Deney sonucunda çok önemli bilgiler elde edildi. Watson, aslında tüm korkularımızın ve içgüdüsel saydığımız diğer davranışların bu şekildeki koşullamalar sonucunda oluşmuş olduğuna dikkat çekerken, insanların çevresi tarafından yönlendirilen pasif bir varlık olduğunu öne sürüyordu.
Özellikle korkunun sonradan edinilen bir refleks olma konusunda önemli veriler elde edilse de bunu etik olarak uygun görmek ne bilim dünyasının değerlerine ne de ahlaki kavramlara yakışır bir davranış olmazdı. Her şeyden önce, kurallara göre bir deney öncesi deneğin rızası gerekirken, 8 aylık bir bebekten rızasını beklemek tamamen mantık dışıdır. Annesinin rızasının alınması dahi bu durumu makul hale getirmez. Çünkü gerçekleştirilen bu deneyin ağır sonuçlarını annesi değil, Albert göğüslemiştir. Yıllar sonra bu strese dayanamayıp annesi değil, Küçük Albert ölmüştür!