Efsane David Bowie, 10 yıl boyunca piyasaya yeni bir şey sürmemişken 8 Ocak 2013'te yani doğumgününde bu single'ı iTunes'un orta yerine bıraktı. Şarkı tamamen sürprizdi ve hayranlarını dümdüz etti. Bowie şarkısında sadece kendi geçmişiyle bugünü değil duvarın yıkıldığı zaman ile Berlin'i karşılaştırır. Şarkı Potsdamer Platz'da başlar, burası Bowie'nin 1976 yılı itibariyle yaşadığı ve bir çok şarkısını kaydettiği Hansa stüdyolarının olduğu bölge. Sonra Nürnberger Straße'de bir gece kulübüne götürür Bowie bizi. 1970lerde Iggy Pop, Nick Cave, Carlos Santana ve Frank Zappa ile takıldığı bu mekan da girer şarkıya. Sonunda geçmişe Boesebruecke'ye döner. Boesebruecke, Doğu ve batı Berlin arasında geçişi sağlayan köprüydü ve duvarın yıkıldığı gün 20 bin kişi buradan özgürlüğe yürümüştü.U2'nun gelmiş geçmiş en iyi şarkılarından biri. Şarkının temelleri 1991'de U2 Berlin Hansa stüdyolarında (yine çıktı karşımıza Hansa) Achtung Baby albümünü kaydederken atıldı. Bu sırada Alman yönetmen Wim Wenders da “Faraway so close” adlı yeni filmi için şarkı arayışındaydı. Taraflar bir araya geldi ve “Viola!” şarkı soundtrack'e girmekle kalmadı, Wim Wenders şarkıya Berlin'de klip çekti. Klibin bazı bölümlerini Wenders doğrudan filminden aldı ve ortaya Berlin'le bezeli bu muazzam klip çıktı. (Şarkının sözlerinde Berlin tek kelime olarak geçer. Ve dinlerken İstanbul diye anladığınız birbölüm var ya, yanlış anlıyorsunuz)Kimin aklına gelir Iggy Pop'un en çok cover'lanan klasiğinin Berlin'le bir bağı olsun. Ama var arkadaşlar. Bakın nasıl: Iggy Pop, bu şarkıyı Berlin'de yapar. Hatta bir iddiaya göre S Bahn'da (Berlin'in hızlı tramvay sistemi diyelim) bir tramvayda yazar sözlerini. Dışlanmış punk'çıların gezgin ruhunu anlatır. Sene 1977'dir. Ve bilin bakalım o sırada Berlin'de kim yaşamaktadır. David Bowie. Şarkının nakaratındaki geri vokalin kime ait olduğunu anladınız değil mi? La la la la lalala laaaa!Punk demişken Sex Pistols'sız olmaz ve elbette onların da Berlin'e bir güzellemesi var. 1977'de yayınlanan (yıla şaşırmıyoruz değil mi) Şarkı, sözlerinden anlaşılacağı üzere deniz tatili yapmak istemeyen gençlerimizin kültür turu kapsamında Berlin Duvarı'nı görmek istemelerini anlatır. Üstelik bunu da yapmışlardır, duvarın diğer tarafından komünizm çağrısı beklemişlerdir ve kliplerinde Berlin'deki siyah-beyaz görünütülerini de bizlerle paylaşmışlardır. Solist John Lydon Berlin gezilerini sonradan şöyle anlatacaktır: “Londra'da esir kampında gibiydik. Yapabileceğimiz en iyi şey kampımızı başka bir şehre taşımaktı. Berlin iyi bir fikir gibi göründü.” Gerçekten de iyi bir fikir olmuş.Pink Floyd'suz olmazdı. 