? Olamaz mı? Yapamıyor. Efendim neden? Yok kamu yararı yok, yok imar planı, yok Madrid'in tarihi dokusu. Sana ne ya dokudan? Sen Hakim misin, şehir planlamacı mısın? Ne yapacak İspanya Başbakanı Rajoy? Çıkacak meydanlara 'Eyyy yargı' diyecek 'sen yoksa İspanya'nın kalkınmasına, büyümesine, gücüne uygun hareket etmesine mi karşısın? Kuvvetler ayrılığı böyle bir şey olabilir mi? Ben seçilmişim sen atanmışın, habire projeleri durduruyorsun. Şimdi ben bu gökdeleni dikeceğim, gücün yetiyorsa gel yık.' Bu kadar basit. Kuvvetler ayrılığı hükümetin önünde bariyer olamaz, hükümetler ülkeleri kafalarına göre yönetir. Anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik bunlarla memleket yönetilmez. Memleket yönetirken uyulacak tek şey milli iradenin teveccüh gösterdiği şahsın canının isteğidir. İsterse İspanya bayrağını mor yapar, isterse Barcelona'yı silme yıkıp yerine lunapark koyar. Buna yargı margı karışamaz. Memleketin ilerlemesine kimse ayak bağı olamaz.

6. Yol yaptık

Herhangi bir demokraside hükümetin yedine bırakılmış olan kamu bütçesinin nasıl kullanıldığının tek bir açıklaması vardır: 'Yol yaptık.'

Şimdi misal İtalya'yı yönetiyorsun. Bütçe açığı var. Adam sana soruyor 'Kardeşim neden bütçe açığı var' cevap basit, 'yol yaptık.' Efendim eğitime neden kaynak bulamıyoruz? Yol yaptık. Sağlık sisteminde neden reform yapmıyoruz? Yol yaptık. Bu vergiler nereye gidiyor? Yol yaptık. Artık ne sorarsa sorsun... Neticede yol yaptık.

Peki mitinge gideceksin? Barack Obama ne diyecek? Yol yaptık. Bir kere bunu tutturdun mu gider.Misal Berlusconi, yolsuzlukla suçlanıyor. Hemen orada cevabı yapıştıracak 'Eğer yolsuzluk yapsak 35 bin kilometre yol yapabilir miydik?' Otur, tartışma bitti. En önemli şey yol. Bütün kamu bütçesini yola harcasak yetmez. Bir hükümetin yegane icraatı yoldur. Başka bir şey değil.

7. Montaj

Kim bu kadın diyeceksiniz? Mona Sahlin.1995 yılında İsveç Başbakan Yardımcısıydı. Devletin kendisine tahsis ettiği kredi kartıyla kendisine bir tane Toblerone aldı diye hakkında yolsuzluk soruşturması açıldı, görevinden oldu.  Halbuki Mona Sahlin ne diyecekti? Montaj! Efendim belgesi var, belge de montaj, efendim kredi kartı ekstresi, o da montaj. Milli irade ile seçilmiş bir hükümetin üyeleri de başkanı da yolsuzluk yapamaz. Yapar diyen montaj yapıyor demektir. Madem yolsuzluk yaptığını iddia ediyorsan belgesini ortaya koyacaksın. O belge de montaj işte. Montajsa da belgesini ortaya koyamadığından yolsuzluk yoktur. Bu kadar basit. Demokratik bir ülkede seçilmiş hükümete montaj yapılması da bir darbe girişimi olduğundan, hemen milli irade diye mitingler düzenleyip, 'bana darbe yapıyorlar' diye bağırmak gerekiyor ki, demokrasiyi koruyalım. Daha bunu bile bilmeden devlet yönetmeye kalkarsan adamın altından koltuğunu alırlar tabi. Bu da sana ders olsun Mona Sahlin.

8. Devlet başka Hükümet başka

Bir kere bunu herkes çok iyi öğrenecek. Devlet başka bir şey hükümet başka bir şey. Hükümet yapılan serbest seçimler sonucunda devlet idaresini yönetme hakkını kullanan seçilmiş insanlardır. Devlet ise onların yönettiği enstrüman. Ama devletin her yaptığı hükümeti bağlamaz. Yani hükümet devleti yönetiyor diye kısa kesmeyeceksin. Devlet vahşi bir at gibidir. Kendine ait bir iradesi vardır. Hükümetler o atın üstündeki kovboylardır. İşe öyle bakmak lazım. O zaman da şöyle oluyor, misal George W. Bush, Irak'a savaş ilan etti değil mi? Bu karar pek sevilmedi. Ne diyecek? Arkadaş bizim hükümetimiz yapmadı devlet yaptı. Efendim Rus devleti Ukrayna'yı işgal ediyor? Putin diyecek ki 'Ey dünya bunu hükümet yapmıyor, devletin güvenlik güçleri var onlar kendileri Ukrayna'ya giriyor.' 

Bir ülkede yapılan iyi şeylerin tamamı hükümete aittir, kötü şeyler de devletin suçudur. Hükümet bir kere bu gerçeği anlarsa artık başı öne eğilmez. Sonsuza kadar memleketi yönetir.

9. Ağaç diktik

'Küresel ısınma'  diye seçilmiş Başbakanların, hükümetlerin başının etini yediler. Kyoto protokolünden, küresel hareketlere habire bu konu konuşuluyor. Nükleer santraller kurulamıyor, alabildiğine kimse kömür çıkarmıyor. Neden? Efendim çevre duyarlılığı. Akıllı, iş bilen bir Başbakan böyle saçma sapan şeyler karşısında asla cevapsız kalmaz. Bir kere her Başbakan 'çevrecinin daniskası'dır. Ey Obama bilmiyorsan ben sana öğreteyim, her gün kaç ağaç dikildiği raporunu önüne alacaksın. Sonra diyeceksin ki 'Central parka nükleer santral kuracağız.' İtiraz eden mi oldu? Dayayacaksın ağaç raporunu. Bu zamana kadar 6 milyar ağaç diktik mi dersin, 65 milyar ağaç diktik mi dersin artık sana kalmış. Hesabını tutacak olan yok zaten. Ağaç diktikten sonra gerisinin hiçbir önemi yok. İstersen Amazon ormanlarını komple kes. Ağacı diktin mi diktin? Bu kadar basit. Baktın yargı margı karşı çıkıyor, hemen vesayetten başlayacaksın, darbeden çıkacaksın. Milli iradenin lafı üstüne laf mı olur?

Popüler İçerikler

Wanda Nara'nın Icardi'nin Mesajını İfşaladıktan Sonra L-Gante'yle Yaptığı Paylaşım Icardi Fanlarını Kızdırdı!
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!