1994 The Division Bell albümündeki parça sözlerinden de anlaşılacağı üzere Berlin Duvarı'n yıkılışını anlatır.. Sözlerin sahibi David Gilmour'nun yaptığı açıklamalar da bu yönde. Yıkımın ardından gelen iyimserlikle ilgili demeçleri var. Ancak rivayet o ki, şarkı aslında Pink Floyd'u bırakan Roger Waters'a bir mesaj bir serzeniş. Zira Roger Waters, Pink Floyd'un destansı albümü The Wall'un itici gücüydü. (Wall, duvar demek,bu konuya listenin sonunda döneceğiz)The Scorpions'ın (ki Alman bir rock grubudur) şarkısı, her ne kadar diskoların romantik dans repertuarında yer alsa da, aslında sözleriyle soğuk savaş döneminin sona ermesini kutluyordu. 1989'da grup, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından 3 ay önce Sovyetler Birliği'ne Moskova Barış Festivali'ne davet edilir. Konser Gorbaçov'un perestroyka (reform) programının birparçasıdır. Ve grubun solisti Klaus Meine bu şarkıyı, Bon Jovi ve Mötley Crüe ile Moskva nehrinde bir tekne turundayken yazar. O sırada gelen ilham, grubun tüm dünyada tanınmasını sağlar ve 1990'da Doğu-Batı Almanya birleşmesinin marşı haline gelir. “Moskva nehrini takip ediyorum, Gorky Park’a doğru. Değişim rüzgârını dinleyerek” sözleriyle dans eden nesle selam olsun.Nasıl unutulabilir Elton John'un klibi. Hele ki Türkiye'de! Duvardaki Türkçe “Kahrolsun faşizm” yazısı, uluslararası arenada namı okunmama ezikliğimizi bir nebze hafifletmişti. Şarkı, kış ortasında üstü açık arabayla gezen Elton John'un bir Doğu Alman sınır görevlisine olan aşkını anlatır. Sınıra gider gelir ama bir türlü bir araya gelemez aşkıyla çünkü ülkeye girişine izin verilmez. Klip 1985 tarihli. Yani Berlin Duvarı'nın yıkılışından sadece 4 yıl önce. Bu nedenle, duvar yıkıldığındaElton John'dan aşkına kavuştuğu bir şarkı ve klip bekleyenlerin sayısı hiç de az değildi.“then we take Berlin” demiş Leonard Cohen. İyi ki de demiş. Cohen şarkısını aslında önce Jennifer Warnes'a veriyor, 1 yıl sonra1988'de de kendi albümüne alıyor. Şarkının ne anlatmak istediği ile ilgili rivayetler muhtelif. Müzik piyasasında önce ABD sonra Avrupa'yı fethetmekten bahsettiğini söyleyen de var, antikapitalist bir söylem olduğunu iddia eden de. Hatta Cohen'in Yahudi kimliğinden dolayı intikam narası attığını iddiaya kadar gidiyor rivayetler. Yine de bu şarkının kıymetini eksiltmiyor. Leonard Cohen bir de karizmadan yıkıldığı bir klip de çekiyor ki kendine, of of!Ve başlı başına bir albüm ismi. 2013'te hayata veda eden Lou Reed'in 1973 yılında çıkardığı albümün açılış şarkısının ismi de Berlin. Lou Reed, şarkıda Berlin'de duvara yakın bir noktadaki cafedeki mutlu bir buluşmayı anlatır ve sonra albüm intihara doğru akar. O kadar ki, İngiliz Q dergisince tüm zamanların en içi karartıcı ikinci albümü seçilir. (ilk sırada bilin bakalım kim var? Elbette Leonard Cohen) Yine de şaheser bir albüm.Tarih 21 Temmuz 1990. Pink Floyd'dan ayrılan Roger Waters, Berlin Duvarı’nın yıkılışından 8 ay sonra Potsdamer Platz'da bu teatral konseri yeniden sahneye koydu. Ben diyeyim Bryan Adams siz diyin Sinead o Connor. Cyndi Lauper, Van Morrison, The Scorpions ve bir çok sanatçı o gece sahnede duvarın yıkılışını kutladı 200 bin seyirciyle. Tam 1 saat 50 dakika.